İMAN BİR İNTİSAPTIR
İMAN BİR İNTİSAPTIR
“İnsan, nur-u iman ile a’lâ-yı illiyyîne çıkar, cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i safilîne düşer, cehenneme ehil (olacak) bir vaziyete girer. Çünkü iman, insanı Sâni’-i Zülcelal’ine nisbet ediyor; iman, bir intisaptır. Öyle ise insan, iman ile insanda tezahür eden sanat-ı İlahiye ve nukuş-u esma-i Rabbaniye itibarıyla bir kıymet alır. Küfür, o nisbeti kateder. O kat’dan sanat-ı Rabbaniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibarıyla olur. Madde ise hem fâniye hem zâile hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan kıymeti hiç hükmündedir.”
İman: İnsanî Kıymetin Hakiki Kaynağı
İnsan, fıtraten anlam arayışında olan, varoluşunu sorgulayan ve nihai olarak hakikati arayan bir varlıktır. Onun kıymeti, sadece maddi yapısıyla veya biyolojik varlığıyla ölçülemez. İnsan, sırf et ve kemikten ibaret bir varlık olsaydı, zamanın akışı içinde eriyip giden, yok olmaya mahkûm bir unsurdan öteye geçemezdi. Oysa insanı yücelten, ona gerçek kıymet kazandıran bir şey vardır: İman.
İman, insanı mutlak ve ezeli bir Kudret’e bağlayan ilahi bir intisaptır. Bu intisap sayesinde insan, Yüce Yaratıcının sanat eseri haline gelir ve manevi bir kıymet kazanır. İman, insanı Esma-i İlahiye’nin bir tecellisi haline getirir. Bu durumda insan, sadece kendisini değil, tüm kâinatı ve varlıkları anlamlandıran bir gözlüğe sahip olur. İman, insana sonsuz bir hayatın kapılarını açan anahtardır.
İman ve Küfür: İki Zıt Yol
İman ve küfür, insanın hakikatte hangi noktada duracağını belirleyen iki zıt yoldur. İman, insanı a’lâ-yı illiyyîn mertebesine, yani yüksek mertebelere çıkarırken; küfür ise insanı esfel-i sâfilîn çukuruna yuvarlar. Çünkü iman, insanın yaratılış gayesini anlamasını, varoluşunun sırrına vakıf olmasını ve kendisini Allah’a nisbet etmesini sağlar. Küfür ise bu nisbeti koparır, insanı sahipsiz ve gayesiz bırakır.
Bir sanat eseri, sanatkârının imzasını taşıdığı sürece kıymetlidir. Eğer o sanat eseri sahipsiz ve sanatkârına ait olduğu bilinmezse, alelade bir nesne haline gelir. Aynı şekilde, insan da imanla Allah’ın bir sanatı ve mahlûku olduğunu idrak ederse, varlığı değer kazanır. Küfür ise bu bağları koparıp insanı sıradan bir varlık seviyesine indirir. Böylece insan, sadece dünya hayatı içinde kaybolan, gelip geçici bir varlığa dönüşür.
İmanla Gelen Kıymet
İmanın kazandırdığı kıymet, insanın sahip olduğu maddi değerlerden çok daha üstündür. Zira iman, insanın sadece dünyada değil, ebedi hayatta da var olmasını ve huzur bulmasını sağlar. Madde, geçici ve fanidir; oysa imanla elde edilen kıymet sonsuzdur. Bir insan, servet, şöhret veya mevki sahibi olabilir, ancak bu değerler ölümle birlikte kaybolur. Fakat iman sahibi bir insan, Allah’a bağlı olduğu için değerini kaybetmez, aksine sonsuz bir hayatın kapılarını aralar.
Nitekim bir müminin ibadetleri, salih amelleri ve güzel ahlakı, onun ebedi saadetini hazırlar. İman, insanın sadece Allah’a değil, aynı zamanda insanlığa da faydalı olmasını sağlar. Gerçek iman sahibi bir kimse, adaletle hareket eder, merhametli olur, başkalarının hukukuna riayet eder ve hayatını anlamlı bir şekilde sürdürür. Çünkü iman, insanı sadece kendisi için değil, başkaları için de yaşatan bir mefkûredir.
İbretlik Bir Misal
Bir gün padişah, bir ressama çok kıymetli bir tablo sipariş eder. Ressam aylarca çalışarak harikulade bir eser ortaya çıkarır. Bu tablo, sarayın en güzel yerine asılır ve herkes tarafından hayranlıkla izlenir. Ancak bir gece, haset eden bir adam gelir ve tablonun üzerine siyah bir perde çeker. Artık o tablo, kimse tarafından görülmez, sanatkârının imzası gizlenir ve değeri bilinmez hale gelir.
İşte küfür de böyledir. İnsan, iman sayesinde Allah’ın sanat eseri olduğunu anlar ve kıymeti ortaya çıkar. Ancak küfür, bu hakikati perdeler, insanı değersiz ve sahipsiz bir varlık gibi gösterir. İman, perdeyi kaldıran ve insanı asli kıymetine kavuşturan hakikattir.
Sonuç: İmanla Aydınlanmak
İman, insanı hakiki kıymetine ulaştıran bir nurdur. Küfür ise bu kıymeti hiçe sayan bir karanlıktır. İnsan, ancak iman sayesinde kendisini, varoluşunu ve Rabbini tanıyabilir. Bu yüzden, insanın gerçek anlamda değerli bir varlık olması, ancak iman ile mümkündür.
Öyleyse, hayatın geçici lezzetlerine ve dünyanın fâni nimetlerine aldanmamak gerekir. Çünkü insan, yalnızca maddeden ibaret değildir. Onun hakiki kıymeti, iman nuru ile parlayan manevi varlığındadır. İman eden bir insan, yaratılış gayesini kavrar ve sonsuz bir saadete namzet olur. Küfre sapan bir kimse ise, dünya ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olur.
Allah bizleri, iman nuru ile aydınlanan, kıymetini idrak eden ve ebedi saadete ulaşan kullarından eylesin. Amin.