Korkunun Lezzeti: Havfın Rahmete Açılan Kapısı
Korkunun Lezzeti: Havfın Rahmete Açılan Kapısı
“Evet, Hâlık-ı Zülcelal’inden havf etmek, onun rahmetinin şefkatine yol bulup iltica etmek demektir. Havf, bir kamçıdır; onun rahmetinin kucağına atar. Malûmdur ki bir valide, mesela, bir yavruyu korkutup sinesine celbediyor. O korku, o yavruya gayet lezzetlidir. Çünkü şefkat sinesine celbediyor. Halbuki bütün validelerin şefkatleri, rahmet-i İlahiyenin bir lem’asıdır.
Demek, havfullahta bir azîm lezzet vardır. Madem havfullahın böyle lezzeti bulunsa muhabbetullahta ne kadar nihayetsiz lezzet bulunduğu malûm olur. Hem Allah’tan havf eden, başkaların kasavetli, belalı havfından kurtulur. Hem Allah hesabına olduğu için mahlukata ettiği muhabbet dahi firaklı, elemli olmuyor.”
Sözler. 24. Söz.
********
Korku, genelde kaçınılan bir duygudur. İnsan, korkudan huzursuz olur, tedirgin yaşar. Fakat “havf”, yani Allah’tan korkmak, öyle sıradan bir korku değildir. O, sahibini yıkan değil; inşa eden, daraltan değil; genişleten, ümitsizliğe atan değil; rahmete ulaştıran bir korkudur. İşte Bediüzzaman Said Nursî, 24. Söz’de bu havfın hikmetini veciz bir dille anlatır:
“Havf bir kamçıdır; onun rahmetinin kucağına atar.”
Tıpkı bir annenin, çocuğunu korkutarak şefkat sinesine çekmesi gibi, Allah’tan duyulan havf da kulun Rahman’a iltica etmesini sağlar. Bu yönüyle havf, içinde azîm bir lezzet barındırır. Zira insan, sınırsız kudretin sahibi olan bir Rabb’e sığınmakla en büyük güveni ve huzuru bulur. Zillet değil izzet kazanır. Aczini bilip O’na dayanmakla, korkularını yitirir.
Bediüzzaman’ın dikkat çektiği diğer bir nükte de şudur:
“Allah’tan havf eden, başkalarının kasavetli, belalı havfından kurtulur.”
Zira Allah’a yönelen kalpte, başkalarının tehdidi etkisiz kalır. Çünkü bilir ki, “Allah dilerse olur, dilemezse olmaz.” İnsanların tehditleri geçici, Allah’ın kudreti ise mutlak ve daimîdir. Bu hakikati idrak eden bir mü’min, zindanda bile hür; tehdit altında bile emniyettedir.
Ayrıca, Allah için sevilen her şey, firak ve hüsranla değil, rahmet ve merhametle değer kazanır. Sevgiye kutsiyet katar. Çünkü Allah hesabına olan muhabbet, faniliğin acısından korunur. Nitekim fânilere bağlanan kalpler, ayrılıkla kahrolur; ama Allah için sevilenler, ukbâda birleşeceği ümidiyle sabreder.
Sonuç olarak, havf ile rahmet, korku ile huzur, sığınmak ile izzet, sadece Allah’a yönelişte buluşur. Havfullah, bir bakıma kul olmanın en samimi ifadesidir. Ve bu hal, nihayetinde muhabbetullaha, yani en yüce sevgiye kapı aralar.
Makale Özeti:
Bu makalede, Bediüzzaman’ın 24. Söz’de ifade ettiği “havfullah” yani Allah’tan korkmanın, aslında bir rahmet kapısı olduğu ifade edilmiştir. Allah’a duyulan korkunun, kulda derin bir huzur ve lezzet doğurduğu, bu korkunun insanı başka korkulardan kurtardığı ve Allah adına edilen sevginin fânilik acısından azade olduğu anlatılmıştır. Neticede havf ve muhabbetin, Allah’a kullukta birleştiği ve en büyük güvenin, O’na sığınmakla elde edildiği ifade edilmiştir.