ASRIN MANEVİYAT DÜŞMANI- SOKAK TERÖRİSTLERİ
ASRIN MANEVİYAT DÜŞMANI- SOKAK TERÖRİSTLERİ
Zamanın bir hastalığı var. Geçmişte olduğu gibi bugün de insanları felakete sürükleyen, huzuru yok eden, toplumları içten içe çürüten büyük bir düşman var. Bu düşman, bazen alenen, bazen de sinsice ortaya çıkar. Kimileri onu yalnızca taşkınlık eden gruplar olarak görür; kimileri ise sadece anarşi ve kaosun bir tezahürü sanır. Ancak işin derininde çok daha büyük bir mesele yatmaktadır: maneviyat düşmanlığı!
Sokak Terörünün Asıl Hedefi
Sokak teröristleri, yalnızca maddi bir düzeni değil, insanların inançlarını, ruhlarını ve değerlerini de hedef alır. Zira onların amacı yalnızca fiziksel bir tahribat değil, toplumu çökertmek, insanları ümitsizliğe düşürmek ve ahlaki değerleri yok etmektir.
Şöyle bir düşünelim: Bir toplumu ayakta tutan unsurlar nelerdir? Öncelikle iman, ahlak, adalet ve manevi huzur. Eğer bir milletin fertleri inançlarından koparılır, ahlaki değerleri tarumar edilir ve ruhlarına karanlık bir ümitsizlik hâkim olursa, o millet çökmeye mahkûmdur. İşte bu yüzden, sokak terörünün asıl hedefi yalnızca kamu malına zarar vermek değil, insanların kalplerindeki iyiliği söküp atmaktır.
Bediüzzaman’ın Tespiti ve Fitne Dönemi
Fitne dönemlerinde insanların birbirini boğazlamaya teşvik edildiği, adaletin ve vicdanın bir kenara bırakıldığı görülür. Sokaklarda fitne ve fesat yayanlar, aslında bir planın piyonu olmaktan öteye geçemezler. Onlar, kendilerini özgürlük savaşçısı gibi görse de, gerçekte manevi terörün bir aracı haline gelmişlerdir.
Bugün yaşanan sokak olaylarına bir göz atalım: Masum insanlara zarar veren, kamu malını tahrip eden, düzeni bozan kimselerin ortak özelliği, ahlaki ve manevi bir bilinçten uzak olmalarıdır. Onları yönlendirenler ise genellikle daha büyük ve derin yapılar, toplumları parçalamak ve fitneyi körüklemek isteyen üst akıllardır.
Günümüz Gençliğine Kurulan Tuzak
Sokak terörü en çok gençleri hedef alır. Onlara “özgürlük” adı altında anarşi ve şiddet empoze edilir. Halbuki gerçek özgürlük, nefsin esaretinden kurtulmak ve akıl ile imanla hareket etmektir. Fakat ne yazık ki, birçok genç, duygularını, öfkelerini ve enerjilerini yanlış yönlendirenlerin oyuncağı olmaktadır.
Bu noktada sorulması gereken sorular şunlardır:
Kime hizmet ediyoruz?
Hangi amaca hizmet ettiğimizi biliyor muyuz?
İman, ahlak ve maneviyat yönünden ne durumdayız?
Eğer bir genç, kendisini sokaklara atanların kim olduğunu sorgulamıyorsa, aslında kendi ruhuna, vicdanına ve geleceğine ihanet ediyor demektir. Çünkü isyan ve şiddet hiçbir zaman saadet getirmemiştir.
Çözüm: İman ve Manevi Diriliş
Peki, bu sokak terörü nasıl engellenir? Bunun tek bir yolu vardır: Maneviyatı ve ahlakı diriltmek!
İnsanlara Allah’ın emirlerini ve yasaklarını hatırlatmak gerekir. Çünkü gerçek adalet ancak Allah’ın koyduğu ölçülerle mümkündür.
Gençleri eğitmek, onlara bilinç kazandırmak gerekir. Çünkü bilinçsiz bir genç, her türlü yönlendirmeye açıktır.
Aileleri bilinçlendirmek gerekir. Çünkü anne-baba eğitimsizse, çocuk da yanlış yollara sapabilir.
Hakkı savunmak, batıla karşı durmak gerekir. Eğer biz susarsak, batıl galip gelir.
Bediüzzaman, “İman ne kadar kuvvetli olursa, zulüm ve fitne o kadar zayıf olur” der. İşte bu yüzden, maneviyat düşmanlarına karşı en büyük silahımız, imanımızdır. Eğer kalplerimiz sağlam olursa, hiçbir terör hareketi bizi sarsamaz!
Son Söz
Zaman fitne zamanı, şer güçlerin insanları kandırma zamanı. Ama imanlı bir fert, hiçbir propagandaya kapılmaz! Çünkü bilir ki:
> “İman hem nurdur, hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.” (Bediüzzaman Said Nursî)
Öyleyse imanımıza sahip çıkalım, neslimizi koruyalım ve sokak teröristlerinin kulu ve kölesi değil