ŞUBAT AYINDA İKİ BÜYÜK DEPREM: 28 ŞUBAT POSTMODERN DARBE VE 6 ŞUBAT DEPREMİ. BİRİ MANEVİ, DİĞERİ MADDİ YIKIM
ŞUBAT AYINDA İKİ BÜYÜK DEPREM: 28 ŞUBAT POSTMODERN DARBE VE 6 ŞUBAT DEPREMİ. BİRİ MANEVİ, DİĞERİ MADDİ YIKIM
Şubat Ayında İki Büyük Deprem: Biri Manevi, Diğeri Maddi Yıkım
Tarih, insanlara ders vermek için tekerrür eder. Ancak, ibret almasını bilenler için… Şubat ayı, Türkiye’nin tarihinde derin yaralar açmış iki büyük felakete sahne oldu. Biri 28 Şubat 1997, “postmodern darbe” olarak anılan manevi bir yıkım; diğeri ise 6 Şubat 2023, binlerce insanın hayatına mal olan Kahramanmaraş merkezli büyük deprem. Biri toplumun inanç ve değerlerini hedef aldı, diğeri ise şehirleri ve canları…
Bu iki olay, farklı türden depremler gibi görünse de, aslında birbiriyle benzer yönleri olan büyük sarsıntılardı. Birinde insan eliyle yapılan baskılar vardı, diğerinde tabiatın amansız gücü… Ama her ikisi de yıkım, acı ve ders çıkarılması gereken olaylar olarak hafızalara kazındı.
28 Şubat: Manevi Yıkım ve Toplumsal Travma
28 Şubat 1997, Türk siyaset tarihine “postmodern darbe” olarak geçti. Tankların sokaklara indiği, medya manipülasyonlarının devreye sokulduğu, inançlı insanlara yönelik baskıların zirveye ulaştığı bir dönemdi. Bu süreçte:
İnanç özgürlüğüne müdahale edildi. Başörtüsü yasağı nedeniyle binlerce öğrenci eğitim hakkından mahrum kaldı.
Dindar kesim hedef alındı. İmam hatip okulları ve dindar memurlar üzerinde büyük baskılar oluşturuldu.
Ekonomik ve sosyal çalkantılar yaşandı. Baskılar sonucu hükümet devrildi, ekonomide büyük kayıplar yaşandı.
Toplumsal ayrışma derinleşti. İnsanlar, inançlarından dolayı ötekileştirildi, fişlendi, mağdur edildi.
28 Şubat sürecinin en büyük zararı, toplumsal hafızada bıraktığı derin yaralar oldu. İnsanlar din ile devlet arasında bir çatışma varmış gibi gösterilerek kutuplaştırıldı. Devlet eliyle yapılan bu manevi deprem, insanların inançlarına ve özgürlüklerine doğrudan bir saldırıydı.
Ama her karanlığın bir sabahı vardır… Yıllar sonra, bu zulme maruz kalanların büyük kısmı haklarını geri kazandı. Ancak, yaşanan mağduriyetler hafızalardan silinmedi. Manevi depremin artçıları hâlâ bazı zihinlerde yankılanıyor.
6 Şubat: Maddi Felaket ve Acı Kayıplar
Tam 26 yıl sonra, yine bir Şubat ayında, bu kez büyük bir doğal felaket yaşandı. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler, 11 ilde büyük bir yıkıma neden oldu. 100 binden fazla insan hayatını kaybetti, yüz binlerce kişi evsiz kaldı.
Bu deprem, insan iradesinin aciz kaldığı bir yıkımı gözler önüne serdi. Fakat burada da bazı acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldık:
İhmal ve denetimsizlik, felaketi büyüttü. Sağlam yapılmayan binalar yüzünden binlerce insan enkaz altında kaldı.
Koordinasyon eksikliği, can kayıplarını artırdı. Yardımların ilk günlerde yetersiz kalması, birçok insanın kurtarılmasını geciktirdi.
Dayanışma ruhu ortaya çıktı. Tüm Türkiye, yardım seferberliği başlatarak bir araya geldi.
Deprem gerçeği tekrar hatırlandı. Ancak, geçmiş depremlerden alınması gereken dersler yine ihmal edildiği için bu kadar büyük bir kayıp yaşandı.
Tıpkı 28 Şubat gibi, 6 Şubat da hafızalarda acı bir iz bıraktı. Ancak bu kez kaybedilenler sadece haklar ve özgürlükler değil, aynı zamanda canlardı. İhmal, vurdumduymazlık ve tedbirsizlik, bu büyük felaketin asıl suç ortaklarıydı.
İki Deprem, Tek Ders: Zulüm ve İhmal Yıkıma Götürür
28 Şubat’ta inanç özgürlüğü yıkıldı, 6 Şubat’ta binalar…
Biri, insan eliyle yapılan bir yıkım, diğeri ise insan ihmaliyle büyüyen bir felaket oldu.
Bu iki olay bize şunu gösteriyor: İster manevi ister maddi olsun, zulüm ve ihmal yıkımı beraberinde getirir.
Adalet ve özgürlük ihmal edilirse, toplum çöker.
Deprem gerçeği göz ardı edilirse, şehirler çöker.
Geçmişte yaşanan bu büyük yıkımlardan ders almak zorundayız. 28 Şubat, adaletin ve inanç özgürlüğünün kıymetini bilmemiz gerektiğini gösterdi. 6 Şubat ise, tedbir ve bilimle hareket etmenin hayat kurtardığını öğretti.
Sonuç: Geçmişten Ders Almazsak Gelecek de Yıkılır
Tarih, hatalarımızı ve doğrularımızı hatırlatmak için vardır. Eğer geçmişte yaşanan yıkımlardan ders çıkarmazsak, gelecekte aynı felaketlerle yüzleşmek zorunda kalırız.
28 Şubat ve 6 Şubat, farklı türden depremler olsa da, ikisi de ihmalin, zulmün ve tedbirsizliğin nelere mal olabileceğini gösteren büyük ibretlerdir.
Ne hakları çiğneyen adaletsizliği, ne de canları hiçe sayan ihmalkârlığı tekrar etmemeliyiz. Çünkü her yıkım, yeni bir felaketin kapısını aralar…