27 Mayıs 1960: Millete Vurulan Darbe, Vicdana Saplanan Hançer
27 Mayıs 1960: Millete Vurulan Darbe, Vicdana Saplanan Hançer
Tarih, kimi zaman bir milletin alnına yazılmış utanç vesikası, kimi zaman da sabır ve direnişin şeref madalyasıdır. 27 Mayıs 1960, bu topraklarda demokrasinin çığlığına sıkılan ilk kurşunlardan biridir. O gün tanklar sadece yolları değil, milletin iradesini ezdi. Kurulan darağaçları yalnızca bedenleri değil, bir milletin hukuk ve adalet inancını sallandırdı.
Darbe; sadece bir hükümeti devirmek değil, milletin kaderine el koymaktır. Seçilmiş bir Başbakan’ın, Adnan Menderes’in idamı, yalnız bir şahsın değil, bu milletin umudunun idamıdır. Çünkü Menderes, sadece siyasi bir figür değildi. O, ezanları aslına döndüren, halkla devlet arasındaki uçurumu kapatmaya çalışan, Anadolu insanının duasını almış bir liderdi.
Darbe yapanlar “ilericilik” kisvesiyle geldiler ama geride bıraktıkları sadece vesayet, korku ve yasaklardı. “Hukukun üstünlüğü” dediler ama kurdukları mahkemeler hukukun celladı oldu. “Demokrasi” dediler ama susturdukları sandıktan milletin değil, cuntanın sesi çıktı.
27 Mayıs’ta sadece bir hükümet değil, milletin değerleri yargılandı. Ezana dönüş, dinî eğitimin yeniden canlanması, halkın kimliğine sahip çıkan politikalar… İşte bütün bunlar hedef alındı. Çünkü mesele sadece bir iktidar değil, İslâmî kimliğin toplumdaki yeriydi.
Bu darbe, bir uyanışa da sebep oldu aslında. Millet gördü ki; iradesine sahip çıkmazsa, başına konan taç her an alınabilir. Bugün hâlâ o ruhun izlerini taşıyoruz. Hâlâ cuntacı zihniyetin gölgesi düşse de sandığın üzerine, milletin vicdanı onu reddetmeyi öğrenmiştir.
Unutmayalım: Adnan Menderes’in “Yeter! Söz milletindir” haykırışı, sadece bir seçim sloganı değil; bu milletin kaderiyle yüzleşmesinin sembolüdür. O haykırış, tanklara karşı taşla durmanın, vesayete karşı sabırla direnmenin adıdır.
27 Mayıs bir darbe değil, bir kırılmadır.
Bir iktidar değişimi değil, bir haysiyet sınavıdır.
Ve bu sınavda millet, acıyla yoğrulmuş olsa da, sonunda iradesine sahip çıkmayı öğrenmiştir.
Makale Özeti:
Bu makale, 27 Mayıs 1960 askeri darbesini sadece siyasi bir olay değil, milletin iradesine, değerlerine ve hafızasına karşı yapılmış bir müdahale olarak değerlendirmektedir. Adnan Menderes’in şahsında halkın inancı, kimliği ve ezan gibi manevi kazanımları hedef alınmıştır. Darbenin hukuki değil, vesayetçi bir anlayışla yapıldığı anlatılmakta; bunun milletin uyanışına ve irade bilincine nasıl katkıda bulunduğu belirtilmektedir. Makale, geçmişten ibret alarak milletin iradesine sahip çıkması gerektiği mesajıyla sona ermektedir.