Vesvesenin Karanlığına Karşı Marifet Işığı
Vesvesenin Karanlığına Karşı Marifet Işığı
“şu vesvese öyle bir şeydir ki cehil onu davet eder, ilim onu tard eder. Tanımazsan gelir, tanısan gider.”
Sözler. YİRMİ BİRİNCİ SÖZ’ÜN İKİNCİ MAKAMI
*********
İnsanoğlunun kalbine sızan, zihnini bulanıklaştıran, gönlünü daraltan gizli bir düşman vardır: vesvese. Sessizce yaklaşır, düşünce kılığına bürünür, şüphe suretine girer. Çoğu zaman hakikatle karıştırılır. Ancak onun en büyük gücü, tanınmamasıdır. Çünkü Bediüzzaman’ın ifadesiyle:
> “Şu vesvese öyle bir şeydir ki cehil onu davet eder, ilim onu tard eder. Tanımazsan gelir, tanısan gider.”
Vesvese: Marifetle Mağlup Olan Bir Gölge
Vesvese, kalbin ve zihnin karanlık anlarını fırsat bilen bir yanılmadır. Cehaletin hüküm sürdüğü yerde konuşur. İnsan, vesveseyi gerçek bir düşünce zannettiğinde onun tuzağına düşer. Lakin ilimle, marifetle, hikmetle yaklaşıldığında vesvese gölge gibi dağılır. Çünkü o, hakikatin karşısında tutunamaz.
Bediüzzaman vesveseyi tanınması gereken bir düşman olarak tarif eder. Onunla savaşmanın ilk adımı, onu tanımaktır. Tanınmayan vesvese güçlenir, tanınan vesvese ise zayıflar ve gider.
Cehaletle Beslenen Vesvese
Vesvesenin en büyük dostu cehalettir. İnsan neyi bilmezse, oradan vurulur. Dinî vesveseler, akideye dair şüpheler, taharet ve ibadet hususundaki kuruntular hep bilgisizlik zemininde büyür. Bediüzzaman bu durumu “ilim onu tard eder” ifadesiyle vecizeleştirir. Çünkü bilgi geldikçe, vesvese gider. Hakikat ortaya çıktıkça, hayal ve zan silinir.
Tanımak: İlk Müdahale, En Keskin İlaç
Bazen bir mümin, kalbine gelen kötü düşünceler karşısında paniğe kapılır. Kendini suçlar, hatta imanından şüphe eder. Oysa Bediüzzaman bu durumun imanın kuvvetinden kaynaklandığını söyler. Çünkü kalp kirli bir düşünceyi kabul etmez, dışarıdan geldiğini hisseder. Bu fark ediş bile vesvesenin çözülüşüdür.
İşte bu yüzden, vesvese hakkında bilinçli olmak, onu tanımak ve mahiyetini bilmek manevî bir savunma zırhıdır. Bu zırh, onu hem tanımlar hem de dışlar.
Vesveseye Karşı Zırh: Sükûnet, Marifet, İstiâze
Vesvese geldiğinde paniğe değil, sükûnete sığınmak gerekir. Sonra ilimle cevap verilir. Ve en nihayetinde, “Euzü billahi mine’ş-şeytani’r-racîm” diyerek, Allah’a sığınmak gerekir. Çünkü vesvese, Şeytan’ın bir fısıltısıdır. Fısıltı ise seslendirilmeyince zayıflar.
Özet:
Bu makalede vesvesenin cehaletle güçlendiği, ilimle zayıfladığı anlatılmaktadır. Vesvese tanınmadığında zihni işgal eder, tanındığında dağılır. Onunla baş etmenin yolu marifet, sükûnet ve Allah’a sığınmaktır. Vesveseye karşı en büyük zırh ise bilgidir. Çünkü vesvese karanlıktır, bilgi ise ışıktır. Işık gelince, karanlık kaçar.