Berzahın Sırrı: Yakın Olan Uzaklık

Berzahın Sırrı: Yakın Olan Uzaklık

“Evet, şu âlem-i berzahta, âlem-i ervahta bulunan ve âhirete gitmek için bekleyen hadsiz ervah-ı bâkiye kafileleri ile bizim mabeynimizdeki mesafe o kadar ince ve kısadır ki bürhan ile göstermeye lüzum kalmaz. Hadd ü hesaba gelmeyen ehl-i keşfin ve şuhudun onlarla temas etmeleri, hattâ ehl-i keşfe’l-kuburun onları görmeleri, hattâ bir kısım avamın da onlarla muhabereleri ve umumun da rüya-yı sadıkada onlarla münasebet peyda etmeleri, muzaaf tevatürler suretinde âdeta beşerin ulûm-u mütearifesi hükmüne geçmiştir. Fakat şu zamanda maddiyyun fikri herkesi sersem ettiğinden, en bedihî bir şeyde zihinlere vesvese vermiş.”
Sözler. 29. Söz

İnsanoğlu, gözünün görmediğine inanmakta zorlanır. Hele ki çağımızda maddeye tapar hâle gelmiş bir zihin yapısı, maneviyatı, ruhu ve ötesini ya inkâr eder ya da bir hurafe olarak görür. Oysa insanın bu görünen âlemden ibaret olmadığını, gözle görülmeyen başka âlemlerin varlığıyla çevrili olduğunu idrak etmesi, hakikate bir adım yaklaşması demektir.

Âlem-i Berzah: Görünmeyenle Komşuluk

Berzah âlemi, ölümle başlayan ama kıyametle son bulacak olan ara duraktır. İnsan ruhunun beden kafesinden kurtulup, bir bekleme salonuna geçtiği bir âlem… Bu âlem ne ulaşılmaz bir uzaklıktadır ne de anlaşılması imkânsız bir sırdadır. Tam tersine, berzah âlemiyle aramızdaki perde, yalnızca his kalınlığımızdır. Said Nursî bu mesafeyi “o kadar ince ve kısa” olarak tanımlar ki, isbat için delil sunmaya dahi gerek olmadığını belirtir. Çünkü bu, bizzat yaşanan, hissedilen, sezilen ve tecrübe edilen bir yakınlıktır.

Rüya, İlham, Keşif ve Şuhud: Şehadetten Melekûta Bir Pencere

Her birimizin yaşadığı veya duyduğu sadık rüyalar, ölmüş yakınlarımızla görüşmeler, manevi haller, kalbe doğan ilhamlar… Bunların hepsi, berzah âleminin varlığına dair işaretlerdir. Yüzbinlerce evliya, ehl-i keşif ve ehl-i şuhud, berzah ehliyle temas ettiklerini beyan etmişlerdir. Bu durum sadece birkaç istisnai hâl değil, muzaaf tevatürle sabit olmuş, neredeyse beşerin ortak bilgisi (ulûm-u mütearife) hâline gelmiştir.

Tıpkı bir radyo dalgasının gözle görünmemesi ama cihazlarla yakalanabilmesi gibi, kalbî ve ruhî hassasiyetlerle de bu âlemlerle temas mümkün hâle gelir. Fakat çağımızın en büyük hastalığı olan maddecilik (maddiyyun fikri), insanın bu yüksek frekanslara kulak vermesini engellemiştir. Modern akıl, maddeyle sınırlı olanı bilgi saymakta, görünmeyeni ise inkâr etmektedir. Bu yüzden, en açık hakikatler bile tereddütle karşılanmakta, insan basiretsizlikle körleşmektedir.

Maddiyatperestliğin Körlüğü: Sadece Görüneni Görmek

Çağımız insanı, kamera çekmediği sürece hiçbir şeye tam manasıyla inanmak istemiyor. Ölüm ötesi, ruhlar âlemi, berzah gibi kavramlar ona hayal geliyor. Oysa gerçek hayal, sadece maddeye mahkûm bir düşünce sistemidir. Asıl inkâr edilmesi gereken, bu dar kalıplar içinde sıkışmış sığ akıldır. Çünkü varlık, sadece görünenle sınırlı değildir. İnsan sadece etten kemikten ibaret olmadığı gibi, hayat da sadece dünya ile sınırlı değildir.

Berzah: Korkulacak Değil, Fark Edilecek Bir Yakınlık

Berzah âleminin bu kadar yakın, bu kadar temasa açık ve bu kadar canlı olması, aslında insan için bir teselli ve ümit kapısıdır. Ölmüş annesini, babasını ya da evladını kaybetmiş bir insan, onların hâlâ var olduğunu, bir başka âlemde yaşadıklarını ve bir gün yeniden kavuşacağını bilir. Bu, yokluk korkusunun panzehridir. Ayrıca insanın ölümle sadece elbise değiştirdiğini bilmesi, hayatına bir ciddiyet, bir vakar ve bir yön kazandırır.

Zihinsel Temizlik ve Kalbî Safiyetle Görülebilir

Berzah âlemi, gözle değil, kalp ve ruh gözüyle görülür. Kirli zihin, nefsani bakış ve dünyevî saplantılarla bakıldığında, bu âlem görünmez olur. Ama saf bir kalp, arınmış bir ruh ve sükût etmiş bir nefisle bakıldığında, berzahla aramızdaki perde incelir. Sadık rüyalar, hissî irtibatlar, manevî sezgiler insanın berzahla olan yakınlığını teyit eder.

Makale Özeti

Bu makale, Bediüzzaman Said Nursî’nin 29. Söz’de işaret ettiği gibi, berzah âleminin bizimle ne kadar yakın ve temas hâlinde olduğunu anlatmaktadır. Âlem-i ervah ile aramızdaki mesafenin maddi değil, sadece manevî bir perde olduğu, rüyalar, keşifler ve sezgilerle bu âlemle temasın mümkün olduğu belirtilmiştir. Ancak maddeci zihniyetin, insanları bu açık hakikatlerden uzaklaştırdığı anlatılmıştır. Berzah, korkulacak bir uzaklık değil, idrak edilmesi gereken bir yakınlıktır. Onu fark eden insan, ölümü yokluk değil, vuslata giden bir geçit olarak görür.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 30th, 2025