Kulluk Edebi: Kur’an’ın Öğrettiği Üçlü Saygı
Kulluk Edebi: Kur’an’ın Öğrettiği Üçlü Saygı
1. Giriş: İlahi Ahenge Uyum
Kur’ân-ı Kerîm, yalnızca inanç esaslarını bildiren bir kitap değil, aynı zamanda ahlâkın, edebin ve sosyal ilişkilerin en sağlam rehberidir. Allah’a kul olmanın özü, O’na teslimiyeti, Resûl’e itaati ve mümin kardeşlere karşı merhameti esas alır. Bu üçlü denge, bir kulun iç dünyasından dış dünyasına kadar her alanı tanzim eder. Kur’an, bu dengeyi ihmal edenlerin hem dünyada hem ahirette hüsrana uğrayacağını bildirir.
2. Allah’a Karşı Yapılması Gerekenler
Allah’a karşı yapılması gereken temel tavır iman, teslimiyet, takva ve şükür merkezlidir.
Tevhit: “Allah’tan başka ilah yoktur.” (Muhammed, 19)
Bu en temel ilke, hayatın merkezine yalnızca Allah’ı koymayı emreder.
Teslimiyet: “Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun…” (Zümer, 55)
Allah’a teslimiyet, sadece ibadetle değil, kaderdeki her şeye rızayla da olur.
Takva: “Ey iman edenler! Allah’tan gereği gibi korkun…” (Âl-i İmrân, 102)
Takva, bir korunak gibidir; kul ile günahlar arasına perde çeker.
Şükür: “Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım…” (İbrahim, 7)
Kur’an, Allah’a karşı yapılan en büyük saygının, O’nun emir ve yasaklarına gönüllü bir şekilde uymak olduğunu öğretir.
3. Resûl’e Karşı Yapılması Gerekenler
Peygamber Efendimiz (sav), Allah’ın yeryüzündeki elçisidir ve ona karşı yapılan her davranış aslında Allah’a karşı yapılan bir tutumdur.
İtaat: “Kim Peygamber’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisâ, 80)
Saygı: “Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. ” (Hucurât, 2)
Sünnete Bağlılık: “Size Resûl ne verdiyse onu alın, neyi yasakladıysa ondan sakının.” (Haşr, 7)
Resûl’e uymak, sadece bireysel kurtuluş değil; ümmetin birlik ve dirliği için de temel esastır. Onun sünnetine yapılan ihanet, ümmetin ruh kökünü kurutur.
4. Müminlere Karşı Yapılması Gerekenler
Müminlere karşı davranışlarda ölçü; kardeşlik, merhamet, adalet ve güzel ahlaktır.
Selamı yaymak: “Bir selam ile selamlandığınız zaman, siz ondan daha güzeliyle selam verin.” (Nisâ, 86)
Kötülüğe iyilikle karşılık vermek: “İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olanla sav…” (Fussilet, 34)
Gıybet ve alaydan sakınmak: “Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Birbirinizi gıybet etmeyin.” (Hucurât, 12)
Adalet: “Bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin.” (Maide, 8)
Kur’an, müminler arası ilişkileri bir binanın tuğlaları gibi görür: Her biri diğerine dayanmalı, zarar vermemeli, güven vermelidir.
5. Günümüz İçin Dersler
Kur’an’ın çizdiği bu ahlakî çerçeve, sadece bireysel değil; toplumsal bir inşa projesidir. Allah’a teslimiyet, Resûl’e sevgiyle bağlılık ve mümin kardeşlere şefkatli yaklaşım olmadıkça ne iç huzur ne toplumsal barış mümkündür. Bugün yaşadığımız dağınıklığın, çatışmanın ve anlam kaybının temelinde bu üçlü edebin zayıflaması vardır. Kur’an, çözümü net olarak verir: “Topluca Allah’ın ipine sarılın, ayrılığa düşmeyin.” (Âl-i İmrân, 103)
SONUÇ ve ÖZET:
Kur’ân-ı Kerîm, Allah’a iman ve teslimiyet, Resûl’e itaat ve saygı, müminlere merhamet ve adaleti emretmektedir. Bu üçlü bağ, bireyin ruhunu, toplumun yapısını ve ümmetin birliğini ayakta tutar. Bu kurallara uyulduğunda hayat adalet, sevgi ve huzurla dolar. Aksi hâlde ise dağılma, fitne ve azap kaçınılmaz olur. Kulluk, sadece ibadet değil; her yönüyle bir hayat ahlakıdır. Ve bu ahlak, Kur’an’ın nuruyla şekillenir.