Bir Şeyi Yaratan Her Şeyi Yaratandır: Birliğin Derin Sırrı
Bir Şeyi Yaratan Her Şeyi Yaratandır: Birliğin Derin Sırrı
Gözü yaratan kim ise, gözün gördüğünü de yaratan O’dur.
Kulağı yaratan kim ise, kulağın işittiği sesleri de yaratan O’dur.
Dili yaratan kim ise, dilin kullandığı sesleri ve tatları da yaratan O’dur.
Böylece bir şeyin her şeyle ve her şeyin de bir şeyle bağlantısı vardır.
O halde bir şeyi yaratan kim ise,her şeyi yaratan da O’dur.
İnsan, gözünü açtığı andan itibaren bir bütünle yüz yüzedir: Gördüğü manzaralar, işittiği sesler, tattığı lezzetler, hissettiği duygular… Her biri ayrı ayrı mucizeyken, aralarındaki uyum daha büyük bir hakikati fısıldar: Birlik ve tevhit.
1. Göz ile Görülen Arasındaki İnce Bağ
Göz, sadece bir organ değil; ışığı, rengi, şekli ve hareketi hissedebilen bir mucizedir. Ancak göz tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Eğer dış âlemde renkler, ışıklar ve şekiller yaratılmamış olsaydı, göz görse bile görecek bir şey bulamazdı.
O hâlde gözü yaratan kim ise, gözün gördüğü âlemi de O yaratmıştır.
2. Kulak ile Ses Arasındaki Ahenk
Kulak, sadece bir et parçası değildir; frekansları ayırt eden, müziği, sözleri, uyarıları işiten eşsiz bir sistemdir. Ancak seslerin yaratılmadığı bir âlemde kulak, sadece suskunluğa mahkûm olurdu.
Demek ki kulağı yaratan, işitilecek sesi de yaratmak zorundadır. Ve O tek Zat, ikisini birlikte düzenlemiştir.
3. Dil ile Tatlar ve Konuşma Arasındaki Kudret Zinciri
Dil, hem konuşmaya hem de tat almaya yarar. Tatlar yaratılmasa, dilden tat gitmiş olurdu. Kelimeler yaratılmasa, dilin konuşması manasız kalırdı. Yani tat ile dil, ses ile konuşma arasında gizli bir rabıta vardır.
Dili yaratan, hem konuşmayı hem de lezzeti yaratandır.
4. Varlıklar Arası Mükemmel Uyum ve İlişki
İşte bu noktada çok önemli bir hakikat doğar: Bir şeyi hakkıyla yaratan, onunla ilişkili olan her şeyi de yaratmak zorundadır. Çünkü o şey, kendiliğinden var olamaz. Kendisiyle tam uyum içinde olan bir başka şeyle bağ kurar. O bağ, kör tesadüflerin işi olamaz. Göz ile ışık, kulak ile ses, mide ile gıda, ciğer ile hava, arı ile çiçek, toprak ile yağmur… Her biri, karşılıklı ihtiyaçla var edilir. Bu da gösterir ki:
Bir şeyi yaratan kim ise, her şeyi yaratandır.
5. Şirkten Tevhide Giden Yol
Eğer bir şeyi Allah yaratıp başka bir şeyi başkasına bıraksaydı, kainatta bu mükemmel denge kurulamazdı. Oysa her şey, diğer şeyle uyum içindedir. Bu da gösteriyor ki, evrenin her köşesinde hükmeden bir tek irade, bir tek kudret, bir tek ilim vardır. O da Allah’tır.
Kur’an’da şöyle buyrulur:
> “Allah, her şeyi yaratandır. O, her şey üzerine vekildir.”
(Zümer, 62)
> “Sizin ilahınız bir tek ilahtır. O’ndan başka ilah yoktur. O, Rahman’dır, Rahîm’dir.”
(Bakara, 163)
6. Hikmetle Bakan Gözler İçin İbret
Bir parmağın hareketi bile tüm bedenle ilgilidir. Bir damla su, bir fidanı yeşertir; o fidan, meyve verir; meyve, bir canlının rızkı olur. Hayat bir ağ gibidir. Her düğüm, diğer düğümlere bağlıdır. Ve bu ağın tamamı, tek bir Zat’ın ilminde, kudretinde ve hikmetindedir.
ÖZET
Göz ile görüntü, kulak ile ses, dil ile tat ve kelime arasındaki uyum, kainatta ilahi bir düzenin varlığına delildir. Bu uyum, bize şu gerçeği gösterir: Bir şeyi yaratan kimse, onunla ilgili olan her şeyi de yaratmak zorundadır. Çünkü bu parçalar birbirine bağımlı ve anlamlıdır. Öyleyse bir şeyi yaratan Zat, bütün kainatı da yaratandır. Bu hakikat, bizi tevhid nuruna götürür ve imanımızı sağlamlaştırır.