Türkler Ağaç Gibidir: Budanan Milletin Dirilişi
Türkler Ağaç Gibidir: Budanan Milletin Dirilişi
Winston Churchill’e atfedilen,“Türkler ağaç gibidir; uzadıkça budayın, kurudukça sulayın.” bu söz, Batı’nın Türk milletine ve özellikle Osmanlı sonrası dönemde Türkiye’ye karşı takındığı politik tavrı çok iyi özetleyen sembolik bir ifadedir. Söz, bir politik stratejiyi yansıtmaktadır: Türkler güçlendiğinde engellenmeli, zayıfladıklarında ise kontrollü biçimde desteklenmelidir.
Bu yaklaşım yalnızca Churchill’e değil, birçok emperyalist devlet adamının zihniyetine aittir. Örneğin, İngiltere’nin 19. ve 20. yüzyıldaki Osmanlı siyaseti bu anlayışın ürünüdür. “Hasta adam” söylemiyle çöküşü hızlandırılan Osmanlı, gerektiğinde Rusya’ya karşı desteklenmiş, güçlendiğinde ise Balkanlar ve Arap coğrafyası parçalanarak zayıflatılmıştır.
*********
Ağaç olmak…
Kimi zaman kök salmak, kimi zaman meyve vermek, bazen de baltalara hedef olmaktır.
Türk milleti tarih boyunca bu ağaç misalini fazlasıyla yaşamıştır. Göktürkler’den Selçuklulara, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadar yükseldikçe budanmış, kökleri toprağın derinliklerine uzadıkça kurutulmak istenmiştir.
Churchill’e atfedilen şu söz tarihin özetidir:
“Türkler ağaç gibidir; uzadıkça budayın, kurudukça sulayın.”
Bu söz, sadece bir tesbitten ibaret değildir. Bu, bir emperyal aklın stratejisidir. Çünkü bilirler ki Türk milleti uzadıkça gölge eder; yalnızca kendi halkına değil, mazlum milletlere de siper olur. O yüzden her dirilişinde başına musibetler sarılmıştır:
Yükselen Osmanlı’ya Haçlı seferleri düzenlendi.
İkinci Abdülhamid “şark meselesi”nin hedefi oldu.
Kurtuluş Savaşı, Anadolu’da bu ağacı tamamen devirmek isteyenlerin son hamlesiydi.
Ama bu millet kurudukça da sulandı. Çünkü batı medeniyetinin menfaati, bu ağacın tamamen kurumasında değil, kontrollü biçimde yaşamasındadır.
Neden mi? Çünkü bölgedeki dengeyi sağlayacak, ama asla kendi politikalarını sorgulamayacak bir Türk varlığı onlar için gereklidir.
Fakat bu millet, ne budandığında kurumayı, ne de sulandığında boyun eğmeyi seçti. Her darbede yeniden dirildi. Her kuşatmada yeni bir kapı açtı. Çünkü bu milletin kökü, sadece Anadolu’ya değil; İslam’a, hakikate ve adalete dayanır.
Ve ağaçların bir sırrı vardır:
Budandıkça güçlenir, kökleri sıkıldıkça derinleşir.
Milletimiz de öyle oldu.
Bir 15 Temmuz budaması gördü, sonra çiçek açtı.
Bir ekonomik kurutma yaşadı, sonra yeniden filizlendi.
Bir inanç kıyımı geçirdi, sonra imanla şahlandı.
Unuttukları şey şu ki:
Bu ağaç, Hira’dan esen rüzgarlarla büyür.
Onu ne İngiliz budaması durdurur, ne Batı’nın sahte sulaması diriltir.
Bugüne Mesaj:
Bugün hâlâ bu taktikler uygulanıyor. Bir yandan ekonomik ambargolarla budanıyor, diğer yandan “demokrasi” kisvesiyle sulanıyor.
Ama artık bilinç arttı. Artık bu millet, kendi suyuyla sulanmak, kendi kökleriyle büyümek istiyor.
Artık bu ağaç, kendi gölgesini arayanlara değil, kendi gölgesinde huzur bulanlara dallarını uzatıyor.
Makale Özeti:
Bu yazıda, Churchill’e atfedilen “Türkler ağaç gibidir; uzadıkça budayın, kurudukça sulayın” sözü tarihî açıdan ele alınmış, emperyalist politikaların Türk milletine bakışı değerlendirilmiştir. Yazıda, Türk milletinin tarih boyunca budanmasına rağmen her seferinde yeniden dirildiği vurgulanmış; bu sözün sadece bir tesbit değil, aynı zamanda bir strateji olduğu belirtilmiştir. Sonuçta, milletimizin bağımsızlığına, köklerine ve inancına sahip çıktıkça her türlü kuşatmayı aşabileceği fikri işlenmiştir.