Gizli Darbeler, Sessiz İşgaller: Yeni Savaşın Adı Aklı ve Ahlâkı Ele Geçirmek

Gizli Darbeler, Sessiz İşgaller: Yeni Savaşın Adı Aklı ve Ahlâkı Ele Geçirmek

Darbelerle istenildiği gibi ele geçirilmeyen devlet ancak on yıllık hakimiyetle kontrol edilmeye çalışılan darbelerle sürdürülen bozuk darbe zihniyeti, yerini 50 yıllık pkk terör örgütüne ve iç kavga ve karışıklıklara bıraktı.
Yirmi küsur yıl içerisinde başarısızlığa ugrayan son darbelerle, millet maddi manevi nisbeten kendine geldi.
Ancak entrikalar bitmedi ve de bitmeyecek.
Her seferinde Suriyeye benzetme çabaları büyük darbeyle birlikte boşa çıktı.
Hatta diyebilirim ki, 15 Temmuz darbesi dahi devleti ele geçirmek amaçlı değildi.
Çünkü uzun süre bu vaziyette sürdürülemezdi.
Zaten devleti ele geçirmiş, devlet idiler.
Biraz MİT ayak bağı oluyordu.
Onada yüklendiler ancak istedikleri gibi başarılı olamadılar.
Tüm mesele kardeşi kardeşe kırdırıp, iç isyanı başlatmak idi.
Acaba yeni oyun, aklanmış paklanmış görünerek, devlette yalan siyasetlerle, cumhurbaşkanlığını şaibeli kişiler eliyle ele geçirerek asıl darbeyi o zaman mı vurmak?

Devlet aklı; her alternatifi düşünüp teyakkuzda olmayı ve halkı da uyanık tutmayı gerektirir.

*********

Tarihin en yıkıcı darbeleri tankla değil, tuzakla; askerle değil, algıyla yapılır. Bu topraklar, açık postallı darbelerle sarsıldı; ama asıl büyük yıkımı, perde arkasındaki sinsi planlarla yaşadı. Kimi zaman bir ordu komutanı, kimi zaman bir gazete manşeti, kimi zaman bir dış elçilik bu işlerin figüranı oldu. Ancak asıl hedef hiç değişmedi: Devletin aklını ele geçirmek, milletin ruhunu köreltmek.

Darbeler, görünürdeki bir devleti devirmeyi amaçlar. Ancak bir milletin hafızasını, istikametini ve iradesini ele geçirenler, devleti zaten çoktan kontrol altına almıştır. Bu nedenle, 15 Temmuz dahil son dönemin bazı girişimlerini sadece “iktidarı ele geçirme” çabası olarak görmek eksik olur. Asıl amaç; milleti birbirine düşürmek, kaosu başlatmak ve iç çatışmayı kurumsallaştırmaktır.

Bozuk Zihniyetin 50 Yıllık Gölgesi

Türkiye, darbeci zihniyeti yirmi yılda yenmiş gibi görünse de, bu zihniyet 50 yıllık bir başka proje ile devam ettirildi: PKK terörü. Bir taşla birçok kuş vuruldu; Anadolu’nun evlatları birbirine kırdırıldı, ülkenin kaynakları güvenliğe harcandı, barışın dili susturuldu. Devlet içi dengelerle oynandı, kardeşliğin altı oyuldu.

Bu projelerle istedikleri sonucu alamayanlar, bu kez daha farklı bir silaha başvurdu: yalan siyaset. Devleti içeriden çökerten, halkın gözünü boyayan, gerçekleri gizleyen bir tiyatro düzeni kuruldu. Her seçim bir savaş, her tartışma bir cephe haline getirildi. Toplumun sinir uçlarıyla oynandı; inançlar, kimlikler, mezhepler siyasetin oyuncağı haline getirildi.

Yeni Darbe: Algıyla Teslim Almak

Bugün ortada tank yok, ama çok daha tehlikeli bir şey var: şeffaf bir işgal.
Devletin kurumlarına sızan, halkın gözünü perdeleyen, hakikati çarpıtan sinsi bir yöntem… Medya aracılığıyla, sosyal medya bombardımanlarıyla, “normalleşme” adı altında maskelenen bir darbe süreci…

Milletin zihni, kalbi ve ahlâkı hedef alınıyor. Sahte kahramanlıklar, cilalanmış isimler, temizlenmiş dosyalarla yeniden sahneye çıkıyorlar. Artık plan çok daha derin: Devleti ele geçirmek değil, milleti kendilerine benzetmek. Çünkü bir milleti dönüştürdüğünüzde, onun devleti zaten sizin olur.

Peki ya “şaibeli kişilerin” Cumhurbaşkanlığı eliyle meşru zeminlerden asıl darbeyi vurması? Bu artık yabancıların değil, içeriden konuşan yerli kuklaların işi olabilir. Asıl darbe, sandıkla meşrulaştırılan bir zihniyet değişimiyle, değerlerin tasfiyesiyle, kimliğin eritilmesiyle vurulabilir.

Devlet Aklı ve Halk İradesi: Teyakkuzun Vakti

Devlet aklı, sadece diplomatik hesaplar yapan bir zihin değil, tarihten ders almış, milletin ruhuyla hareket eden, ince hesapları okuyan bir basirettir. Bu akıl, bazen görünmeyeni görmekle, bazen de görünene aldanmamakla sınanır. Aynı zamanda halkı da uyanık tutmak, fitneleri önceden sezmek ve kardeşi kardeşe kırdıracak planları boşa çıkarmakla yükümlüdür.

Bugün devlet aklı için en büyük tehdit; silahlı düşman değil, maskeli dostlardır. Çünkü düşman açıkça saldırır, ama dost gibi görünen fitne, içeriden çökertir. Bu yüzden milletin her ferdine düşen sorumluluk büyüktür:

İrademizi kiraya vermemek,

Aklımızı medya şirketlerine teslim etmemek,

İnancımızı ucuz sloganlara satmamak,

Ve her şeyden önce, hakikatin tarafında kalmak.

Makale Özeti

Bu makalede, Türkiye’nin darbe geçmişinden hareketle, bugün açık askeri darbelerin yerini algı operasyonları, terör destekli iç karışıklıklar ve yalan siyasetle yürütülen yeni tür darbelere bıraktığı anlatılmıştır. 15 Temmuz dahil bazı girişimlerin bile esasen devleti ele geçirme değil, milleti birbirine düşürerek iç savaş çıkarma amacı taşıdığı anlatılmıştır. Günümüzde esas tehdidin, sandıkla meşrulaştırılmış görünümdeki yeni zihniyet darbeleri olduğu ifade edilmiştir. Devlet aklının ve halkın bu sinsi planlara karşı teyakkuzda olması gerektiği belirtilmiş, ibretli bir uyanış çağrısı yapılmıştır.

 

Loading

No ResponsesHaziran 2nd, 2025