CEHENNEM ODUNU

CEHENNEM ODUNU

Cehenneme Yuvarlanan Taş ve Nur-u Adîl: Bir Mukayese

Bir gün, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) huzurunda ani ve derin bir gürültü duyulmuştu. Rahmet Peygamberi (s.a.v) buyurdu ki: “Bu ses, yetmiş senedir yuvarlanıp nihayet Cehennem’in dibine düşen bir taşın sesidir.” Bu sözden bir saat kadar sonra haber geldi ki, yetmiş yaşında meşhur bir münafık vefat etmişti. Bu hadise, Resulullah’ın (s.a.v) beliğ bir temsille beyan ettiği hakikatin ne derece kuvvetli bir işaret olduğunu gösterdi.

Bu olay, insanın akıbeti üzerine derin ibretler barındırmaktadır. Şimdi bu hakikati, nur-u adil yani adaletin ve hakikatin nuru ile mukayese ederek, hikmetini derinlemesine inceleyelim.

1. İnsan Ömrü ve Amellerin Birikimi

İnsan ömrü, bir nehir gibi akar ve sonunda sonsuzluk denizine ulaşır. Bu akış esnasında insan, kendi iradesiyle ya hayra ya da şerre yönelir. Yetmiş sene boyunca süren bir düşüş, aslında bir insanın dünya hayatında saplandığı bataklığın, ahiretteki yansımasıdır. Münafıklık, nifak tohumu ekenlerin, kalplerinde çifte standart taşıyanların ve hakikate ihanet edenlerin bir nevi ruhî çöküşüdür. Böyle kimseler, dünya hayatında istedikleri kadar yüksekte görünmeye çalışsalar da, aslında amelleriyle yavaş yavaş cehenneme doğru yuvarlanmaktadırlar.

2. Nur-u Adîl: Adaletin Nuru ve İlahi Mizanın Tecellisi

Adalet, kâinatın en temel kanunudur. Cenab-ı Hakk’ın Rahman ve Rahîm sıfatları, aynı zamanda Adil ismiyle tecelli eder. Münafıklık, adaletin zıddıdır; çünkü bir insanın suretiyle başka, siretiyle başka olması, dengeyi bozan bir iki yüzlülüktür. Nur-u Adîl, hakikatin perdelerini aralayan ve adaleti tecelli ettiren bir ilahi nurdur. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) haber verdiği gibi, zulüm ve nifakla ömür tüketen kimselerin, sonunda adalet terazisinde tartılarak Cehenneme düşmeleri mukadderdir.

3. Cehenneme Yuvarlanan Taşın Mesajı

Bu hadisenin bize verdiği en önemli mesajlardan biri, hiçbir amelin gizli kalmayacağıdır. Bir münafığın yetmiş yıl boyunca bâtıl içinde yaşaması, onun sinsiliğinin ve iki yüzlülüğünün bir göstergesidir. Ancak ne kadar kaçarsa kaçsın, ilahi adalet şaşmaz. Dünyada süregelen yanlış bir hayat tarzı, ölümle birlikte hakikatin sert duvarına çarpar ve artık geri dönüşü olmayan bir yola girilir. İşte bu düşüş, bir taşın cehennemin dibine varması gibi dehşetli ve kaçınılmazdır.

4. İnsan İçin Bir Uyarı: Kendini Nereye Yuvarlıyorsun?

Bu hadise, her insan için büyük bir muhasebe vesilesidir. Kendi amellerimizi düşündüğümüzde, acaba biz de yanlış bir yolda sürükleniyor muyuz? Yoksa adalet ve nur yolu üzere miyiz? Her insan, yaşadığı hayata göre ya yükselmekte ya da düşmektedir. Nifak, riya, yalan ve ihanet gibi sıfatlarla yaşamak, insanı hızla aşağı çeker. O yüzden, kişinin kendisine şu soruyu sorması gerekir:

“Ben nereye yuvarlanıyorum?”

Sonuç: İki Yol, İki Akıbet

Hadis-i şerifte geçen bu hikmetli olay, münafıklığın içyüzünü ve ahiretteki neticesini açıkça göstermektedir. İlahi adalet her şeyi yerli yerine koyar; zulmü ve nifakı ebedi ateşle cezalandırırken, samimiyet ve ihlası cennetle mükafatlandırır. Bizler de her an kendi hayatımızı sorgulamalı, hakikatin ve nur-u adilin peşinde olmalıyız. Çünkü her nefis, kendi sonunu inşa etmektedir.

Allah bizleri hak yolda sabit kılsın ve cehenneme yuvarlanan taşlardan olmaktan muhafaza eylesin. Âmin!

Loading

No ResponsesNisan 2nd, 2025