Uyuyanlar Şehri: Hakikatle Yüzleşmek

Uyuyanlar Şehri: Hakikatle Yüzleşmek

“İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” buyurur Peygamber Efendimiz (asm). Bu veciz söz, sadece bir haber değil, aynı zamanda bir sarsıcı gerçektir. Her sabah gözlerimizi açtığımızda yaşadığımızı zannediyoruz. Yürüyoruz, konuşuyoruz, kazanıyoruz, tüketiyoruz… Ama gerçekten yaşıyor muyuz, yoksa sadece rüya görüyoruz da bunu hayat sanıyoruz?

Uyanık olan kimdir? Elindeki fani oyuncaklarla oyalandığını fark edemeyen mi, yoksa perdeyi aralayarak ebedi hayatın yoluna düşen mi?

Dünya, büyük bir rüya sahnesi aslında. Birçok insan kendini uyanık zannederken, gafletin içinde derin bir uykuya dalmış. Kimisi makamla, kimisi servetle, kimisi eğlenceyle meşgul… Zihinleri meşgul, kalpleri yorgun ama asıl uyanmaları gereken yere —ahirete— bir türlü gözlerini açamıyorlar. Ölüm, işte bu derin gaflet uykusunun hakiki sabahıdır. Ölümle uyanan insan, dünyada uykuda geçirdiği ömrü anlayınca, ne çok şeyin boş olduğunu, ne az şeyin kıymetli olduğunu fark eder. Ama artık dönüş yoktur.

Kimi bu uyanışı rahmetle karşılar; çünkü dünyadayken gafletle değil ibadetle yoğrulmuştur ömrü. Kimi de dehşetle uyanır; çünkü rüyada saraylarda yaşarken, gerçekte bir harabede olduğunu fark eder.

Hayat, ölüm öncesi son fırsattır. Her gün bir uyarı, her nefes bir davet, her musibet bir tokat gibidir. Ama biz, hâlâ uyanık olduğumuzu sanıyoruz. Oysa uykuda rüya gören birinin, uyanık olduğunu iddia etmesi kadar trajikomik bir iddiadır bu.

Kabir, gözlerin gerçek anlamda açıldığı yerdir. Orada gerçek görünür. Orada hayat değil, hakikat başlar. Ve orada “keşke”ler bir anlam ifade etmez. İnsan, orada geride bıraktığı her dakikanın hesabını vermekle meşguldür artık. Bir zamanlar ihmalle geçirdiği sabahlar, haramla dolu geceler, boş geçirilen gençlikler bir bir önüne gelir. Uyanmak için geçtir ama fark etmek için çok erkendir!

Öyleyse burada uyanalım. Daha gözümüz toprağa değmeden, kalbimizi toprağa değdiren o sonsuz hakikate açalım. Her sabah, son sabahımız gibi uyanalım. Her ibadet, son fırsatımız gibi eda edilsin. Çünkü asıl uyanmak, henüz uyandığımızı fark edebildiğimiz yerdedir.

Özet:

Bu makale, “İnsanlar uykudadırlar, ölünce uyanırlar.” hadisinden hareketle, dünya hayatının bir gaflet uykusu olduğunu ve gerçek uyanışın ölümle başladığını vurgular. Gerçek uyanıklığın, ahireti dünyada fark edebilmek olduğu belirtilir. Ölümden önce uyanmak için ibretle düşünmeye ve hayatı bilinçli yaşamaya davet eder.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 22nd, 2025