Yüz Yıllık Hesap: Osmanlı’nın Enkazında Kurulan Tuzaklar

Yüz Yıllık Hesap: Osmanlı’nın Enkazında Kurulan Tuzaklar

Osmanlı Devleti’nin yıkılışı, sadece bir imparatorluğun çöküşü değil; bir medeniyetin, bir ümmetin ve bir hakikat mirasının da dağılmasıydı. Bu çöküş, kendi tabii seyrinde olmadı; içeriden çürütüldü, dışarıdan parçalandı. Bu büyük yıkımın arkasında ise üç ismin derin izi vardı: İngiltere, ABD ve Yahudi yani İsrail.

İngiltere, Osmanlı’nın hasta adam ilan edilmesinden çok önce, onun damarlarına sızmıştı. Zihniyet olarak Tanzimat’la, siyasi olarak kapitülasyonlarla, iç karışıklıklarla Osmanlı’nın nabzını zayıflattı. Dıştan dost, içten sinsi bir düşmandı. Haritalar masa başında çizilirken Kudüs’ü, Bağdat’ı, Şam’ı tek tek ellerinden aldı. Ve sonunda Sykes-Picot denen kanlı planla İslam coğrafyasını cetvelle böldü, ümmeti parçaladı.

ABD, Osmanlı sonrası sahneye geç çıktı ama büyük oyun için hazırdı. Türkiye üzerinde Truman Doktrini, Marshall Planı gibi “yardım” süsü verilmiş vesayet zincirleri kurdu. Eğitimden orduya, ekonomiden kültüre kadar tüm damarları batı güdümüne soktu. Her darbede, her kriz döneminde perde arkasından yön verdi.

İsrail ise en derin hesabı kurdu. Osmanlı’nın Kudüs’te engellediği büyük Yahudi göçü, Osmanlı’nın yıkımıyla hız kazandı. 1948’de İsrail kurulduğunda en büyük engel ortadan kalkmıştı: Hilâfet artık yoktu. Türkiye ise içte kendiyle boğuşan, Batı’nın uydusu hâline gelen bir ülkeye dönüştürülmüştü. İsrail, Türkiye’yi sadece bölgesel bir tehdit olarak değil, ümmetin diriliş potansiyeli olarak gördü ve buna göre politikalarını şekillendirdi.

Yüz yıl boyunca bu üç güç, Türkiye’nin askerî, siyasî, fikrî damarlarına el attı. Darbeleri desteklediler, ekonomik krizleri tetiklediler, medya ve STK’larla etkilerde bulundular. Her adımda hedef aynıydı: Bu milletin özüne, inancına ve diriliş iradesine engel olmak.

Ama unuttukları bir gerçek vardı: Bu toprakların mayası ezanla yoğrulmuştu. Bu milletin kalbi Mekke’ye, Kudüs’e bağlıydı. Ne kadar plan kurarlarsa kursunlar, halkın içinden her daim bir uyanış doğdu.

Bugün hâlâ aynı oyun devam ediyor. Ama sahne artık eskisi gibi değil. Milletin hafızası tazelendi. Tarih yeniden okunuyor. Gençlik uyanıyor. Ve bir hakikat yükseliyor:
“Bu millet diz çökmez, çünkü onun secdeye eğilmiş bir başı vardır!”

Makale Özeti:

Bu makale, Osmanlı’nın yıkılış süreciyle başlayan ve günümüze kadar süren dış müdahalelerin (İngiltere, ABD ve İsrail merkezli) yüz yıllık planlarını ortaya koymaktadır. Bu güçlerin Türkiye üzerinde oynadığı darbeler, bölgesel krizler ve kültürel kuşatmalarla hedeflenenin sadece siyasi bir alan değil, ümmetin ruhu olduğu anlatılmaktadır. Ancak milletin imanî direnci ve tarihsel hafızası sayesinde bu zincirlerin kırılabileceği vurgulanmakta; uyanış ve diriliş mesajı verilerek makale tamamlanmakta

 

Loading

No ResponsesMayıs 28th, 2025