KİRLİ ADAMLARIN KİRLİ ORTAKLARI.
KİRLİ ADAMLARIN KİRLİ ORTAKLARI.
Tarih boyunca kirli oyunların, kirli adamların ve onların kirli ortaklarının hikâyeleri hep aynı kalıpta ilerlemiştir. Bir yanda menfaat, makam ve servet peşinde koşan çıkarcılar; diğer yanda ise onların oyunlarına ortak olan hilekârlar, rüşvetçiler ve zalimler… Sonuç ise hep aynıdır: Toplumların yozlaşması, ahlakın çöküşü ve mazlumların feryadı.
Tarihin Tozlu Sayfalarından
Rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık ve terör, insanlık tarihi kadar eski kötülüklerdir. Roma İmparatorluğu’nun çöküşü, yönetimdeki yozlaşmanın ve rüşvetin bir sonucuydu. Valiler, ordu komutanları ve senatörler, kişisel servetlerini artırmak için devleti içten içe çürüttüler. Yolsuzluğun ve adam kayırmanın zirveye çıktığı bu dönem, sonunda imparatorluğun yıkılmasına yol açtı.
Osmanlı tarihinde de bu tür yozlaşmalar zaman zaman görülmüştür. Özellikle Lale Devri ve sonrasında rüşvetin devlet kurumlarına sızması, Osmanlı’nın gücünü kaybetmesine neden olan önemli etkenlerden biri olmuştur. Ancak, devletin içinde bu kirli ilişkilere karşı duran dirayetli yöneticiler de eksik olmamıştır. Birçok padişah, rüşveti ortadan kaldırmak için sert önlemler almış, yolsuzluğa bulaşan vezirleri ve bürokratları cezalandırmıştır.
Kirli Ortaklıkların Modern Yansımaları
Günümüzde rüşvet ve yolsuzluk sadece devlet yönetiminde değil, uluslararası ilişkilerde, finans dünyasında ve medya sektöründe de yaygın bir hastalık hâline gelmiştir. Mafya düzenleri, kara para aklayan şirketler, sahte ihale oyunları, gizli anlaşmalar… Bunların hepsi “kirli adamlar” ve onların “kirli ortakları” tarafından yürütülmektedir.
Terör örgütlerinin finansman kaynaklarına bakıldığında da benzer bir kirli ittifak görülmektedir. Silah tüccarları, uyuşturucu baronları ve bazı istihbarat örgütleri, kaosu ve savaşı besleyerek kendi menfaatlerini koruma peşindedir. Bu sistem, milyonlarca masum insanın acı çekmesine, savaşların uzamasına ve adaletin yerini zulmün almasına neden olmaktadır.
İbretlik Hikâyeler ve Sonuçlar
Tarih boyunca her kirli düzenin bir sonu olmuştur. Firavun’un zulmü, Musa’nın direnişiyle sona ermiş; Nemrut’un kibri, bir sineğin azameti karşısında yerle bir olmuştur. Nice yolsuzluk düzenleri devrilmiş, nice rüşvetçiler, kendi kurdukları tuzaklara düşmüştür.
Bugün de memleketimizde ve dünyada benzer bir tablo görmek mümkündür. Yolsuzluk ve rüşvetin ayyuka çıktığı, haksız kazançların normalleştiği her toplum, er ya da geç bu kirli düzenin bedelini ödemektedir. Ekonomik krizler, toplumsal huzursuzluklar, ahlaki çöküşler, hep bu kirli ortaklıkların doğal sonucudur.
Çözüm ve Kurtuluş Yolu
İslam’ın temel değerlerinden biri olan “emanet bilinci” bu tür kirli düzenleri engelleyen en önemli ilkedir. Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Ebubekir’in dürüstlüğü, Selahaddin Eyyubi’nin fedakârlığı gibi örnekler, devlet ve toplum yönetiminde nasıl bir ahlakî duruş sergilenmesi gerektiğini bizlere öğretmektedir.
Kirli adamlardan ve onların kirli ortaklarından kurtulmanın yolu, ahlaklı nesiller yetiştirmek, adil yönetimleri desteklemek ve bireysel olarak da harama ve haksızlığa karşı durmaktan geçer. Yoksa tarihin tekerrürü kaçınılmaz olur.
Son olarak, unutulmamalıdır ki zulüm ile abad olanın sonu berbat olur. Bugün güçlü gibi görünenler, yarın bir tufanla tarihin karanlığına gömülebilirler. Nitekim gömülmektedir de. Gerçek kazanç ise ne servet, ne makam, ne de şöhrettir; hak üzere yaşayıp, alnı ak bir şekilde ahirete gitmektir.
Zulme ortak olmak da zulümdür!