ANNE KARNINDA BAŞLAYAN TANIŞIKLIK VE BERABERLİĞİN KABİRDE SON BULMASI ÜZERİNE RUHUN BEDENLE OLAN SOHBETLERİ.
ANNE KARNINDA BAŞLAYAN TANIŞIKLIK VE BERABERLİĞİN KABİRDE SON BULMASI ÜZERİNE RUHUN BEDENLE OLAN SOHBETLERİ.
Ruh ile Bedenin Sohbeti: Anne Karnında Başlayan Yolculuğun Kabirdeki Vedası
İnsan, anne karnında ruh ve bedenin bir araya gelmesiyle yolculuğuna başlar. Ruh, ilahi bir nefha olarak bedene üflenir ve birlikte bir ömür sürerler. Ruh ve beden birbirine alışır, birbirine eşlik eder. Ama bu birliktelik sonsuz değildir. Nihayetinde ölüm gelir ve kabirde ruh ile beden vedalaşır. İşte, bu vedanın hikmetli ve düşündürücü bir sohbeti:
İlk Tanışıklık: Anne Karnında Ruh ile Beden
Bir gün, Allah’ın emriyle ruh, göklerden iner ve bir bedenin içine yerleştirilir. İlk başta, yeni yuvasına alışamaz, dar ve sıkıcı bulur. Derken, bedeniyle konuşmaya başlar:
Ruh: Sen kimsin? Burası neresi?
Beden: Ben senin dünyadaki bineğin, kıyafetin, yoldaşınım. Burası ise bizim geçici durağımız; henüz dünyaya gelmedik.
Ruh: Dünya da neyin nesi?
Beden: Biraz daha sabret. Yakında karanlık bir tünelden geçeceğiz ve oraya ulaşacağız.
Ve vakti gelince bebek dünyaya gelir. Ruh, artık bedenin içine tam anlamıyla yerleşmiştir. O günden sonra, ruh ve beden birlikte yürür, birlikte ağlar, birlikte güler…
Dünya Hayatında Ruh ile Bedenin Sohbeti
Yıllar geçer, çocuk büyür, genç olur, yetişkin olur. Ruh ve beden sık sık dertleşir.
Ruh: Ey beden! Dünya çok aldatıcı, çok cazip. Ama ben burada huzur bulamıyorum.
Beden: Ben ise dünyayı seviyorum. Yemeği, içmeyi, uyumayı, güzel giysileri, rahatlığı…
Ruh: Ama senin heveslerin beni yavaşlatıyor, beni Rabbimden uzaklaştırıyor.
Beden: Ama sen de beni yoruyorsun! Hep ibadet etmek istiyorsun, hep manevi şeyler düşünüyorsun.
Ve böylece ruh ile beden arasında bir mücadele başlar. Beden dünyaya meylederken, ruh ahirete yönelmek ister. Kim galip gelirse, insanın kaderi de ona göre şekillenir.
Kabir Kapısında Son Sohbet
Derken, ecel vakti gelir. Beden yorgundur, ruh ise yolculuğa hazır. Son nefes verilir ve ruh, bedenden ayrılır. Ama bu, kolay bir ayrılık değildir. Kabre konulduklarında, ruh ile beden son kez konuşur:
Beden: Bunca yıl birlikteydik, şimdi beni burada mı bırakıyorsun?
Ruh: Üzgünüm, ama benim Rabbime dönmem gerek. Sen ise geldiğin yere, toprağa döneceksin.
Beden: Ama ben sensiz çürüyüp yok olacağım.
Ruh: Hayır! Sen yok olmayacaksın. Yeniden diriliş günü geldiğinde, Allah seni tekrar yaratacak ve biz yine birlikte olacağız. Ama o gün kimin kazandığını göreceğiz: Sen mi ben mi?
Beden sessiz kalır. Artık yalnızdır. Ama ruh, Rabbi Rahîm’in huzuruna giderken, yaptığı amellere göre bir yer bulacaktır.
Sonuç: Kimin İçin Çalıştın?
Ömür boyunca insan, ruhunu mu besledi, bedenini mi? Eğer bedenin arzularına kapıldıysa, kabirde pişman olacaktır. Ama ruhunu arındırdıysa, o zaman Rabbi Rahîm’in huzuruna yüz akıyla çıkacaktır.
Şimdi düşünme vakti: Günlerimizi, yıllarımızı ne uğruna harcadık? Bedeni mutlu etmek için mi, yoksa ruhu yüceltmek için mi?
Çünkü sonunda her şey aslına döner:
Beden toprağa, ruh ise Rabbine…