AYASOFYA’NIN AÇILMASI VE İSTANBUL’UN KAYBI: TARİHİ BİR İBRET

AYASOFYA’NIN AÇILMASI VE İSTANBUL’UN KAYBI: TARİHİ BİR İBRET

AYASOFYA’NIN AÇILMASINA NE KADAR SEVİNDİYSEM, BUGÜNKÜ DURUMA GELECEĞİNİ BİLDİĞİMDEN DOLAYI İSTANBUL’UN EHİL ELLERE VERİLMEYİP KAYBEDİLMESİNE DE O KADAR ÜZÜLDÜM.

Tarih, milletler için sadece bir geçmiş değil, geleceğe yön veren bir pusuladır. Bu bağlamda, Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılması, İslam dünyası için büyük bir sevinç kaynağı olmuştur. Ancak, bu büyük zaferin ardından İstanbul’un ehil olmayan ellere teslim edilmesi ve yönetim zafiyetine düşmesi, derin bir üzüntüye yol açmıştır. İşte bu durum, tarih boyunca nice ibretlerle dolu olan İstanbul’un el değiştirme serüvenlerine bir yenisini eklemiştir.

Fetih Ruhu ve Ayasofya’nın Önemi

1453’te İstanbul’un fethi, sadece bir askeri zafer değil, aynı zamanda bir medeniyet inşasının başlangıcıdır. Fatih Sultan Mehmet, şehri fetheder etmez Ayasofya’yı camiye çevirmiş, burayı İslam medeniyetinin en önemli sembollerinden biri haline getirmiştir. 1934 yılında müzeye çevrilen bu mabedin, 2020’de tekrar cami olarak ibadete açılması, adeta fetih ruhunun yeniden canlanması anlamına gelmiştir.

Fakat tarih bize gösteriyor ki, bir fetih sadece toprak kazanmakla değil, kazanılan yerin emin ellere teslim edilmesiyle anlam kazanır. Nitekim Osmanlı’nın en parlak dönemlerinde dahi, liyakatsiz idarecilerin elinde nice topraklar elden çıkmıştır.

İstanbul’un Kaybı: Bir Yönetim Zaafiyeti

İstanbul, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti boyunca hep bir merkez olmuştur. Ancak 21. yüzyılda, Ayasofya’nın açılması gibi büyük bir manevi kazanç elde edilirken, şehrin yönetimi ehil olmayan ellere bırakılmış, vizyonsuz politikalar neticesinde şehir çarpık kentleşme, trafik, ekonomik sıkıntılar ve kültürel yozlaşma gibi problemlerle boğuşur hale gelmiştir. Tarihi miras korunamamış, manevi değerler yıpratılmış ve sosyal yapıda ciddi erozyonlar yaşanmıştır.

İstanbul’un idaresinin ehil olmayan kişilere bırakılması, geçmişte Osmanlı’nın çöküş döneminde yaşanan hataları hatırlatmaktadır. Yetersiz yöneticilerin elinde devletin en kıymetli şehirleri birer birer kaybedilmişti. Bugün de aynı tehlikenin farkında olmak ve gelecekte aynı hatalara düşmemek gerekmektedir.

Tarihten Alınacak Dersler

Tarih bize gösteriyor ki, Ayasofya gibi manevi zaferler tek başına yeterli değildir. Bir zaferi kalıcı hale getiren şey, onu emanet edecek ehil insanları yetiştirmek ve şehri emanet bilinciyle yönetmektir. İstanbul gibi kadim bir şehrin, ehil olmayan kişilerin ellerinde değer kaybetmesi, sadece bir siyasi mesele değil, aynı zamanda bir medeniyet krizidir.

Geleceğe dair ümit beslemek için, sadece geçmişin zaferleriyle avunmak yetmez. Bugün İstanbul’un nasıl yönetildiğini, kimlere emanet edildiğini ve bu emanetin hakkının nasıl verildiğini sorgulamak gerekir. Eğer bu sorulara sağlıklı cevaplar verilemezse, İstanbul’un kaybı sadece bir şehir yönetimi meselesi olmaktan çıkar, milletin ruhunu zedeleyen bir mesele haline gelir.

Sonuç

Ayasofya’nın açılmasına ne kadar sevindiysek, İstanbul’un liyakatsiz ellerde heba edilmesine de o kadar üzülmeliyiz. Geçmişteki hatalardan ders çıkararak, İstanbul’u hak ettiği yönetim anlayışıyla buluşturmak, hem tarihimize hem de geleceğimize olan sorumluluğumuzdur. Unutmayalım ki, bir şehri fethetmek kadar, onu hakkıyla yönetmek de büyük bir zaferdir.

@@@@@#

Bak:
https://tesbitler.com/2024/04/01/istanbul-kendine-yazik-etti/

https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0stanbul+

 

 

Loading

No ResponsesMart 31st, 2025