Perdenin Kapanışı: İmtihan Sahneden Çekilirken
Perdenin Kapanışı: İmtihan Sahneden Çekilirken
“Vaktâ ki meclis-i imtihan kapandı. Tecrübe vakti bitti. Esma-i hüsna hükmünü icra etti. Kalem-i kader, mektubatını tamamıyla yazdı. Kudret, nukuş-u sanatını tekmil etti. Mevcudat, vezaifini îfa etti. Mahlukat, hizmetlerini bitirdi. Her şey, manasını ifade etti. Dünya, âhiret fidanlarını yetiştirdi. Zemin, Sâni’-i Kadîr’in bütün mu’cizat-ı kudretini, umum havârık-ı sanatını teşhir edip gösterdi. Şu âlem-i fena, sermedî manzaraları teşkil eden levhaları zaman şeridine taktı.”
Sözler. 29. Söz
Hayat, bir sahnedir; bir imtihan, bir gösteri, bir tecelli alanıdır. Her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi, bir sonu da vardır. Fakat bu son, bir yok oluş değil, bir tamamlanıştır. Tıpkı bir kitabın son sayfasının, hikâyeyi bitirmesi değil, mânâsını açığa çıkarması gibi.
İmtihan Biter, Hakikat Başlar
Dünya bir meclis-i imtihan idi. Her varlık, kendine ait sınavı verdi. İnsanın iradesiyle, meleklerin kudsî hizmetleriyle, hayvanların sevki ilahi neticesinde itaatiyle… Her biri ilâhî bir takdirin parçasıydı. Ve gün geldi, sınav bitti. Artık değerlendirme zamanı. Kalem-i kader, yazısını tamamladı. Artık yazı bozulmaz, geri alınmaz.
Zamanın ipine asılan her levha, geçmişin izlerini taşır. Sınav salonu kapanmıştır. Ne cevap eklenir, ne de soru silinir. Herkes, yazdığıyla baş başa kalır. Şimdi mahiyetler açığa çıkacak, iç yüzler dışa dönecektir.
Esma Tecellî Etti, Sanat Tamamlandı
Cenâb-ı Hakk’ın Esma-i Hüsnâsı bu dünya denilen sahnede tecellî etti. Rahmân ismiyle rızık verdi, Vedûd ismiyle merhamet etti, Adl ismiyle denge kurdu, Halîm ismiyle mühlet tanıdı. Her isim, bu âlemde bir cilve gösterdi. Kudret kalemiyle yazılan her varlık, bir ilâhî mektup gibiydi.
Sanatkârın eserlerini tamamlaması gibi, kudret de sanatını tekmil etti. Atomdan galaksilere kadar her şey görevini yaptı. Çiçek açtı, meyve verdi, kurudu. İnsanlar doğdu, yaşadı, imtihan edildi, göçtü. Güneş ısıttı, ay geceyi süsledi. Rüzgâr esti, nehirler aktı, yıldızlar seyre daldı. Her biri kendi lisanıyla bir hakikati söyledi ve sahneden çekildi.
Zemin ve Zaman: İlâhî Serginin Teşhir Salonu
Zemin, bir sergi salonu gibiydi. Her varlık, Sâni’-i Kadîr’in kudretinden gelen sanat mucizelerini sergiledi. Dağlar sabrı, denizler celâli, kuşlar tevekkülü anlattı. Her biri birer levha idi. Bu levhalar, zaman şeridine asıldı ve kayıt altına alındı. Artık onlar, ebedî bir seyirliğe dönüştü. Gösteri bitti ama hakikat bakî kaldı.
Fidanlar Meyveye Durdu, Hasat Vakti Geldi
Dünya, âhiretin fidanlığından başka bir şey değildi. Her davranış, bir tohum gibi toprağa atıldı. Kimisi merhamet, kimisi adalet, kimisi sabır ekti. Şimdi o tohumlar filizlendi ve kıyamet, hasat mevsimidir. Kim ne ektiyse, onu biçecek. Artık mazlumlar tebessüm edecek, zalimler susacak. Sahne kapanırken, perde ardındaki ebedî manzara açılacak.
Makale Özeti:
Bu makalede, Bediüzzaman Said Nursî’nin “meclis-i imtihan kapandı” ifadesinden hareketle, dünya hayatının geçici bir imtihan salonu olduğu ve bu salonun bir gün kapanacağı anlatılmıştır. İmtihan bittiğinde artık ne bir düzeltme yapılabilir ne de bir müdahale mümkündür. Her varlık görevini ifa etmiş, Esma-i Hüsnâ’nın cilveleri zuhur etmiş, kudretin sanatları sergilenmiş, zamanın ipine asılan her an kayıt altına alınmıştır. Dünya, âhiretin fidanlığını yetiştirmiş, ebedî âleme bir hazırlık yapmıştır. Artık sonuçların açıklanma, hakikatin perdeden çıkma vaktidir. Herkes, kendi mukadderatıyla yüzleşecektir.