Fikirlerin Susturulduğu Yerde Akan Kan

Fikirlerin Susturulduğu Yerde Akan Kan

Fikirlerin konuşmadığı yerde yumruklar,silahlar konuşur ve savaşlar başlar, kan ve göz yaşları akar.

İnsan, düşünen bir varlıktır. Fikir üretir, tartışır, ikna olur veya ikna eder. Farklı düşünceler, toplumların zenginliğidir; akıl, fikir ve hikmet ile yürüyen medeniyetler; adaletle büyür, ilimle yücelir, ahlakla yaşar. Ne zaman ki fikirlerin konuşmasına izin verilmez, işte o zaman sessizlikten değil, öfke ve kan fırtınalarından söz edilir.

Tarihte nice savaşların, zulümlerin, yıkımların ardında konuşulamamış fikirler, bastırılmış hakikatler, susturulmuş vicdanlar vardır. Fikirle ikna edilemeyen insanlar, zorbalıkla sindirilmeye çalışılırsa, adalet yerini zulme, barış yerini savaşa bırakır.

Hz. Âdem’den bu yana hak ile batılın mücadelesi fikir düzleminde başlamıştır. Habil’in fikri rahmetken, Kabil’in nefsani tutumu onu kardeşinin kanına girmeye götürmüştür. Çünkü öfke, hikmetsizliğin ürünüdür; baskı ise korkunun çocuğudur. Bir toplumda fikirler hür değilse, orada hakikatin sesi kısılır, yerini ya dalkavukluk ya da isyan alır.

Bir mesele konuşulmazsa, çözülmez. Bir fikir susturulursa, çoğalır. Yasaklanan her düşünce, yeraltına çekilir, orada büyür ve zamanı geldiğinde şiddetle ortaya çıkar. Oysa ifade özgürlüğü, bir milletin nefes alma borusudur. Düşünen insan, konuşan insan; susturulmuş insan ise patlamaya hazır bir volkan gibidir.

Toplumlar; fikirle, ilimle, ahlakla yoğruldukça yükselir. Aksi halde silahlar konuşur, sokaklar kanla yıkanır, gözyaşları sel olur. Her bastırılmış fikir, bir gün isyan olarak karşımıza dikilir. Her susturulmuş söz, bir kurşuna dönüşebilir.

Bu yüzden fikirden korkmamalı. Fikre fikirle karşılık vermeli. En sapkın düşünce bile akılla, ilimle ve sabırla çürütülmeli. Bir milletin gerçek gücü, susturulmuş ağızlarda değil, özgür zihinlerde yatar. Çünkü en güçlü ordu, hakikati savunan kalemlerdir.

Şunu da unutmamak gerekir ki, bir toplumda herkes aynı şeyi düşünüyorsa, orada kimse düşünmüyor olabilir. Fikir zenginliği, farklılıkların bir arada yaşamasıdır. Tek ses, tek akıl, tek düşünce; çoğu zaman felaketi getirir. Çünkü hakikat, çoğu kez azınlıktadır.
Hz. Peygamber ve onun döneminde sahabeler azdı. Bugünde dünya geneline göre hatta kendi içindeki istikameti sürdürebilir itibariyle bir çoğunluğu oluşturmamaktadır.

Bugün dünyada akan kanların çoğu, fikirlerin bastırıldığı topraklarda akıyor. Kiminin dini, kiminin dili, kiminin mezhebi susturulmak isteniyor. Oysa konuşulsaydı, anlaşılsaydı, dinlenseydi belki de bu kadar gözyaşı dökülmeyecekti. Demek ki en büyük değişim, fikirde başlar. En büyük savaş, cehalete karşı verilir.

Unutulmamalıdır: Kalemler kırılırsa, kılıçlar konuşur. Fikirler susturulursa, tabancalar patlar. Hakikat hapsedilirse, adalet ölür.

Makale Özeti:

Bu makale, fikirlerin konuşulamadığı, susturulduğu ortamlarda çatışmaların, şiddetin ve savaşların kaçınılmaz olduğuna dikkat çeker. Tarihten örneklerle, fikir hürriyetinin önemi vurgulanır; zihinlerin susturulmasının kan ve gözyaşına yol açtığı anlatılır. Fikirlerle mücadele edilmesi, ifade özgürlüğünün korunması gerektiği savunulur.
Hakaret edilmediği, ölçü korunduğu, herkesin özgürlüğünün bittiği yerde başkasının hürriyeti başladığı gibi veya herkesin özgürlüğünün başladığı yerde başkasının özgürlüğü bitmiş olur.
Kalıcı barış ve adaletin, silahla değ

Loading

No ResponsesMayıs 13th, 2025