Fânî Hayatın Sırrı: Bâki Hayata Açılan Kapı

Fânî Hayatın Sırrı: Bâki Hayata Açılan Kapı

“Biliniz ki mevcudat içinde en kıymettar, hayattır. Ve vazifeler içinde en kıymettar, hayata hizmettir. Ve hidemat-ı hayatiye içinde en kıymettar, hayat-ı fâniyenin hayat-ı bâkiyeye inkılab etmesi için sa’y etmektir. Şu hayatın bütün kıymeti ve ehemmiyeti ise hayat-ı bâkiyeye çekirdek ve mebde ve menşe cihetindedir. Yoksa hayat-ı ebediyeyi zehirleyecek ve bozacak bir tarzda şu hayat-ı fâniyeye hasr-ı nazar etmek; âni bir şimşeği, sermedî bir güneşe tercih etmek gibi bir divaneliktir. “
Tarihçe-i Hayat.200.

Hayat: Kâinatın Kalbinde Atan Cevher

Kâinat içinde en kıymetli şey, hayattır. Dağlar, yıldızlar, okyanuslar büyük olabilir ama hayat kadar anlamlı değildir. Çünkü hayat, şuur ve şahitliktir. Güneşi gören, dağı seyreden, geceye hayret eden; hayattır. Bu yüzden Kur’an, canlılara defaatle dikkat çeker. Çünkü hayat, kâinatta tecelli eden ilâhî isimlerin aynasıdır.

Ama bu hayatın da dereceleri vardır. En yüksek derece ise, hayatı bâki hayata hazırlamak, onu ebedî hayat için bir sermaye yapmaktır. Çünkü bu fânî dünya, kalmak için değil gitmek için var edilmiştir. O hâlde akıllı insan, bu geçici hayatta ebedî bir saadetin tohumunu ekendir.

Hayata Hizmetin Hakiki Değeri

Bediüzzaman, hayatın kıymetini anlatmakla kalmaz, en kıymetli hizmetin de ne olduğunu söyler:

> “Hayat-ı fâniyenin, hayat-ı bâkiyeye inkılab etmesi için çalışmak.”

İşte asıl mesele budur. Bir hayatı yaşamak değil, o hayatı sonsuz bir hayata çevirmek, faniyi bâkiye köprü kılmak… Çünkü insan için en büyük kayıp; faniye bağlanıp bâkiyi unutmaktır. Bu, geçici bir gölgeye tutulup, güneşi terk etmek gibidir. Anlık bir parıltıya aldanıp, ebedî bir nuru yitirmektir.

Ebedî Hayatı Zehirleyen Bir Aldanış

İşte bu noktada Bediüzzaman’ın ikazı ne kadar da sarsıcı:

> “Hayat-ı ebediyeyi zehirleyecek ve bozacak bir tarzda şu hayat-ı fâniyeye hasr-ı nazar etmek;
âni bir şimşeği, sermedî bir güneşe tercih etmek gibi bir divaneliktir.”

Bugün dünya hayatına öylesine bağlanmışız ki, ebedi saadeti ya unutuyoruz ya da erteliyoruz. Oysa ömür; göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir andır. Ve o anda neyi sevmiş, neyi tercih etmişsek; ebediyet ona göre şekillenir. Fânîyi sonsuz zannetmek kadar büyük bir yanılgı olamaz.

Hayatın Asıl Gayesi: Ebediyeti Kazanmak

Fânî hayata verilen kıymet, ancak bâkî hayata hizmet ettiği sürece makbuldür. Mal, makam, şöhret, ne varsa… Hepsi ebediyete yönelmişse anlam kazanır. Aksi hâlde, hayatı sadece dünya için yaşamak, onu ebedî bir azaba dönüştürür. Çünkü hakikat şudur:

> Hayat bir sermayedir.
Ya ahiret pazarında ebedî bir kazanca çevrilir…
Ya da heba olup gider.

Peki, Ne Yapmalı?

  1. Hayatın kaynağını bilmek: Hayat Allah’ın bir hediyesidir. Onu O’nun istediği şekilde yaşamak gerekir.
  2. Niyetleri düzeltmek: Her işi bâki hayata hizmet niyetiyle yapmak mümkündür. Bu niyet, fânîyi bâkiye dönüştürür.
  3. Zamanı israf etmemek: En kıymetli sermaye zamandır. Onu boşa harcamak, ebediyeti kaybetmektir.
  4. Dünya için değil, ebediyet için yaşamak: Dünya ebediyetin tarlasıdır. Ekin zamanı şimdi. Biçim zamanı ise kabir ötesindedir.

Makale Özeti:

Kâinat içinde en değerli şey hayattır; fakat bu hayatın gerçek kıymeti, ebedî hayata hizmet ettiği orandadır.

En kıymetli hizmet, fânî hayatı bâki hayata çevirmek için çalışmaktır.

Sadece dünyaya odaklanan bir hayat, ebedî saadeti zehirler ve akılsızca bir tercihtir.

Akıllı insan, fânîyi bâkiye çevirecek bir hayat yaşar; niyetini ve yönünü ahirete çevirir.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 2nd, 2025