HAKİKİ CENNET MARİFETULLAHTADIR

HAKİKİ CENNET MARİFETULLAHTADIR

“Dünyanın lezzetleri, zevkleri ve zînetleri, Hâlıkımızı, Mâlikimizi ve Mevlâmızı bilmediğimiz takdirde cennet olsa bile cehennemdir. Evet öyle gördüm ve öyle de zevkettim. Bilhâssa şefkatin ateşini söndürecek, marifetullahtan başka bir şey var mıdır? Evet marifetullah olduktan sonra, dünya lezzetlerine iştiha olmadığı gibi Cennet’e bile iştiyak geri kalır.”

### Dünya: Cennet Görünen Cehennem mi?

“Dünyanın lezzetleri, zevkleri ve zînetleri, Hâlıkımızı, Mâlikimizi ve Mevlâmızı bilmediğimiz takdirde cennet olsa bile cehennemdir.” Bu söz, insan ruhunun en derin hakikatlerinden birine işaret eder. Dünya, göz alıcı süsleriyle, geçici hazlarıyla ve sonsuzmuş gibi görünen vaatleriyle insanı kendine çeker. Ancak bu çekim, eğer Allah’ı tanıma (marifetullah) ile taçlanmazsa, bir aldanıştan ibaret kalır. Peki, nasıl olur da cennet gibi görünen bir dünya, cehenneme dönüşür? Şefkatin ateşi nasıl diner ve insan, bu geçici zevklerin ötesinde gerçek huzuru nasıl bulur? Gelin, bu hikmetli sözün izinde bir tefekkür yolculuğuna çıkalım.

#### Dünya Zînetlerinin Aldatıcı Yüzü
Dünya, insana bir bahçe gibi sunulmuştur: çiçekler, meyveler, güzellikler… Ancak bu bahçenin her çiçeği dikenlidir, her meyvesi geçicidir. Bir an elinde tuttuğun nimet, bir sonraki an kaybolur; bir an yüzünü güldüren lezzet, bir sonraki an kalbinde bir boşluk bırakır. Zenginlik, şöhret, makam, güzellik… Hepsi, Allah’ı bilmeyen bir kalp için birer tuzaktır. Zira bu zînetler, sahibini tanımadan sahiplenildiğinde, insanı bağımlı kılar, köleleştirir. Mesela, bir insan mal biriktirir, ama o malın gerçek sahibi olan “Mâlik”i unutursa, o mal bir yük olur, bir azaba dönüşür. Güzelliğe kapılır, ama onu yaratan “Musavvir”i görmezse, o güzellik bir gün solduğunda geriye sadece hüsran kalır. İşte bu, “cennet olsa bile cehennemdir” gerçeğidir: Dışarıdan bakıldığında mutluluk gibi görünen bir hayat, içten içe bir ızdıraptır.

#### Şefkatin Ateşi ve Marifetullah
İnsanın ruhunda şefkat, en güçlü duygulardan biridir. Sevdiklerine bağlanır, onları korur, onların acısıyla yanar. Ancak bu şefkat, eğer Allah’a dayanmazsa, bir ateşe dönüşür. Mesela, bir anne çocuğunu sever, ama o çocuğu Allah’ın bir emaneti olarak görmezse, kaybetme korkusuyla yanar. Bir dost, dostuna tutkun olur, ama o dostun “Hâlık” tarafından yaratıldığını bilmezse, ayrılık acısıyla kavrulur. Şefkatin bu ateşi, insanı tüketir; çünkü fani olanı sonsuz sanmak, kalbi bir yanılgıya zincirler. İşte burada marifetullah devreye girer. Allah’ı tanımak, her şeyi O’ndan bilmek, şefkati bir azaptan bir nimete çevirir. Zira marifetullah ile insan anlar ki, sevdiği her şey Allah’ın bir yansımasıdır; kaybolsa bile aslı O’ndadır. Bu bilinç, şefkatin ateşini söndürür, kalbe serinlik ve huzur verir.

#### Dünya Lezzetlerine İştahsızlık, Cennet’e Geri Kalan İştiyak
“Evet, marifetullah olduktan sonra, dünya lezzetlerine iştiha olmadığı gibi Cennet’e bile iştiyak geri kalır.” Bu cümle, insanın ulaşabileceği en yüksek mertebeyi ifade eder. Allah’ı tanıyan bir kalp, artık dünyanın geçici zevklerine aldanmaz. Yemek, içmek, eğlenmek… Bunlar, bir gölge gibi gelir geçer; asıl olan, o gölgeyi var edendir. Dahası, bu bilinç öyle bir noktaya ulaşır ki, insan Cennet’in nimetlerine bile “yetmez” demez; çünkü asıl istediği, Cennet’in ötesindedir: Allah’ın rızası ve O’nu müşahede etmek. Bu, ibret verici bir hakikattir: İnsan, fani olanı bırakıp Bâki’yi bulduğunda, hiçbir lezzet ona kâfi gelmez. Dünya, gözünde küçülür; Cennet bile, Allah’ın zatını tanıma aşkının yanında ikinci planda kalır.

#### Tefekküre Davet: Biz Neyi Arıyoruz?
Şimdi kendimize soralım: Hayatımızda neyin peşindeyiz? Dünya zînetlerinin mi, yoksa o zînetleri var edenin mi? Kalbimiz, geçici lezzetlerle mi doluyor, yoksa marifetullah ile mi huzur buluyor? Bir an durup düşünelim: Eğer Allah’ı bilmeden yaşıyorsak, elimizdeki nimetler gerçekten nimet midir, yoksa birer azap mıdır? Bu soru, bizi ibret almaya ve hayatımızı gözden geçirmeye çağırır. Zira dünya, Hâlık’ını tanımayan için bir hapishanedir; O’nu bilen için ise bir tefekkür mekânı, bir geçiş köprüsüdür.

#### Son Söz: Gerçek Lezzet Marifettedir
Dünya, ne cennettir ne cehennem; o, insanın kalbine göre şekillenir. Allah’ı bilmeyen için, en büyük nimetler bile bir ızdıraptır; Allah’ı bilen için ise en küçük bir musibet bile bir lütuftur. Şefkatin ateşi, ancak marifetullah ile diner; dünyanın lezzetleri, ancak O’nu tanıyarak anlam bulur. Öyleyse, asıl mesele şu: Biz, bu fani âlemde neyi arıyoruz? Eğer aradığımız Allah değilse, bulduğumuz hiçbir şey bizi tatmin etmeyecek. Ama eğer O’nu bulursak, dünya da Cennet de sadece birer vesile olacak; asıl lezzet, O’nu bilmekte, O’na kavuşmakta saklı kalacak.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 5th, 2025