Zindanlarda Bahtiyar, Saraylarda Bedbaht: Hakiki Özgürlük Nerede?

Zindanlarda Bahtiyar, Saraylarda Bedbaht: Hakiki Özgürlük Nerede?

“Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.”
Sözler. 13. Söz

**********

İnsan, zindana girmese bile hayatının daraldığını, ruhunun boğulduğunu hissedebilir. Bazen saray gibi evlerde yaşar ama iç dünyasında karanlık bir mahpus gibi bunalır. Kimisi ise dört duvar arasına hapsedilmişken, iç âleminde öyle bir ferahlık yaşar ki, gökyüzü onun kalbinde açılır. Bu çelişkinin sırrı nedir?

Bediüzzaman Hazretleri bu hakikati şu cümleyle özetler:
“Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır.”

Buradaki “O”, âlemlerin Rabbi olan Allah’tır. O’nu tanımak, hayatı tanımaktır. O’na itaat etmek, ruhu özgürlüğe kavuşturmaktır. Zira asıl zindan, dört duvar değil; kalbin boşluğu, ruhun yönsüzlüğü ve aklın sahipsizliğidir.

Nice insanlar vardır ki, zenginlik içinde yüzer ama iç âlemlerinde büyük bir yoksulluk hisseder. Nice insanlar da vardır ki, fakirlik ve hapis içinde yaşar ama Allah’a olan imanlarıyla ruhları pırıl pırıl aydınlanmıştır. Zira iman, zihne yön, kalbe huzur, hayata anlam verir.

Allah’ı tanımak ve O’na yönelmek, bir ruh inkılabıdır. Bu yönelişle insan, sıkıntıya sabırla bakar, nimete şükürle yaklaşır, ölüme vuslat gözüyle bakar. Bu da zindanı gül bahçesine çevirir.

Tarihte nice örnekler vardır: Yusuf Aleyhisselam zindanda iken en huzurlu hâlini yaşamış, Ebu Hanife zindanda ilmî üretimlerine devam etmiş, Bediüzzaman da karanlık hapishanelerde Risale-i Nur gibi nurlu eserleri yazmıştır. Çünkü Allah ile olan bağ, duvarları aşar; asıl özgürlüğü ruha üfler.

Diğer yandan, Allah’ı unutan bir kimse, en ihtişamlı köşkte bile huzur bulamaz. Çünkü kalp sonsuzluğu ister, ebedi bir dosta muhtaçtır. Bu ihtiyaç karşılanmadığında, dış dünya ne kadar konforlu olursa olsun, iç dünyada bir çöküş başlar. Sarayın mermeri soğuk gelir, aynalar boşluğun aynası olur.

Makale Özeti:

Bu makalede, gerçek saadet ve özgürlüğün dış şartlarda değil, Allah’ı tanıyıp O’na yönelmekte olduğu anlatılmıştır. Zindandaki bir müminin kalbinde huzur bulabileceği, saraydaki bir gâfilin ise ruhen mahkûm olabileceği anlatılmıştır. Hakiki hürriyetin imanla, hakiki zindanın ise gafletle ortaya çıktığı ifade edilmiştir.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 28th, 2025