Sadece O’nu İste: Fânilerden Bâkîye Giden Yol
Sadece O’nu İste: Fânilerden Bâkîye Giden Yol
“1 – Yani yalnız biri iste, başkaları istenmeye değmiyor.
2 – Biri çağır, başkaları imdada gelmiyor.
3 – Biri talep et, başkalar lâyık değiller.
4 – Biri gör, başkalar her vakit görünmüyorlar, zeval perdesinde saklanıyorlar.
5 – Biri bil, marifetine yardım etmeyen başka bilmekler faydasızdır.
6 – Biri söyle, ona ait olmayan sözler malayani sayılabilir.”
Sözler. 17. Söz.
*********
İnsanoğlu, fıtratı gereği istemek, çağırmak, bilmek ve konuşmak üzere yaratılmıştır. Ancak bu kabiliyetlerin kıymeti, yöneldiği hedefle ölçülür. Eğer insan bu yüksek melekelerini yanlış adreslerde tüketirse, hepsi boşa gider. Çünkü fâni olan, ebedî olana ihtiyaç noktasında ne yerini tutar ne de güven verir. Bediüzzaman’ın bu altı cümlelik hakikat dersi, işte bu meseleyi en veciz şekilde izah eder:
“Yalnız biri iste…” Çünkü yalnız O (Cenâb-ı Hak), istenmeye gerçekten layıktır. Diğer bütün varlıklar, ya muhtaçtır ya da yok olmaya mahkûmdur. Her şeyin sahibi olan Allah’tan istemek, doğrudan kaynağa yönelmektir. Diğerleri ise O’nun memurları gibidir.
“Biri çağır…” Çünkü yalnız O imdada gelebilir. İnsanlar, sevdiklerimiz, dostlarımız, hekimler, yöneticiler… Hepsi sınırlı kudrete sahip. Gerçek yardım, sonsuz kudret sahibinden gelir. Kalpler O’na dönmedikçe huzur bulunmaz.
“Biri talep et…” Çünkü hakiki ihtiyaçları karşılayabilecek tek merci O’dur. Dünya sevgisi, makam, servet, şöhret… Hepsi gelip geçicidir. Bunların hiçbirinde kalıcı tatmin yoktur. Gönül, ancak O’nu talep ettiğinde huzur bulur.
“Biri gör…” Çünkü görünen her şey, zamanla kaybolur. Bugün dost, yarın ayrılık; bugün sağlık, yarın hastalık; bugün varlık, yarın yokluk… Fakat Allah, ezelî ve ebedîdir. Görülmeye en lâyık olan da yalnız O’dur.
“Biri bil…” Çünkü O’nu bilmek, gerçek bilgidir. Allah bilgisiyle bağlanmayan her bilgi, nefsin yükünü artırır. Sadece dünyayı bilen, ama Hâlık’ını tanımayan bir akıl, karanlıkta el yordamıyla yürüyen bir yolcu gibidir.
“Biri söyle…” Çünkü en kıymetli söz, O’nu anlatandır. O’na ait olmayan her söz, boş konuşma olur; kalbe huzur vermez, akla ışık tutmaz. Kalem ve lisan, Hakk’ı anlatmakla şeref bulur.
Bu altı madde, bize hayatın özünü gösterir: Bütün ihtiyaçlar, korkular, gayretler ve sözler; eğer Allah’a yöneliyorsa anlam kazanır. Aksi takdirde, her şey dağılır, solar, tükenir. Dünya, fânilerin yurdu; kalp ise bâkî olanı arayan bir pusuladır.
Özet:
Bu makale, insanın en temel yönelişlerinin (istemek, yardım istemek, bilmek, görmek, konuşmak) ancak Allah’a yönelirse anlamlı ve kalıcı olacağını işler. Diğer tüm hedefler fânidir, aldatıcıdır ve geçicidir. Kalıcı huzur ve gerçek kurtuluş, sadece Allah’a yönelmekle mümkündür. Bu altı ilke, bir hayat rehberi ve kulluk pusulası gibidir.