Selamet Yolu: İslâmiyet ve Teslimiyet
Selamet Yolu: İslâmiyet ve Teslimiyet
“İslâmiyet, selm ve müsalemettir; dahilde nizâ ve husumet istemez.”
“Demek selamet ve emniyet, yalnız İslâmiyet’te ve imandadır.”
“İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder…”
*******
İslâm; sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda bir huzur iklimidir.
Kelime kökü olan “selm” ve “silm”, barış, güven ve selamet anlamlarını taşır.
Bu yönüyle İslâmiyet, insana hem iç âleminde bir barış, hem de toplumda bir emniyet vadeder.
Bediüzzaman Hazretleri bu hakikati şöyle özetler:
> “İslâmiyet, selm ve müsalemettir; dahilde nizâ ve husumet istemez.”
Gerçek İslâm anlayışı; kavga değil kardeşlik, öfke değil merhamet, düşmanlık değil uhuvvet üretir. Müslüman; emniyet veren kişidir. Hakk’a teslim olan, halkla barışık yaşar.
İmanın Zincirleme Tesiri
İmanın insan hayatına etkisi sadece kalpte değildir; düşünceden davranışa kadar tüm alanları kapsar. Bu tesiri Bediüzzaman şöyle sıralar:
> “İman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder.”
Bu cümle, bir manevî zinciri ifade eder:
İman, kalpte Allah’ı birlemekle başlar.
Tevhid, Allah’tan başka hiçbir güç olmadığını kabul ettirir.
Teslim, o güce gönül huzuruyla boyun eğmeyi getirir.
Tevekkül, her şeyin Allah’tan olduğunu bilerek endişeden uzak bir güven hâlidir.
Saadet-i dareyn, yani dünya ve ahiret saadeti, bu zincirin sonunda bir neticedir.
Modern dünyanın karmaşasında insanlar neyi arıyor? Huzur.
Ancak o huzur, ne bankalarda ne ekranlarda var. Gerçek selamet, sadece imanla başlayan ve teslimiyetle derinleşen bir yolculukla mümkündür.
İç Kargaşadan Dış Kavgaya: Niza’nın Sebebi
Bugün toplumun en derin yaralarından biri “dahilde nizâ ve husumet”tir. Aile içinden ümmet coğrafyasına kadar pek çok alanda çekişme, bölünme ve kutuplaşma yaşanıyor.
Halbuki İslâm, iç kargaşayı asla istemez. Çünkü bu, selamet dinine aykırıdır.
İman kalplere yerleştiğinde kin yerine af, bencillik yerine kardeşlik gelir.
Teslimiyet, mü’mini sabırlı ve sakin kılar. Tevekkül, onu sarsılmaz ve metin tutar.
O yüzden hakiki bir mümin, kavgayla değil şefkatle yaşar.
Selamet ve Emniyetin Adresi: İslâm
Bediüzzaman’ın şu sözü her şeyi özetler:
> “Demek selamet ve emniyet, yalnız İslâmiyet’te ve imandadır.”
Güvenli bir toplum, huzurlu bir kalp ve sağlıklı bir akıl; İslâmî esaslara göre hayat bulan fertlerin eliyle yeşerir.
Zira İslâm; insanı kendisine, insanlara ve Rabbine barış içinde yaşatmak ister.
Bunun yolu da teslimiyetle iman etmektir.
Sonuç: Teslimiyetle Gelen Huzur
İslâmiyet, sadece bir bilgi değil, bir yaşam biçimidir.
İçinde kavga değil barış; husumet değil muhabbet vardır.
İmanla başlayan bu yolculuk, tevhid ile berraklaşır, teslimiyetle huzur bulur, tevekkülle kökleşir ve sonunda her iki dünyada saadeti getirir.
Bu zamanda en büyük huzur, imanla Allah’a teslim olmuş bir kalpte saklıdır.
Çünkü selamet oradadır, emniyet oradadır, insanlık oradadır.
Makale Özeti:
Bu makale, İslâmiyet’in barış ve selamet dini olduğunu, gerçek huzurun ise imanla başlayıp teslimiyet ve tevekkülle derinleştiğini ifade eder. Bediüzzaman’ın “iman-tevhid-teslim-tevekkül-saadet” zinciri temel alınarak, hem bireysel hem toplumsal huzurun İslâmî esaslarla mümkün olduğu ifade edilir. İç huzuru olmayanın dışa da huzur veremeyeceği belirtilerek, hakiki selamet ve emniyetin ancak İslâmiyet’te bulunabileceği sonucuna ulaşılır.