İnsanın Kıymetini Belirleyen Şey: İman mı, Madde mi?
İnsanın Kıymetini Belirleyen Şey: İman mı, Madde mi?
“İnsan, nur-u iman ile a’lâ-yı illiyyîne çıkar, cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i safilîne düşer, cehenneme ehil (olacak) bir vaziyete girer. Çünkü iman, insanı Sâni’-i Zülcelal’ine nisbet ediyor; iman, bir intisaptır. Öyle ise insan, iman ile insanda tezahür eden sanat-ı İlahiye ve nukuş-u esma-i Rabbaniye itibarıyla bir kıymet alır. Küfür, o nisbeti kateder. O kat’dan sanat-ı Rabbaniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibarıyla olur. Madde ise hem fâniye hem zâile hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan kıymeti hiç hükmündedir.”
Sözler. Yirmi Üçüncü Söz
*********
İnsan nedir? Etten, kemikten, kandan ibaret geçici bir varlık mı? Yoksa, manevî bir intisabla sonsuz bir kıymete mazhar olabilecek bir sanat eseri mi?
Bu sorunun cevabı, insanın hayattaki değerini ve ahiretteki akıbetini tayin eder. Bediüzzaman Said Nursî, bu noktada insanın kıymetini belirleyen asıl unsurun iman olduğunu vurgular:
> “İnsan, nur-u iman ile a’lâ-yı illiyyîne çıkar, cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i safilîne düşer.”
İman: İlahi Sanatla Kurulan Bağ
İman, insanı sadece Allah’a inandıran bir inanç değil; aynı zamanda insanı Allah’a nisbet eden, yani onun bir eseri, bir sanatı, bir memuru ve misafiri olarak gören bir bağlantıdır. Bu bağ kurulduğunda, insanın varlığı, basit bir et yığınından farksız olan bedenden çıkar, ilahi sanatın sergisi hâline gelir.
Bir sanat eseri, sanatkârı nisbetiyle kıymetlidir. Sanatçısı bilinmeyen bir tablo, sadece tuval ve boya olarak görülür; değeri düşer. Oysa o tablo, bir ustaya nisbet edilirse baha biçilmez olur. İnsan da imanla Allah’a nisbet edildiğinde kıymet kazanır.
Küfür: İlahi Bağın Kopuşu ve Değersizlik
Küfür ise bu bağı koparır. Allah’ı tanımayan bir insan, varlığını kendi başına ve tesadüflerin oyuncağı gibi görür. Bu durumda onun kıymeti sadece bedenine bağlı kalır. Beden ise fanidir, çürüyüp yok olur. Böylece insanın kıymeti de hiç hükmünde kalır.
Yani iman insanı ebedî ve ulvî bir kıymete çıkarırken, küfür onu hayvandan da aşağı bir dereceye indirir. Çünkü hayvan yaratılış gereği vazifesini yapar; insan ise iradesiyle hakikati inkâr ederse, vazifeyi reddetmiş olur.
Tercih Bizim: A’lâ-yı İlliyyîn mi, Esfel-i Sâfilîn mi?
Cenab-ı Hak insanı öyle bir istidatta yaratmıştır ki, en yüce makamlara da çıkabilir, en aşağı derekelere de düşebilir. Bu merdivenin ilk basamağı iman, son basamağı Cennettir. Düşüşün ilk kaybı inkâr, son çukuru ise Cehennemdir.
Bu yolculukta insanı yönlendiren pusula iman, güç kaynağı ise marifettir. O hâlde kıymetli yaşamak ve ebedî saadeti kazanmak isteyen insan, iman bağını kuvvetlendirmelidir.
Özet:
Bu makalede, insanın kıymetinin maddî unsurlarla değil, imanla kurduğu İlahi bağ ile belirlendiği anlatılmaktadır. İman, insanı Allah’a nisbet eder, onun sanatını ve hikmetini açığa çıkarır; böylece insan sonsuz bir kıymete ulaşır. Küfür ise bu nisbeti koparır, insanı sıradan bir maddî varlık hâline indirir. Bu yüzden iman, insanı a’lâ-yı illiyyîne; küfür ise esfel-i safilîne sürükler. Gerçek kıymet, bu nisbeti korumakla mümkündür.