İMANDA TEVHİD – AMELDE VAHDET – HAYATTA İTTİHAD
İMANDA TEVHİD – AMELDE VAHDET – HAYATTA İTTİHAD
İslam, hayatın her alanını kapsayan bir nizama sahiptir. Müslümanların hem bireysel hem de toplumsal anlamda güçlü olmaları, belirli temel ilkeleri hayata geçirmelerine bağlıdır. Bu ilkelerden üçü; imanın tevhidi, amelde vahdeti ve hayatta ittihadı sağlamaktır. Bunlar, ümmetin dirilişini ve birlik ruhunu temin eden ana esaslardır.
1. İmanda Tevhid: Hakikate Bağlılık
Tevhid, İslam’ın en temel prensibidir. Allah’ın birliğini kabul etmek, yalnız O’na kulluk etmek ve hayatı O’nun rızasına uygun yaşamak, müminin en büyük vazifesidir. Tevhid, sadece bir inanç değil, aynı zamanda bir hayat düsturudur.
Tevhid; kalbi şüphelerden arındırır, kişiyi kulluk şuuruna ulaştırır.
Tevhid; insanı sahte ilahlardan, nefis putlarından ve dünyevi esaretlerden kurtarır.
Tevhid; insana, fıtratına uygun bir özgürlük bahşeder ve ona gerçek huzuru getirir.
İmanda tevhid sağlam olmazsa, amel ve birlik de bozulur. Zira inançta samimiyet ve sahih bilgi olmadan, İslam kardeşliği de bir temele oturamaz.
2. Amelde Vahdet: Birlik İçinde Hareket
İman birliği sağlam bir temel oluşturduktan sonra, müminlerin amel ve eylemlerinde de birlik içinde olmaları gerekir. Çünkü inanç tek başına yeterli değildir; onun hayata geçirilmesi gerekir.
Müslümanlar namazda aynı kıbleye yönelir, oruçta aynı anda açlıkla terbiye olur, hacda aynı ihramı giyer.
Sosyal hayatta, ekonomik ilişkilerde ve ahlaki davranışlarda da ortak bir duruş sergilemek, İslam’ın özünü yansıtır.
İslami dayanışma, birbirine sahip çıkma ve iyilikte yardımlaşma, vahdetin en önemli tezahürleridir.
Müminler, amellerinde birlik içinde olmazsa, bireysel ibadetlerle yetinerek toplumsal bir kuvvet oluşturamazlar. Bu yüzden, amelde vahdet, İslam toplumunun güçlenmesi için zorunludur.
3. Hayatta İttihad: Gerçek Kardeşlik ve Diriliş
İmanın ve amelin birleştirici gücü, hayatın tüm alanlarında bir ittihad (birlik) doğurur. Müslümanlar birbirlerine karşı sevgi ve merhametle yaklaşır, ortak bir gaye uğruna çalışır ve tek bir ümmet bilinciyle hareket ederler.
İttihad, bireysel menfaatleri aşarak ümmetin faydasını öncelemektir.
İttihad, ihtilafları ve gereksiz çatışmaları ortadan kaldırarak, kardeşliği pekiştirmektir.
İttihad, düşmanların oyunlarını boşa çıkararak, Müslümanların izzetini ve gücünü korumaktır.
Hayatta birlik olmazsa, Müslümanlar bölünür, zayıflar ve dış güçlerin müdahalelerine açık hale gelir. Bu yüzden, İslam kardeşliği; dil, ırk ve coğrafya farkı gözetmeksizin yaşanmalı, ümmet bilinci canlı tutulmalıdır.
Sonuç: Tevhid, Vahdet ve İttihadın İnşası
Eğer Müslümanlar tevhid inancında sağlam olursa, amellerinde birlik içinde olursa ve hayatlarında ittihadı sağlayabilirse, İslam dünyası yeniden ayağa kalkacaktır. Bu üç unsur, ümmetin dirilişi için vazgeçilmezdir.
Bugün Müslümanların karşılaştığı en büyük problemlerden biri, bu üç temel esastan kopmuş olmalarıdır. İmanda tevhidin zayıflaması, amelde farklılıkların kaosa dönüşmesi ve hayatta birlik yerine ayrılığın hâkim olması, ümmetin en büyük zaaflarındandır.
Öyleyse, her Müslüman kendi hayatında bu üç prensibi hayata geçirmeli ve bu şuurla hareket etmelidir. Çünkü tevhid olmadan vahdet, vahdet olmadan da ittihad gerçekleşmez.
Allah bizleri tevhidin nuru, vahdetin gücü ve ittihadın bereketiyle ihya eylesin. Amin.