Ölen Dünya ve Dirilen Ebediyet: Fâniden Bâkiye Açılan Kapı
Ölen Dünya ve Dirilen Ebediyet: Fâniden Bâkiye Açılan Kapı
İnsan gibi, dünya da doğar, yaşar ve ölür. Bu hakikat, yalnız ilahî kitapların değil, kâinat kitabının da satır aralarında yazılıdır. Bediüzzaman Said Nursî’nin veciz ifadesiyle:
“Evet dünya, öldükten sonra âhiret olarak diriltilecektir. Dünya harap edildikten sonra, o dünyayı yapan Zât, yine daha güzel bir surette onu tamir edecek, âhiretten bir menzil yapacaktır.”
Bu cümle, yalnızca bir teselli değil; varlığın sonunu ve yeniden dirilişin hikmetini en özlü şekilde ortaya koyar. O hâlde bu mânayı biraz derinleştirelim.
- Dünya: Fani Bir Atölye, Sonsuzluğa Hazırlık
Dünya bir imtihan salonu, bir hizmet mekânı, bir tohum ekme tarlasıdır. Burada büyüyen her ağaç, işleyen her zihin, çarpan her kalp; ahirette bir mahsulün habercisidir. Dünya bu yönüyle sadece geçici değil, sonsuzluğun zeminidir. Onun fâniliği, kıymetsizliğinden değil, ebediyete köprü oluşundandır.
Bu yüzden, dünyadaki geçici düzenin bozulması; bir yıkım değil, bir terfidir. Çünkü fani kalıbın içinden bâki bir hakikat çıkarılacaktır.
- Harap Olan Dünya: Ölüm Gibi Bir Dönüşüm
Bir gün gelecek, güneş kararacak, yıldızlar dökülecek, dağlar yürütülecek, denizler kaynayacak. Bu sahneler, Kur’an’ın ayetleriyle haber verilmiş, Bediüzzaman tarafından derin bir şuurla resmedilmiştir.
Fakat bu çöküş, kaosun değil, bir inkılabın habercisidir. Tıpkı bir evi yıkıp saray inşa etmek gibi, dünya da harap olacak; ama yerine çok daha yüksek, çok daha latif bir yapı kurulacaktır: Ahiret âlemi.
- Tamir Eden Kim? Aynı Kudret, Daha Güzeli Yaratacak
Dünyayı ilk defa yoktan var eden Zât, ikinci kez yaratmaya da elbette kadirdir. Bir binayı bir kez yapan usta, onu daha güzel bir şekilde tekrar inşa edemez mi? O hâlde kudretin sahibi, dünyayı da daha güzel bir şekil ve surette ebedî bir menzil hâline getirecektir. İşte bu menzil, cennet ve cehennem ile iki ayrı sonuca ayrılan âhiret yurdudur.
Burada mesele; sadece Allah’ın kudretine iman değil, aynı zamanda O’nun hikmetine güvenmektir. Çünkü bu dünya, sadece bir oyun alanı değil, büyük bir hazırlık yeridir.
- Fâninin İçindeki Bâki: Hakikate Bakan Gözler İçin
Bazı kimseler dünyanın geçiciliğini bir boşluk gibi görür. Oysa fânilik, aslında bâkiliğe açılan bir perdedir. Tıpkı gün batımıyla gece gelse de, sabahın mutlaka geleceği gibi; dünyanın ölümü de âhiretin doğuşudur.
Bu bakış açısı insana hem sükûnet, hem de sorumluluk verir. Çünkü bildiği bir gerçektir ki; bu geçici yurt yakında yıkılacak ve her şeyin hesabı sorulacak. Her niyet, her kelime, her davranış karşılıksız kalmayacak.
Sonuç: Fâniden Bâkiye, Dünyadan Âhirete
Bediüzzaman’ın veciz ifadesiyle dünya, harap olduktan sonra tekrar diriltilecek; hem de daha güzel bir surette. Bu, yalnızca Allah’ın kudretini değil, O’nun rahmetini ve hikmetini de gösterir. Dünya ölse de, hakikat diridir. Kalıp kırılsa da, ruh bâkidir. Mülk sona erse de, melekût ebedîdir.
Ve insan, bu büyük hakikate kör kalamaz. Çünkü bu hakikat, kendi ecelinden önce dünyanın ecelini düşünen bir kalbin meselesidir.
Makale Özeti:
Bu makalede, Bediüzzaman’ın “Dünya harap olduktan sonra âhiret olarak diriltilecektir” sözünden hareketle, dünyanın geçiciliği, âhirete hazırlanışı ve İlâhî kudretin yeniden inşâsı temaları işlendi. Dünya, imtihanın sahnesidir ve bir gün yıkılacak; ama bu yıkım, daha güzel bir yapının (âhiretin) habercisidir. İnsan için bu bilgi, bir yandan sükûnet, diğer yandan sorumluluk kaynağıdır. Çünkü her şey geçer; fakat hakikat bâkidir.