Ömür Sermayesi: Az Zaman, Çok Sorumluluk

Ömür Sermayesi: Az Zaman, Çok Sorumluluk

İnsan bu dünyaya sermayesiyle gelir. Ancak bu sermaye altın ya da gümüş değildir; ömürdür. Ve bu ömür, tıpkı bir mum gibi erimeye mahkûm, bir kum saati gibi akmaya mecburdur. Ne bir saniyesi geri alınır, ne bir dakikası satın alınabilir.

Bediüzzaman Said Nursî’nin veciz ifadesiyle: “Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur.” Bu söz, sadece bir öğüt değil, hayatı baştan sona sorgulatan bir hakikat pusulasıdır.

I. Az Olan Zamanın Değeri

Bir tüccar düşünün ki, elinde sermayesi az, fakat karşısına çıkan fırsatlar çok. Hangi işe yatırmalı ki en yüksek kârı elde etsin? Hayat da böyledir. İnsan, ömrünü hangi sahaya yatırıyorsa, kârı ve zararı ona göre şekillenir.

Ne var ki günümüz insanı, bu az sermayeyi çarçur eden bir mirasyedi gibi davranıyor. Sosyal medyada saatlerce gezinmeler, faydasız sohbetler, boş eğlenceler… Tüm bunlar birikmiş altını, farkında olmadan yakan birinin hâlinden farksızdır.

II. Lüzumlu İşlerin Ağırlığı

İnsan sadece yiyip içmek, gezip eğlenmek için yaratılmadı. Aklı var, kalbi var, vicdanı var; dolayısıyla sorumlulukları da var. En başta kendine karşı: kalbini boşlukta bırakmamak, aklını meşgul etmek, ruhunu beslemek…

Sonra ailesine karşı, topluma karşı, Rabbine karşı görevleri var. Tüm bu “lüzumlu işler” ihmal edildiğinde, hayatın anlamı boşalır. Nitekim ahirette sorulacak ilk sorular arasında ömür nereye harcandı meselesi vardır. Çünkü insan bu ömrü kendi malı gibi değil, emanet olarak taşır.

III. Ölçü ve Plan: İbadet, İlmi ve Hizmeti Önceliklendirmek

Bu yoğun sorumluluklar içinde yolunu kaybetmemek için insanın ölçü koyması gerekir. Ömrün her alanına “aciliyet ve ehemmiyet” süzgeciyle bakmalıdır.

Öncelikle kulluk görevleri gelir: Namaz, dua, zikir gibi ruhu besleyen ibadetler.

Ardından ilmi tahsil ve tefekkür: Zira aklı çalıştırmayan, kalbi kör eder.

Ve nihayet hizmet ve ahlak: İnsan başkasına faydalı oldukça kendi ömrüne bereket katmış olur.

Bunlar, ömrü verimli kılan unsurlardır. Zira az olanı çoğa çevirmek, israfa değil, istikamete bağlıdır.

IV. Dakika Dakika Hesap Günü

Ahirette sorulacak sorulardan biri de şu: “Gençliğini nerede tükettin?” Bu soru, sadece gençlere değil; hayatının en kıymetli dönemini boş geçiren herkese bir uyarıdır. Çünkü ömrün kıymeti gençlikte, zamanın kıymeti ise onun geçiciliğinde gizlidir.

Hesapsız yaşayanlar, pişmanlıkla döner. Ama her gününü bir emanet gibi yaşayanlar, ömür az olsa bile sonsuz kâr elde eder.

Sonuç: Az Olanla Çok Kazanmak Mümkün

Hayat bir sermayedir; ömür bir sermayedir. Lakin bu sermaye azdır. Ona rağmen, eğer doğru yatırım yapılırsa; ibadetle, ilimle, güzel ahlak ve hizmetle geçirilecek bir ömür, insanı hem bu dünyada huzura, hem de ahirette saadete kavuşturur.

Zamanı öldürmek, aslında kendini öldürmektir. Ama zamanı diriltmek, ruhu diriltmektir.

Özet:

Bu makale, “Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur” sözünden yola çıkarak, insanın sınırlı ömrünü nasıl değerlendirmesi gerektiğini anlatmaktadır. Zamanın israf edilmemesi, ibadet, ilim ve hizmetin öncelenmesi gerektiği vurgulanmış; ahirette verilecek hesap hatırlatılarak hayatın her anının bir fırsat olduğu belirtilmiştir.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 6th, 2025