MAHŞER MEYDANI: İKİ AYRI YÜZ, İKİ AYRI SON
MAHŞER MEYDANI: İKİ AYRI YÜZ, İKİ AYRI SON
O gün… Güneş insanların tepelerine yaklaşmış, yer ateş gibi olmuştu. Milyarlarca insan, mahşer meydanında toplanmıştı. Herkes boynuna asılı amel defterine bakıyor, titreyerek sırasını bekliyordu.
Kimi yüzler parlıyordu, kimi yüzler ise kapkaraydı.
İşte, kalabalığın içinde iki kişi… Biri huzur ve sevinç içindeydi, diğeri korku ve mahcubiyetle yere bakıyordu.
—
YÜZÜ BEMBEYAZ OLAN: MUTLU KUL
O, dünya hayatında Allah’a inanmış, salih ameller işlemişti. Elinden geldiğince iyilik yapmış, haramdan kaçınmıştı. Bugün artık mutmain bir kalple huzurda bekliyordu.
Gökyüzünden bir ses duyuldu:
— “Ey mutmain olmuş nefis! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak dön Rabbine.”
(Fecr, 27-28)
Tam o anda amel defteri sağından verildi. Yüzü bir anda nur gibi parladı. Sevinçten gözleri doldu, secdeye kapandı. Heyecanla haykırdı:
— “Alın, okuyun! Ben buna hazırlanmıştım!” (Hâkka, 19)
Cennetin kokusu burnuna geldi, ruhu hafifledi. Melekler ona müjde verdi:
— “Korkma, üzülme! Bugün senin için büyük bir kurtuluş günü.”
Ve ona cennet kapıları açıldı…
O artık sonsuz saadete yürüyordu.
—
YÜZÜ SİMSİYAH OLAN: MAHCUP VE KORKU İÇİNDEKİ KUL
O ise dünya hayatında Allah’ı unutmuş, nefsinin peşinden gitmişti. Kimi zaman hatırlamış ama hep ertelemişti. Hep “Daha yaşlanınca tövbe ederim” demişti. Ama ölüm onu ansızın yakalamıştı.
Bugün burada, korkudan dizleri titriyordu. Sonunda adı okundu, amel defteri solundan verildi.
O anda yüzü kapkara kesildi. Titreyerek defterine baktı ve korkuyla feryat etti:
— “Keşke bana defterim verilmeseydi! Keşke hesabımı hiç bilmeseydim!” (Hâkka, 25-26)
Ama artık her şey apaçık ortadaydı. Günahları bir bir sayılıyor, gözlerinin önünde gösteriliyordu. Küçücük bir iyilik bile unutulmamıştı ama küçücük bir günah da silinmemişti.
Gökyüzünden korkutucu bir ses yükseldi:
— “Onu yakalayıp bağlayın! Sonra alevlerin içine atın!” (Hâkka, 30-31)
Melekler onu sürüklerken çığlıklar atıyordu:
— “Ne olur, beni geri gönderin! Bir daha böyle yaşamayacağım!”
Ama artık dönüş yoktu…
—
SON SÖZ: BUGÜN HAZIRLANMA ZAMANI
O gün herkes ya mutlu ya da perişan olacak. Kimi yüzler bembeyaz, kimi yüzler kapkara olacak.
Bugün biz hangi yolda yürüyoruz?
Yüzümüz hangi tarafta olacak?
Cevap vermek için hâlâ zamanımız var… Ama sadece bugün var. Çünkü mahşerde kimseye yeni bir fırsat verilmeyecek.