Haddi Bilmek: Allah’a, Resûlü’ne ve Müminlere Karşı Edebin Sınırları
Haddi Bilmek: Allah’a, Resûlü’ne ve Müminlere Karşı Edebin Sınırları
1. Giriş: Kullukta Edep, İtaatte Hudut
Kur’ân-ı Kerîm, sadece bir ibadet kitabı değil, aynı zamanda bir hayat nizâmıdır. Bu nizâmın içinde inanan bireyin Allah’a, O’nun Resûlü’ne ve mümin kardeşlerine karşı nasıl davranması gerektiği büyük bir titizlikle belirlenmiştir. Bu hudutlar, imanla gelen edep, saygı, sadakat ve kardeşlik ilkeleriyle bezenmiştir. Zira edepsizlik, imanı zedeler; haddi aşmak ise kalbi karartır.
2. Allah’a Karşı Haddini Bilmek
Kur’ân’da birçok ayette, Allah’a karşı büyüklenilmemesi, O’nun hakkında zanna dayalı konuşulmaması ve O’nun hükmüne teslimiyet gösterilmesi emredilir:
“Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeyin.” (A’râf, 33)
“Allah’a karşı gelmekten sakının. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (Bakara, 282)
Allah’ın koyduğu sınırları çiğnemek, sadece bir günah değil, aynı zamanda kulluğun inkârıdır. Kulluğun özü, haddi bilmektir. Kul, haddini bilirse Allah da onu merhametiyle yüceltir.
3. Resûl’e Karşı Edebin İnceliği
Kur’ân, Hz. Peygamber’e karşı gösterilmesi gereken edebi, neredeyse birebir tarif eder. Bu edep, yalnızca onun şahsına değil, risalet makamına duyulan hürmeti de ihtiva eder.
“Ey iman edenler! Allah’ın ve Resûlünün önüne geçmeyin…” (Hucurât, 1)
“Resûl’ün yanında seslerinizi yükseltmeyin…” (Hucurât, 2)
Resûlullah’a karşı kibirle, münakaşayla veya laubalilikle yaklaşmak, hem bireyin kalbini kirletir hem de toplumun manevi yapısını bozar. Zira risalet, bir haber değil; bir hidayet kaynağıdır. Ona karşı yapılan saygısızlık, vahyin özüne yapılmış olur.
4. Müminlere Karşı Kardeşlik ve Hassasiyet
Mümin, mümine karşı merhametle, adaletle ve edeple muamele etmelidir. Kıskançlık, gıybet, alay, su-i zan, küçümseme gibi davranışlar açıkça yasaklanmıştır:
“Ey iman edenler! Bir topluluk, diğer bir toplulukla alay etmesin…” (Hucurât, 11)
“Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Birbirinizi gıybet etmeyin…” (Hucurât, 12)
Bu ayetler, müminlerin aralarındaki ilişkiyi bir kardeşlik bağı olarak görür. Bu bağ, kalbi incelik ister; çünkü kardeşlik, iman birliğinden doğan bir emanettir.
5. Günümüz İçin Dersler: Edep Kaybı, İman Zaafıdır
Modern dünyada insanlar fikir özgürlüğü bahanesiyle Allah’ın ahkâmını sorgulamakta, Hz. Peygamber’in sünnetini küçümsemekte ve müminleri hor görmektedir. Oysa bu edep yitimidir. İman, sadece kalbî bir bağlılık değil; aynı zamanda davranışa yönelik bir itaattir. Edep, bu itaatin zırhıdır. Zırhı olmayan asker, her an yara alır.
SONUÇ ve ÖZET:
Kur’ân-ı Kerîm, Allah’a saygının, Resûl’e edebin ve müminlere karşı kardeşliğin sınırlarını çizmiş, bu sınırların aşılmasının hem bireysel hem toplumsal felakete yol açacağını bildirmiştir. Allah’ın hükmüne karşı gelmek, Resûl’e laubali davranmak ve müminleri küçümsemek; insanı fark etmeden imandan uzaklaştırır. Bu yüzden iman, yalnızca kalpte değil, dilde ve davranışta da edep ister. Çünkü kulluk, haddi bilmekle başlar; hürmetle kemale erer.