Hakkı Hafife Alanlardan Uzak Durmak: İlahi Bir Uyarı

Hakkı Hafife Alanlardan Uzak Durmak: İlahi Bir Uyarı

“Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.” Enam.68.

Hakkı Hafife Alanlardan Uzak Durmak: İlahi Bir Uyarı

Kur’an-ı Kerim, insanın dünya ve ahiret saadetini sağlayacak ölçüler sunan bir rehberdir. Bu ölçülerden biri de, dinî değerleri hafife alan, ayetler hakkında alaycı ve inkârcı bir tutum takınan kişilerden uzak durmaktır. Bu konuda En’âm Suresi 68. ayet şöyle buyurur:

> “Âyetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit, başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş. Şayet şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra (kalk), o zalimler grubu ile beraber oturma.” (En’âm, 68)

Bu ayet, müminlere önemli bir ahlakî duruş öğretmektedir. İnançla alay eden, hakikatleri çarpıtan ve İslam’ın değerlerini küçümseyen kimselerin ortamında bulunmak, zamanla insanın imanını zayıflatabilir ve onu da benzer bir lakaytlığa sürükleyebilir. Peki, bu uyarının hikmeti nedir? Benzer ayetler ve peygamberlerin örnekleri ışığında bu ilahi düsturu daha iyi anlamaya çalışalım.

1. Hakkı Hafife Alanlarla Aynı Mecliste Oturmak

Kur’an’da bu konuya işaret eden başka ayetler de vardır. Nisa Suresi’nde şöyle buyrulur:

> “Allah size kitapta şunu indirdi: Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlarla oturmayın. Aksi takdirde siz de onlar gibi olursunuz.” (Nisa, 140)

Bu ayette, dinle alay edenlerin ortamında bulunmaya devam eden kimselerin, onlarla aynı hükme tabi olacağı uyarısı vardır. Çünkü kişi, sürekli içinde bulunduğu çevrenin etkisinde kalır. Eğer bir mecliste Allah’ın ayetleri hafife alınıyor, İslamî değerler küçümseniyor ve hakikatle alay ediliyorsa, o ortamdan uzaklaşmamak zamanla kişinin kalbini katılaştırabilir.

2. Peygamberlerin Tutumu: Haktan Taviz Yok

Peygamberler, Allah’ın emirlerine karşı lakayt davranan toplumlarıyla mücadele etmiş, fakat onların dalga geçmelerine, inkârcı tutumlarına asla ortak olmamışlardır. Hz. Nuh (a.s), kavminin alaycı tavırlarına sabretmiş, ama onların batıl sohbetlerine asla dahil olmamıştır. Kavmi ona şöyle diyordu:

> “Biz seni açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz.” (A’raf, 60)

O ise sadece şu cevabı vermişti:

> “Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur. Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim.” (A’raf, 61)

Hz. İbrahim (a.s) de putperest kavminin anlamsız ve inkârcı tartışmalarına katılmamış, onların batıl inanışlarını sorgulamış ve sonunda şöyle demiştir:

> “Siz Allah’ı bırakıp da, kendi ellerinizle yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?” (Saffat, 95)

İşte bu, hakkı hafife alanlara karşı takınılması gereken tavrın en güzel örneklerinden biridir.

3. Günümüz İçin Dersler: Sosyal Ortamlarımızı Koruyalım

Günümüzde medya, sosyal çevreler ve dijital platformlar, insanların dinî ve ahlakî değerlere yaklaşımını şekillendiren en büyük etkenler arasında yer almaktadır. Sosyal medyada ve televizyon programlarında, İslamî değerleri küçümseyen söylemlerin arttığını görmekteyiz. Bu tür içeriklerle sürekli muhatap olmak, zamanla kalbin katılaşmasına ve hassasiyetlerin kaybolmasına neden olabilir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisinde, kişinin arkadaşlık yaptığı insanların onun ahlakını şekillendireceğini şöyle ifade etmiştir:

> “Kişi, dostunun dini üzeredir. O halde kiminle dostluk ettiğinize dikkat edin.” (Tirmizî, Zühd 45)

Bugün bu uyarıyı dikkate alarak, sadece fiziksel ortamlarımızda değil, sanal dünyada da dikkatli olmalıyız. Mümin, ahiretini tehlikeye atacak içeriklerden ve ortamdan uzak durmalı, inanç değerlerine saldıran meclislerde bulunmamaya özen göstermelidir.

Sonuç: Kalbi ve İmanı Korumak İçin Seçici Olmak

Kur’an’ın En’âm Suresi’nde getirdiği ölçü, aslında insanın fıtratına ve imanına zarar veren ortamlardan korunmasını amaçlamaktadır. Ayetler gösteriyor ki:

Hak ile batılı karıştıran, İslam’a ve iman esaslarına lakayt kalan ortamlarda bulunmamak,

Alaycı, inkarcı ve bozguncuların sohbetlerine dahil olmamak,

Eğer şeytan unutturursa, hatırlandığında hemen o ortamdan uzaklaşmak,

bir müminin dikkat etmesi gereken önemli hususlardır.

Unutmayalım ki, hakikatin karşısında susmak, zamanla o batılın bir parçası olmaya yol açar. O yüzden, hem çevremizde hem de dijital dünyada, imanımızı muhafaza edecek ortamlarda bulunmaya gayret edelim ve inançla alay edenlerin safında yer almaktan sakınalım.

> “Ey iman edenler! Allah’tan sakının ve doğrularla beraber olun.” (Tevbe, 119)

Loading

No ResponsesMart 28th, 2025