Hazır Değilim Dedi, Ama Geldi…
Hazır Değilim Dedi, Ama Geldi…
Her gün ve her an ölümden bir davet var bana:
Bana gel, diye.
Ben de hep erteliyorum:
Hazır değilim, diye.
Bahanelerim Hazır:
İşim daha bitmedi, diye.
Sonunda aldı beni:
İşim bitmese de…
Meğer iş burada değil, orada başlıyormuş.
Haberim yokmuş…
**********
Her gün ölüm bana bir davetiye gönderdi:
“Bana gel…” dedi.
Ben her defasında, nazikçe ama kararlı bir şekilde cevap verdim:
“Hazır değilim.”
İnsan garip bir mahlûktur. En kesin hakikati –ölümü– en çok unutan odur. Her gün binlerce insan toprağa verilirken, kalbinde hâlâ “Ben değilim” duygusuyla yaşar. Oysa ölüm, her canlının mukadder kaderidir. Ve o gün geldiğinde, hazırlıklı olup olmadığımıza bakmaz.
Alır.
Ertelemenin Bedeli
“Daha işim bitmedi” deriz.
Oysa dünya işleri hiçbir zaman bitmez.
Çocuk büyür, sonra evlenir, torun olur, derken bir iş daha, bir meşguliyet daha…
Ama ölüm, “işin bitti mi?” demez.
O, vaktin doldu mu? der.
Ve çoğu kez cevap: “Evet, doldu…”
Oysa insan kendini kandırır. Bahaneler üretir:
Daha gençtim…
Henüz tevbe etmemiştim…
Biraz daha ibadet edecektim…
Bir Hac yapıp dönecektim…
Ama hiçbir bahane, Ecel Meleği’ni durdurmaz.
İş Burada Değil, Orada Başlıyor
En acısı da şudur: Ölüm geldiğinde fark ederiz ki, asıl “iş” burada değilmiş. Asıl imtihan, asıl muhasebe, asıl gerçek orada başlıyormuş.
Ama “hazır değilim” dediğimiz şey, aslında hazırlıksız yakalanmaktan başka bir şey değilmiş.
Kabir kapısı kapanınca anlarız:
Asıl iş şimdi başlıyor.
Malım gitmiş, sevdiklerim dönmüş, amelim kalmış.
Namazım eksik, tevbe etmemişim, hak helalleşmemiş…
Ne Zaman Hazır Olur İnsan?
Cevap basit:
Hazırlanırsa, hazır olur.
O hâlde:
Her gün ölümü anmalı,
Her geceyi son gece bilip tevbe etmeli,
Her namazı, son namaz huşûsunda kılmalı,
Her sözümüzü, her hakkımızı, her adımımızı “kabir arkası”nı düşünerek atmalıyız.
Çünkü ölüm, beklemiyor.
Sonuç:
Bir gün geldiğinde, ölüm bize şöyle der:
“Ben seni çoktan çağırdım… ama sen ‘hazır değilim’ dedin. Şimdi geldim… işin başlıyor.”
Ve biz, gözümüz açık, ama elimiz boş bir şekilde bakarız arkamızda kalan dünyaya.
Keşke bir gün daha verilseydi…
Ama o gün artık yoktur.
Özet:
Bu makalede, insanın ölüm çağrısını sürekli ertelemesi ve “hazır değilim” bahanesiyle oyalanması ele alınır. Dünya meşguliyetlerinin hiç bitmeyeceği, fakat ölümün vakit dolduğunda mutlaka geleceği vurgulanır. Asıl hazırlığın bu dünyada değil, ölüm sonrasında başlayacak hakiki hayata yönelik olması gerektiği anlatılır. Hazır olmamanın bahaneyle değil, gayretle aşılabileceği belirtilir. Ölümün her gün davet ettiği ve en doğru cevabın “bugün hazır olmak” olduğu hatırlatılır.