MUHABBETİN YÖNÜ: KALPTEN KÂİNATA, KÂİNATTAN HAKİKATE

MUHABBETİN YÖNÜ: KALPTEN KÂİNATA, KÂİNATTAN HAKİKATE

“Ey nefis-perest nefsim, ey dünya-perest arkadaşım! Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır. Hem şu kâinatın nurudur hem hayatıdır. İnsan, kâinatın en câmi’ bir meyvesi olduğu için kâinatı istila edecek bir muhabbet, o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibi olabilir.”
Sözler. 24. Söz.

**********

İnsan, sevgisiz yaşayamaz. Kalbinin derinliklerinde daima sevecek bir şey arar. Bu öyle bir arayıştır ki; bazen bir insana yönelir, bazen bir eşyaya, bazen bir fikre… Lakin neye yönelirse yönelsin, ne kadar severse sevsin, kalbi tam doymaz. Çünkü kalbine yerleştirilen muhabbet, sınırlı olanla değil; sonsuz olanla tatmin olur.

Bediüzzaman ne güzel ifade eder:
“Muhabbet, şu kâinatın bir sebeb-i vücududur. Hem şu kâinatın rabıtasıdır. Hem şu kâinatın nurudur hem hayatıdır.”

Sevgi, yaratılışın özüdür. Yani kâinat, bir nevi sevginin tecellisiyle var olmuştur. Cenab-ı Hakk’ın “Rahman” ve “Vedûd” isimlerinin yansımasıdır. Bu yüzden muhabbet; hem varlıkların arasında bir bağdır, hem de her şeyi anlamlı ve canlı kılan bir ışıktır.

İşte bu büyük sevgi, insanın kalbine bir çekirdek olarak yerleştirilmiştir. Fakat insan ne yapıyor? Bu muazzam sermayeyi, gelip geçici heveslere, fani insanlara, yıpranıp yok olacak dünya metaına yöneltiyor. Kalbindeki sınırsız sevgi gücünü, sınırlı ve geçici varlıklara sarf ederek hem kendi kalbini yıpratıyor, hem de o sevgiyi zayi ediyor.

Oysa bu sonsuz muhabbet, ancak sonsuz kemal sahibi olan Allah’a yöneldiğinde yerini bulur. Çünkü:

Allah’tan başka hiçbir şey muhabbetin daimi muhatabı olamaz.

Fani olanı sevmek, ayrılık acısını beraberinde getirir.

Noksan olanı sevmek, kalbi tatminsiz bırakır.

Hadsiz ihtiyaç içinde olanı sevmek, seni de o ihtiyaç kuyusuna çeker.

Kalbindeki muhabbeti, eşyaya ve dünyaya değil; eşyadan Sâni’ine, dünyadan Rabbine çevir ki hem kalbin huzur bulsun, hem sevgilerin ebedîleşsin. Çünkü ne eşya ebedîdir, ne insan daimidir; fakat Allah’a giden sevgiler, O’nun katında ebedî olarak muhafaza edilir.

Ey nefis-perest nefsim!
Muhabbetini doğru yönlendir. Kalbini geçici sevgilerle tüketme. Hakiki sevgi, seni yokluğa değil; beka diyarına götürsün.

ÖZET:

Bu makale, muhabbetin yaratılışın özü ve kâinatın anlam bağı olduğu fikrini işler. İnsanın kalbine yerleştirilen sınırsız muhabbetin, ancak sonsuz kemal sahibi olan Allah’a yöneldiğinde gerçek huzur bulacağı vurgulanır. Fani varlıklara sarf edilen muhabbetin acı ve boşluk getireceği, kalpteki sevginin yanlış adreslere değil, hakiki ve ebedî olan Rabb’e yönelmesi gerektiği anlatılır.

 

Loading

No ResponsesMayıs 26th, 2025