MENFAAT ÜZERİNE DÖNEN SİYASET CANAVARDIR
MENFAAT ÜZERİNE DÖNEN SİYASET CANAVARDIR
Menfaat Üzerine Dönen Siyaset Canavardır
Tarih boyunca siyaset, toplumların şekillenmesinde ve ulusların kaderinde belirleyici bir rol oynamıştır. Ancak siyasetin amacından saptığı, kişisel çıkarların toplumsal faydanın önüne geçtiği durumlar, toplumlar için büyük yıkımlara yol açmıştır. Bu durum, siyasetin bir canavara dönüşme potansiyelini gözler önüne serer.
Menfaat Odaklı Siyasetin Yükselişi
Menfaat üzerine kurulu siyaset, siyasetçilerin kişisel çıkarlarını halkın çıkarlarının önüne koyduğu bir sistemdir. Bu yaklaşımda, halka verilen sözler sadece seçim dönemi propagandası olarak kalır ve asıl amaç, iktidarı korumak ya da kişisel serveti artırmaktır. Halkın refahı, adalet, eşitlik ve özgürlük gibi değerler, menfaat odaklı siyasetçiler için ikincil hale gelir.
Bu tür bir siyasetin sonuçları tarih boyunca farklı şekillerde karşımıza çıkmıştır. Örneğin, Romalılar döneminde Sezar’ın kişisel hırsı, cumhuriyetin sonunu getirmiş ve imparatorluğun kurulmasına zemin hazırlamıştır. Aynı şekilde, modern dünyada da popülist liderlerin kişisel menfaatlerini önceleyen politikaları, toplumsal kutuplaşma, yolsuzluk ve ekonomik krizlere neden olmuştur.
Toplumsal Bedeller
Menfaat odaklı siyasetin topluma ödettiği bedel ağırdır. Adalet sisteminin zedelenmesi, kamu kaynaklarının haksız yere kullanımı, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin kalitesinin düşmesi gibi sorunlar, halkın devlete olan güvenini sarsar. Güvensizlik, toplumsal barışı zedeler ve kutuplaşmayı artırır.
Bu açıdan, yolsuzluk ve nepotizm (kayırmacılık) da menfaat üzerine dönen siyasetin önemli sonuçlarındandır. Kamu kaynaklarının haksız yere kullanılması, toplumsal eşitsizliği derinleştirir. Ekonomik kaynakların adil dağıtılmadığı toplumlarda, yoksulluk ve işsizlik artar; bu da suç oranlarının yükselmesine ve sosyal dokunun zarar görmesine yol açar.
Çözüm: Ahlaklı Siyaset
Siyasetin canavara dönüşmesini engellemenin yolu, ahlaki değerlere dayalı bir yönetim anlayışını benimsemekten geçer. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet ilkeleri, siyasetin merkezinde yer almalıdır. Ahlaklı siyasetçiler, menfaatlerinden önce toplumsal faydayı gözetir ve kamusal hizmetlerde adaleti sağlar.
Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, vatandaşların daha bilinçli tercihler yapmalarına yardımcı olabilir. Sivil toplum kuruluşları ve medya, yolsuzluk ve adaletsizlikle mücadelede önemli roller üstlenebilir. Halkın katılımını teşvik eden demokratik mekanizmalar, siyasetin menfaat odaklı olmaktan çıkmasına katkıda bulunur.
Sonuç
Menfaat üzerine dönen siyaset, toplumsal yapıyı zedeleyen, adaleti ve eşitliği yok eden bir canavardır. Bu canavarla mücadele etmek, ancak ahlaki değerlere bağlı, şeffaf ve hesap verebilir bir siyaset anlayışı ile mümkündür. Toplumsal barış ve refahın sağlanması için, siyasetin amacının halka hizmet etmek olduğu unutulmamalıdır. Siyaset, kişisel menfaatlerin değil, toplumsal faydanın aracı olmalıdır.
Siyaset canavar olmamalı; adaletin, ahlakın ve insan onurunun koruyucusu olmalıdır.