İSAR: Başkasını Kendine Tercih Etmenin Hikmeti
İSAR: Başkasını Kendine Tercih Etmenin Hikmeti
İnsan nefsine düşkündür; menfaatini korumak, imkânı varsa daha fazlasını elde etmek ister. Ancak öyle insanlar vardır ki, ellerindekini bile başkasına verirler. İşte Kur’ân’ın yücelttiği bu ahlâkın adı: îsâr.
Îsâr, sadece cömertlik değil; bencilliği aşarak başkasının ihtiyacını kendi ihtiyacının önüne koymak demektir. Ve bu yüce ahlâk, sadece bireyi değil, toplumları da inşa eder.
1. Îsâr’ın Kur’ân’daki Yüce Tanımı
Îsâr kelimesi, Tevbe Suresi’nin 9/100. ayetinde hicret eden Muhacirlerle onları Medine’de karşılayan Ensâr’ı överken zikredilen bir tavırdır. Ancak en belirgin ifadesi şu ayettedir:
> “Kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile onları (kardeşlerini) kendilerine tercih ederler.”
(Haşr 59/9)
Bu ayet, Ensâr’ın Muhacirlere olan misilsiz fedakârlığını tarif ederken îsârın doruk noktasını gösterir. Onlar ki, yiyeceklerini, evlerini, hatta mallarını bölüştüler. Ve en çarpıcısı: kendi ihtiyaçları varken bile bunu yaptılar.
2. Îsâr’ın İniş Sebebi: Bir Hurma ve Bir Adam
Bu ayetin inişine dair anlatılan meşhur bir hadise vardır:
Ensâr’dan bir sahâbî, açlıktan kıvranan bir Muhaciri evine davet eder. Evde sadece bir kişiye yetecek kadar yiyecek vardır. Eşiyle plan yapar: “Çocukları uyut, lambayı da söndür. Biz yermiş gibi yapar, yemeği ona sunarız.” Böylece misafir yemeği yerken onlar aç kalırlar. Ertesi gün Peygamber Efendimiz (sav), onların bu tavrını över ve yukarıdaki ayet nazil olur.
Bu kıssa, îsârın gösterişten uzak, derin bir vicdan davranışı olduğunu da ortaya koyar.
3. Îsâr’ın Kişiye Katkısı: Nefis Terbiyesi
Îsâr, nefsi tezkiye eder. Çünkü nefis sahiplenir, kıskanır, paylaşmak istemez.
Bir Müslüman, îsârla benlik zincirini kırar, “ben”den “biz”e geçer. Bu yönüyle îsâr, tasavvufta “en yüksek ahlâkî derecelerden” sayılmıştır. Cüneyd-i Bağdâdî şöyle der:
> “Îsâr, hakiki ihlâsın aynasıdır.”
Çünkü kişi, başkasının rızasını Allah için kendi rızasına tercih etmiştir.
4. Îsâr’ın Topluma Katkısı: Merhamet Medeniyeti
Îsâr toplumsal bağları güçlendirir. Paylaşmanın, dayanışmanın ve kardeşliğin ruhunu canlı tutar.
İnfak kültürünü geliştirir.
Sınıf farklarını yumuşatır.
Yardımlaşma şuurunu yaygınlaştırır.
Ensâr toplumu bunun en güzel örneğidir: Kendilerine sığınan kardeşlerine sadece barınma değil, yüreklerini de açtılar. Bugün ümmet-i Muhammed’in en çok hasretini çektiği vasıf da budur: îsâr ruhu.
5. Îsâr’ın Müradifi Olan Kavramlar
Îsâr’ın anlam dünyasına yakın birkaç kavram da şunlardır:
İsâr (إِيثَار): Aynı kökten gelen tercih etmek, başkasını öne almak anlamında.
İnfak (إِنْفَاق): Malı ihtiyaç sahibine vermek.
Cûd (جُود): Cömertlik, eli açıklık.
İhsan (إِحْسَان): Güzellikle vermek, Allah’ı görüyormuş gibi yaşamak.
İsarî ahlâk: Kardeşini kendine tercih etme ahlâkı.
Fakat îsâr, bütün bu kavramlardan öte bir “fedakârlık zirvesi”dir.
6. Îsâr’ın Günümüzdeki Yokluğu ve Hasreti
Modern çağ, bireyciliği öne çıkardı. “Kendini sev”, “önce sen”, “herkes kendi derdine düşsün” gibi söylemler, îsârı unutturdu. Hâlbuki gerçek insanlık, kendinden vermekle başlar.
Bugün îsâr sadece bir hasret değil, bir kurtuluş reçetesidir.
Ailede eşler birbirine îsâr ile yaklaşsa, huzur artar.
Ticarette îsâr ahlâkı olsa, adalet doğar.
Siyasette îsâr olsa, hizmet ehli yükselir.
Îsâr, dünyayı cennete çeviren bir ruhtur.
Sonuç: Îsâr, Kalplerin Zenginliğidir
Îsâr, sahip olmak değil, vazgeçebilmektir.
Gerçek zenginlik, elindekini paylaşabilmektir.
Kur’ân, îsârı bir fazilet değil, bir iman meyvesi olarak görür. Çünkü kişi Allah’a güvenmese, kendi açken veremez.
İşte bu yüzdendir ki, îsâr sahipleri cenneti iki kez yaşarlar:
Biri dünyada vicdan huzuru,
Diğeri âhirette Rahmân’ın rızasıyla.
Özet
Îsâr, kişinin kendi ihtiyacı varken dahi başkasını kendine tercih etmesi demektir. Haşr 9. ayette Ensâr’ın Muhacirlere gösterdiği üstün fedakârlık bu ahlâkın zirvesi olarak örnek verilir. Îsâr, nefsi arındırır, bireyi olgunlaştırır ve toplumu merhametli bir yapıya kavuşturur. İnfak, cömertlik ve ihsan kavramlarıyla yakın anlamlar taşısa da îsâr, bencil arzuları aşarak Allah için feragatte bulunma erdemidir. Modern toplumda unutulmuş bir hasret olan îsâr, kardeşliğin, huzurun ve gerçek insanlığın anahtarıdır.