Kur’an Seddi Yıkılırsa: Zülkarneyn’den Günümüze Bir Uyarı

Kur’an Seddi Yıkılırsa: Zülkarneyn’den Günümüze Bir Uyarı

“Sedd-i Zülkarneyn’in tahribiyle, Ye’cüc ve Me’cüclerin dünyayı fesada vermesi gibi; şeriat-ı Muhammediye (asm) olan sedd-i Kur’an’ın tezelzülüyle Ye’cüc ve Me’cüc’den daha müthiş olan ahlâkta ve hayatta zulmetli bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizlik fesada ve ifsada başlıyor.”
Tarihçe-i Hayat.293.

Tarihin derinliklerinden gelen bir hakikat feryat eder: Zulüm, sadece kılıçla değil; hakikatin seddinin yıkılmasıyla başlar. Kur’an, bu feryadı Zülkarneyn’in kıssasında anlatır. Ye’cüc ve Me’cüc gibi fitne kaynaklarının, güçlü bir seddin arkasında tutulduğu çağlar, izzet ve sükûn zamanlarıydı. Ne zaman ki o sedd zayıfladı; fesat, dalga dalga yayıldı.

Bediüzzaman Said Nursî’nin bu veciz tesbiti ise zamanımıza dair çok daha çarpıcı bir hakikati gözler önüne seriyor:
Zülkarneyn’in seddi yıkıldığında Ye’cüc ve Me’cüc dünyayı fesada verdi. Kur’an’ın sedd-i manevisi yıkıldığında ise onlardan daha müthiş bir fitne zuhur etti: Ahlâk ve hayatı bozan, insanlığı karartan bir anarşi ve dinsizlik.

Bugün yaşadığımız çağ, bu sözlerin birebir tefsiridir.
Kur’ân’ın terbiye edici, ahlâkı inşa eden, vicdanları harekete geçiren kuvveti ne zaman sosyal hayattan çekildi; o zaman anarşi, sapkınlık, cinnet ve kaos zuhur etti. Çünkü Kur’ân sadece bir inanç metni değil, aynı zamanda bir hayat nizamıdır. O olmazsa, insanın ne kalbi terbiye olur, ne aklı istikamette kalır, ne de toplum huzur bulur.

Bugün ekranlara bakın: Sapkınlık, isyan, ifsat, israf ve heva perestlik dalga dalga yayılıyor. Gençlik istikameti kaybediyor, aile yapısı çatırdıyor, toplumlar çatışma ve bunalım sarmalında savruluyor. Peki bu kadar kötülük nasıl bu kadar hızlı yayılabiliyor?

Çünkü önce Kur’an’ın seddi yıkıldı.
Yani Kur’ân’ın hayatı tanzim eden hükümleri; ailede, eğitimde, sosyal yapıda, siyasette ve medyada geri plana atıldı. Yerine hevâ, seküler akıl, nefsin arzuları ve materyalist anlayışlar yerleşti. Bu boşluğu da Ye’cüc ve Me’cüc’ten daha tehlikeli bir fitne doldurdu: dinsizlik ve anarşi.

Anarşi sadece sokakta barikat kurmak değildir; kalpte isyan başlatmaktır. Dinsizlik sadece Allah’ı inkâr etmek değildir; O’nu unutmak ve hayatı O’nsuz yaşama iddiasıdır. İşte bu yüzden Kur’an seddinin tahribi, yalnızca bir inanç krizine değil, bir insanlık felaketine yol açar.

Zülkarneyn, maddî bir seddi inşa etti. Biz ise bugün manevî bir seddin bekçisiyiz. Kur’an’ın ahkâmını hayatımıza geçirerek, fert ve toplum olarak yeniden bir iman ve ahlâk seddi kurmalıyız. Bu seddin harcı tebliğ, tuğlaları ahlâk, çatısı ise ihlas olmalıdır.

Yoksa bu çağın Ye’cüc ve Me’cüc’ü sadece ekranlardan değil, evlerimizin içine kadar girer; kalbimizi istila eder.

Makale Özeti:

Bu makale, Bediüzzaman’ın Zülkarneyn’in seddi ile Kur’an’ın sedd-i manevîsi arasında kurduğu benzetmeyi temel alarak yazılmıştır. Kur’an’ın hayatı tanzim eden hükümleri zayıflatıldığında, Ye’cüc ve Me’cüc’ten daha tehlikeli olan ahlâkî ve fikrî anarşi, insanlığı ifsat eder. Kur’an’sız bir hayat, hem bireyi hem toplumu kaosa sürükler. Bu nedenle mü’minlere düşen vazife, Kur’an’ın emirlerini bireysel ve toplumsal hayatta yeniden ikame ederek manevî bir set oluşturmaktır.

 

 

Loading

No ResponsesHaziran 1st, 2025