TÜRKİYE’NİN PROBLEMİ HARİÇTE DEĞİL DAHİLDE. VİRÜS İÇİMİZDE. DÜNYANIN ARTIKLARI BİZDE.

TÜRKİYE’NİN PROBLEMİ HARİÇTE DEĞİL DAHİLDE. VİRÜS İÇİMİZDE. DÜNYANIN ARTIKLARI BİZDE.


Türkiye’nin Problemi: Haricî Değil, Dâhilî – İçimizdeki Virüs

Büyük milletler, dışarıdan gelen tehlikelerle yıkılmaz; asıl çöküş, içeriden başlar. Tarih, nice medeniyetlerin ordular karşısında değil, kendi içindeki çürüme yüzünden yok olduğunu göstermiştir. Bugün Türkiye’nin problemi de haricî düşmanlardan ziyade, dâhilî hastalıklardır. Virüs içimizde.

Toplum olarak yıllardır dış mihrakları suçluyoruz. “Bizi bölmek istiyorlar, ekonomik saldırı altındayız, bizi güçsüzleştirmeye çalışıyorlar.” Bunların hepsi bir ölçüde doğru olabilir. Ancak asıl mesele şudur: Dışarıdan gelen her saldırıyı bertaraf edebilecek güçte miyiz? Yoksa içerideki çöküş, dışarıdan gelen her darbeyi daha da yıkıcı mı hale getiriyor?

Tarihten Bir Ders: Çöküş İçeriden Başlar

Osmanlı’nın en ihtişamlı dönemlerinde bile içeride zayıflıklar başlamıştı. Kanunî Sultan Süleyman devrinde bile, vezirlerden biri bir sefere çıkarken şöyle demişti:

> “Düşmanı dışarıda aramayın, içerideki rüşveti, adaletsizliği, liyakatsizliği yok edin, zaten zafer kendiliğinden gelir.”

Tarih şunu öğretiyor: Bir millet kendi içinde ahlaki ve manevi değerlerini kaybederse, dışarıdan gelen düşman değil, içerideki ihanet onu yok eder.

İçimizdeki Virüs Nedir?

Türkiye’nin asıl problemi şunlardır:

1. Ahlaki Çöküş

Yalanın, hilenin, rüşvetin, torpilin normalleşmesi…

Toplumda güven duygusunun erimesi…

Aile bağlarının zayıflaması, saygının azalması…

2. Liyakatsizlik ve Ehliyetsizlik

İşin ehline verilmemesi…

Adam kayırma, hak edenin değil, güçlü olanın öne çıkması…

Eğitimde kalite yerine gösterişin tercih edilmesi…

3. Manevi Boşluk ve Değersizleşme

Ruhsuzlaşan nesiller, amaçsız bireyler…

Anlam arayışının yerini hazcılığın alması…

Teknoloji bağımlılığı, sosyal medya esareti…

Bunlar, içerideki büyük virüslerdir. Ve eğer bunlar düzeltilmezse, dış tehditleri suçlamanın hiçbir anlamı yoktur.

Dünyanın Artıkları Bizde

Dünya hızla değişirken, Türkiye birçok yönüyle geçmişinden koparıldı. Ne tam anlamıyla Batılı olabildi, ne de özüne sadık kalabildi. Böyle olunca, Batı’nın terk ettiği ahlaki çöküntüler, Doğu’nun sahip çıkmadığı değerler arasında sıkışıp kaldık.

Onlar maneviyatı yok etti, biz de onları taklit ettik.

Onlar kapitalizmin kölesi oldu, biz de onun artıklarıyla yetindik.

Onlar ahlaki kurallarını gevşetti, biz de modernlik adına aynısını yaptık.

Bugün, Batı kendi sistemini sorgulamaya başladı. Aile yapılarının çöküşünü tartışıyor, kapitalizmin insani değerleri nasıl yok ettiğini konuşuyor. Ama biz, Batı’nın terk ettiği hastalıklı fikirleri yeni keşfetmiş gibi, onları kendi toplumumuza enjekte etmeye çalışıyoruz.

Çözüm Nedir?

Türkiye’yi gerçekten güçlendirecek şey, sadece ekonomik büyüme veya askerî güç değildir. Bunlar önemli olmakla birlikte, asıl mesele, toplumun içeriden sağlam olmasıdır.

1. Ahlaki ve Manevi Diriliş

Doğruyu eğip bükmeden söyleyen bir nesil yetiştirmek…

İnsanı meta olarak gören zihniyetten kurtulmak…

Helal ve haram hassasiyetini yeniden kazanmak…

2. Liyakat ve Adaletin Tesisi

İşin ehline verilmesi, torpilin ortadan kalkması…

Adaletin güçlüye göre değil, hakka göre şekillenmesi…

“Benim adamım” yerine “En iyisi kim?” sorusunun sorulması…

3. Milli ve Manevi Değerlerin Canlandırılması

Tarihimizi ve kültürümüzü sadece nostaljik bir anlatı olarak değil, geleceği inşa eden bir temel olarak görmek…

Kendimizi başkalarına göre değil, kendi değerlerimize göre ölçmek…

Gelenek ile modernliği çatıştırmadan bir arada yaşatabilmek…

Son Söz: Önce İçimizdeki Virüsü Temizlemeliyiz

Türkiye güçlü bir ülke olabilir. Ama asıl güç, içeride sağlam olmaktan geçer. Bir millet, dış düşmanlardan değil, içteki ahlaki çöküşten yıkılır. Eğer adalet, liyakat, ahlak ve birlik duygusunu kaybedersek, dünyanın en büyük ekonomisine de sahip olsak, en güçlü ordusunu da kursak, sonuç değişmez.

Önce içerideki virüsü temizleyelim. Çünkü gerçek problem haricî değil, dâhilîdir.

@@@@@@

### TÜRKİYE’NİN PROBLEMİ: HARİÇTE DEĞİL, DAHİLDE

“Bir milletin asıl gücü, topu, tüfeği, tankı değil; imanlı, ahlaklı, erdemli insanlarıdır.” Bu söz, bir toplumun gerçek gücünün dışarıdan gelen tehditlerde değil, içerideki sağlamlıkta yattığını ifade eder. Türkiye, tarih boyunca nice badireler atlatmış, harici düşmanlara karşı destansı mücadeleler vermiş bir millettir. Ancak bugün, belki de en büyük sınavımız dışarıda değil, içimizdedir. Sorun, “virüs” olarak tabir ettiğimiz ahlaki, manevi ve toplumsal çöküşlerdir. Peki, bu virüs nedir? Nereden gelir? Ve en önemlisi, nasıl tedavi edilir?

#### Virüs İçimizde: Sorunun Kaynağı
Her toplum, zaman zaman dahili çalkantılar yaşar. Ancak bir toplumun asıl imtihanı, bu çalkantıların kaynağını doğru teşhis edebilmesindedir. Harici düşmanlar, çoğu zaman bir milleti birleştirir, ortak bir hedef uğruna kenetler. Ancak dahili problemler, bir milleti içeriden kemirir, birliğini bozar, enerjisini tüketir. Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu sorunların çoğu, dışarıdan gelen etkilerden çok, içerideki zaaflarımızdan kaynaklanmaktadır.

Bu “virüs”, bireysel ahlakın zayıflaması, toplumsal güvenin erozyona uğraması, adalet duygusunun zedelenmesi ve ortak değerlerin unutulmasıdır. Hırs, bencillik, riya, yalan ve adaletsizlik gibi manevi hastalıklar, bir toplumu çökerten en büyük düşmanlardır. Ne yazık ki, modern dünyanın dayattığı bireysellik kültürü, tüketim çılgınlığı ve ahlaki yozlaşma, bu virüsün yayılmasına zemin hazırlamıştır. “Dünyanın artıkları” olarak nitelendirdiğimiz bu olumsuzluklar, sadece dışarıdan ithal edilen bir yük değil, aynı zamanda bizim kendi ellerimizle beslediğimiz bir hastalıktır.

#### İbretli Bir Hikaye: Karıncalar ve Fil
Bir Afrika atasözü der ki: “Bir fili öldüren, bir karıncanın ısırığıdır.” Fil, güçlü ve heybetli bir hayvandır; ancak burnuna giren küçük bir karınca, onun tüm gücünü yerle bir edebilir. Toplumlar da böyledir. Dışarıdan gelen tehditler, belki de filin karşısındaki bir aslan gibidir; görünür, bilinir ve mücadele edilebilir. Ancak içerideki küçük karıncalar, yani ahlaki çöküşler, bir toplumu fark ettirmeden yok edebilir. Tarih, bu gerçeği doğrulayan sayısız örnekle doludur. Roma İmparatorluğu, dışarıdan gelen barbar akınlarından çok, içerideki ahlaki yozlaşma ve adaletsizlik nedeniyle çökmüştür. Osmanlı, en güçlü döneminde bile içerideki nifak tohumları yüzünden zayıflamış, birlik ruhunu kaybetmiştir.

Bugün Türkiye, bir fil kadar güçlü bir potansiyele sahiptir. Ancak bu gücün sürdürülebilirliği, içerideki karıncaları yok etmeye bağlıdır. Eğer bizler, bireysel ve toplumsal ahlakı yeniden inşa edemezsek, dışarıdan gelen tehditlere karşı ne kadar güçlü olursak olalım, bir gün o küçük karıncalar hepimizi yere serebilir.

#### Çözüm: Dahildeki Virüsü Tedavi Etmek
Peki, bu virüs nasıl tedavi edilir? Problemin çözümü, yine içimizde, kendi ellerimizdedir. Harici düşmanlara karşı zafer kazanmak için güçlü ordulara ihtiyaç vardır; ancak dahili problemlere karşı zafer kazanmak için güçlü bir irade, sağlam bir ahlak ve birlik ruhuna ihtiyaç vardır.

1. **Bireysel Sorumluluk:** Her bir birey, önce kendi nefsini hesaba çekmelidir. “Ben ne yapıyorum? Topluma ne katıyorum? Adaletten, doğruluktan, merhametten ne kadar taviz veriyorum?” sorularını kendine sormalıdır. Unutmayalım ki, bir toplum, bireylerinin toplamından oluşur. Eğer bireyler değişirse, toplum da değişir.

2. **Eğitim ve Ahlak:** Eğitim, sadece bilgi aktarımı değildir; aynı zamanda ahlak ve fazilet inşa etmektir. Genç nesillere, tüketim toplumunun kölesi olmayı değil, üretmeyi, paylaşmayı ve adil olmayı öğretmeliyiz. Hikmet, bir toplumun en büyük hazinesidir. Hikmetli bireyler, problemlere çözüm üreten, birleştiren ve yol gösteren kişilerdir.

3. **Birlik Ruhu:** Toplum olarak, farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görmeli, nifak tohumlarına karşı uyanık olmalıyız. Birbirimize güveni yeniden inşa etmeli, ortak değerler etrafında kenetlenmeliyiz. Bir milletin birliği, onun en büyük silahıdır.

4. **Adalet ve Merhamet:** Adalet, bir toplumun temel direğidir. Eğer bir toplumda adalet yoksa, o toplum ayakta kalamaz. Ancak adalet, merhametle dengelenmelidir. Sadece cezalandırıcı bir adalet, toplumu birleştirmez; sevgi, şefkat ve merhamet, adaletin ruhudur.

#### Son Söz: Hikmet ve İbret
Unutmayalım ki, her problem bir imtihandır; her imtihan ise bir fırsattır. Türkiye, tarih boyunca nice zorlukları aşmış, nice virüsleri tedavi etmiştir. Yeter ki, problemlerimizin kaynağını doğru teşhis edelim ve çözüm için cesaretle adım atalım. Harici düşmanlar, bir milletin cesaretini test eder; ancak dahili düşmanlar, bir milletin aklını, ahlakını ve birliğini test eder. Bu imtihandan başarıyla çıkmak, hepimizin elindedir.

“Dünyanın artıkları” olarak nitelendirdiğimiz bu olumsuzluklar, bizim eserimizdir; dolayısıyla, bunları temizlemek de bizim görevimizdir. Hikmet, bize yol gösterir; ibret, bize ders verir; düşünce, bize çözüm üretir. Gelin, hep birlikte bu virüsü tedavi edelim. Unutmayalım ki, bir milletin asıl zaferi, dışarıdaki düşmanlara karşı değil, içerideki zaaflara karşı kazandığı zaferdir.

Loading

No ResponsesMart 12th, 2025