Başlangıç ve Bitişin Sahibi: “O Evvel’dir, Âhir’dir, Zâhir’dir, Bâtın’dır”
Başlangıç ve Bitişin Sahibi: “O Evvel’dir, Âhir’dir, Zâhir’dir, Bâtın’dır”
“هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ”
“O Evvel’dir, Âhir’dir, Zâhir’dir, Bâtın’dır. O, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Hadîd, 3)
İnsan, doğduğu andan itibaren evvelini, sonunu, dışını ve içini anlamaya çalışan bir yolcudur. Bu yolculuk, en nihayetinde kendi varlığını, hayatın manasını ve âlemin sahibini arayışa dönüşür. İşte Kur’an, bu arayışta insanın elinden tutar ve onu hakikate ulaştırır. Hadîd Sûresi’nin bu kudsî âyeti, insanın idrakini aşan bir hakikati öz ve derinlikli bir dille ifade eder: Allah her şeyin başıdır, sonudur; dışta tecelli edendir, içte gizli olandır.
Evvel: Başlangıcın da Ötesi
“Evvel” olan Allah, varlık âleminden önce vardır. Ne madde vardı, ne zaman; ama Allah vardı. O, her şeyin başlangıç noktasını belirleyen, yaratmayı murad ettiğinde “Ol” diyerek her şeyi yoktan var eden Zât’tır. İnsan geçmişini bilmek ister, soyunu, tarihini araştırır. Fakat her geçmiş, O’nun ilminde bir ân gibidir. Evvel olan Allah’a iman, insanı kendisinin bir tesadüf değil, bir kasıt ve kudret ürünü olduğunu anlamaya götürür.
Âhir: Sonsuzluğun Sahibi
“Âhir” olan Allah, her şey sona erse de bâkî kalacak olandır. İnsan, ölüm karşısında acizdir. Hayat, bir gün son bulacak; beden dağılacak, zaman silinecek. Ama Allah, her şeyin sonunda yine orada olacak. Bu şuur, mü’mini dünyada geçici olanın peşinde değil, bâkî olanın izinde yaşamaya sevk eder.
Zâhir: Aşikâr Olan
“Zâhir” olan Allah, yarattıklarıyla kendisini gösterendir. Güneşin ışığında, bir çiçeğin nakşında, kalbin atışında, rızkın gelişinde… Her yerde O’nun izleri, her şeyde O’nun sanatı vardır. Allah, yarattığı kâinat kitabıyla kendini tanıtır. Gören göz, işiten kulak, hisseden kalp için bu âlem, adeta “Ben Rabbim” diyen bir delildir.
Bâtın: Gizli Olan
“Bâtın” olan Allah, aklın erişemediği, gözün göremediği, sırrın sırrıdır. O, her şeyin iç yüzünü bilir. Kalpten geçen niyetleri, içimizdeki endişeleri, kimseye söyleyemediğimiz duaları işitir. Kimi zaman bir musibet, dıştan şer gibi görünse de, içte rahmete dönüşür. Bâtın olan Allah’a güven, her halde tevekkül ve teslimiyeti öğretir.
Ve O, Her Şeyi Bilendir
Bu dört sıfatı birleştiren son cümle, hepsine bir mühür vurur: “O, her şeyi hakkıyla bilendir.” O halde, bizim anlayamadığımız zamanlarda da bir bilen, bir gören, bir murad eden vardır. İnsan, sınırlı bilgisiyle hüküm vermeden önce, sonsuz ilmin sahibine tevekkül etmeli; her halin arkasında O’nun hikmetini aramalıdır.
Özet:
Hadîd Sûresi 3. âyeti, Allah’ın zaman ve mekândan münezzeh olduğunu; her şeyin başında, sonunda, dışta ve içte O’nun hâkimiyetinin bulunduğunu bildirir. “Evvel” sıfatı yaratılıştan önceki varlığına, “Âhir” sonsuzluğuna, “Zâhir” kâinattaki tecellîlerine, “Bâtın” ise görünmeyen derinliğine işaret eder. Bu sıfatlar, kulda iman, teslimiyet, tefekkür ve tevekkül duygularını inşa eder. Her hâlükârda, her şeyin en doğrusunu bilen Allah’tır.