Fe’sda’ Bimâ Tu’mer”: Hakkı Açıkça Söyleme Emri ve Davetçinin Cesareti
Fe’sda’ Bimâ Tu’mer”: Hakkı Açıkça Söyleme Emri ve Davetçinin Cesareti
Ayet:
فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ
“Öyleyse, sana emredilen şeyi kafa çatlatırcasına açıkça anlat! Müşriklere aldırma!” (Hicr Suresi, 94)
Kur’ân-ı Kerim’in bu kısa ama sarsıcı ayeti, Risaletin dönüm noktalarından birine işaret eder. Söz, tebliğ ve davet sahasında bir kırılma anıdır bu emir. Gizli davetin yerini artık açık çağrı alacaktır. Artık geri dönüş yoktur. Bu ayet, sadece bir emir değil; bir mücadele çağrısı, bir istikamet bildirisi ve bir dava adamının pusulasıdır.
I. Tefsir Yönüyle Ayet
“Fe’sda’ bimâ tu’mer”, Mekke döneminde nazil olmuş ve Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) gizli yürüttüğü tebliğ faaliyetinden sonra, artık açıkça İslam’ı ilan etmesini emretmiştir.
“Fe’sda’”, Arapçada “yarılmak”, “ayırmak”, “açığa çıkmak” anlamlarına gelir.
Buradaki kullanımda mecazi anlam taşır:
Korkma, çekinme, engelleme tanıma; Hakk’ı açıkça ilan et.
Tefsir âlimleri bu ayeti, Peygamber’e gelen “açık tebliğ” izni ve emri olarak görürler. Çünkü bu ayetten önce davet daha çok birebir, gizli veya küçük halkalarla oluyordu. Bu ayetle birlikte artık açık meydanlara, daru’n-nedve’ye, panayırlara yöneliş başlıyor.
II. Belağat Yönüyle Ayetin Derinliği
Kur’an’da vecizliğin (özlü ifade) en güzel örneklerinden biridir bu ayet. Yalnızca iki kelimeden oluşan bu emir, içinde;
Cesaret,
Kararlılık,
Sarsılmaz bir tevhid daveti,
Toplumsal bir mücadele ilanı,
Tek başına kalsan bile hakkı haykırma gerekliliğini barındırır.
Belağat açısından bu ayet, lafzın kısa, mananın derin olduğu ayetlerdendir.
Bir başka belağat özelliği de emir kipinin (فَاصْدَعْ) sertliğinde ve doğrudanlığındadır. Sanki bir kılıç darbesi gibi gelir; susmaya, gizlenmeye, beklemeye izin vermez.
III. Lafzî Açıdan Ayetin Gücü
“Fe” harfi: Önceki ayetlerle bağ kurar ve hemen harekete geçmeyi emreder.
“Asda’”: Sadece “söyle” değil, “ayrıl, böl, yar” demektir. Yani hak ile bâtılı ayıracak bir konuşma yap.
“Bimâ tu’mer”: Ne kendi arzuna göre konuş, ne siyasete göre; emrolunduğun neyse onu söyle.
Bu yönüyle ayet, davetçinin kendi fikrini değil, vahyi dillendirmesi gerektiğini vurgular.
IV. Ayetin Bugüne Mesajı: Korkmadan Hakk’ı Söylemek
Bu ayet sadece Peygamber Efendimiz’e değil, kıyamete kadar gelen her davetçiye bir mesajdır:
Eğer hakikat elinde ise; korkma, yalnız kalırım deme.
Eğer doğruyu biliyorsan; susma, bekleme, saklama.
Çünkü hakkı saklamak da bir nevi zulümdür.
Günümüzde sessizlik zulmü, hakkı eğip bükme korkusu, toplumun hoşuna gitmeyen gerçekleri dile getirmekten çekinme gibi hastalıklar, bu ayetin feryadına ihtiyaç duyuyor.
Fe’sda’ bimâ tu’mer!
Ey hakikat eri, senin görevin hakikati eğmeden, bükmeden, çekinmeden söylemektir.
Sonuç: Davetçinin Şiarı Olmalı
“Fe’sda’ bimâ tu’mer” ayeti, her hakikat yolcusunun pusulası olmalıdır. Zira İslam sadece kalpte gizli bir inanç değil, hayatı şekillendiren bir hakikat ilanıdır. Bu ayet, davetçiye cesaret verir, omuzuna sorumluluk yükler, diline sadakat öğretir. Unutulmamalıdır ki: Hakkı açıkça ilan edenler, Allah’ın nusretini açıkça görenlerdir.
Özet:
Bu makalede “Fe’sda’ bimâ tu’mer” ayetinin tefsirî, belağatî ve lafzî yönleri işlenmiştir. Ayet, Resulullah’a verilen açık tebliğ emridir ve aynı zamanda her hak davetçisine cesaret ve kararlılık aşılar. Belağat açısından kısa ama derin anlamlar ihtiva eden bu ayet, Hakk’ı korkmadan, açıkça söylemenin önemini ifade eder. Günümüz Müslümanlarına da sessizliğin zulüm olduğu, davetin gizlenemeyeceği hatırlatılmıştır.