İTTİHAT VE TERAKKİDEN GÜNÜMÜZE CHP
İTTİHAT VE TERAKKİDEN GÜNÜMÜZE CHP
İttihat ve Terakki’den Günümüze CHP: Tarihî, İbretlik ve Düşündürücü Bir Yolculuk
Türk siyasi tarihinde, kökleri derinlere uzanan iki büyük oluşumdan biri olan İttihat ve Terakki Cemiyeti ve onun mirasçısı sayılabilecek Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), ülkenin olumsuz,gergin, kavgacı ve manevi değerlerden uzak bir yapıyı belirleyen en önemli siyasi aktörlerden olmuştur. Bu iki yapı, farklı dönemlerde farklı roller üstlenmiş olsa da, birçok açıdan benzerlikler taşımaktadır. Tarihi olaylar ışığında CHP’nin geçmişten günümüze uzanan serüvenini incelediğimizde, bu sürecin ibretlik ve düşündürücü yönleri daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
İttihat ve Terakki’nin Mirası: Merkezîyetçi ve Devletçi Bir Anlayış
İttihat ve Terakki Cemiyeti, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti’ni kurtarma idealiyle yola çıkan, ancak zamanla otoriterleşen bir hareket olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Cemiyetin öne çıkan en önemli özellikleri şunlardı:
1. Merkeziyetçilik: Devleti güçlü kılmak adına her şeyi kontrol altında tutma isteği
2. Militarizm: Ordu ve bürokrasinin siyaset üzerindeki belirleyici rolü
3. Devletçilik: Ekonomiyi ve toplumu yukarıdan aşağıya bir müdahale anlayışıyla yönetme eğilimi
Bu ilkeler, 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte Osmanlı yönetiminde etkisini artıran İttihatçılar tarafından sıkı bir şekilde uygulandı. Ancak, uygulanan baskıcı politikalar, yanlış ekonomik tercihler ve özellikle I. Dünya Savaşı’na giriş gibi stratejik hatalar, Osmanlı’nın yıkılmasını hızlandırdı.
CHP’nin Kuruluşu: İttihatçı Kadroların Devamı mı?
Osmanlı’nın çöküşünden sonra, Cumhuriyet Halk Fırkası (daha sonra CHP), 1923’te yeni devletin temel taşı olarak ortaya çıktı. İttihat ve Terakki’nin kadrolarından gelen birçok isim, yeni partide önemli roller üstlendi.
CHP’nin kuruluş süreci, İttihatçılardan miras kalan bazı özellikleri de barındırıyordu:
Tek Parti Dönemi ve Otoriterlik: 1923-1946 arasında CHP’nin tek parti rejimi uygulaması, İttihatçıların merkeziyetçi anlayışının devamı gibiydi.
Devletçilik Politikası: Ekonomik kalkınma için devletin öncülüğünde sanayileşme projeleri başlatıldı.
Toplum Mühendisliği: Latin alfabesine geçiş, kıyafet devrimi gibi radikal reformlarla toplum dönüştürülmeye çalışıldı.
Atatürk döneminde reformlar sıkıcı, tek adam tekeli, baskıcı ve despot bir şekilde geçmise ait tüm bin yıllık manevi ve milli birikim ve değerleri devre dışı birakma politika ve siyaseti uygulanırken, özellikle İsmet İnönü’nün 1938 sonrası CHP’si, daha sert ve baskıcı bir yapıya çevrildi. II. Dünya Savaşı sürecinde uygulanan Varlık Vergisi, köylülere zorla tarım ürünleri toplatılması (Toprak Mahsulleri Vergisi), Tek Parti Diktatörlüğü gibi uygulamalar, halkın CHP’ye tepkisini artırdı.
CHP’nin Çok Partili Hayata Geçişi ve Kendi Muhalefetiyle Mücadelesi
1946’da çok partili hayata geçilmesiyle, CHP’nin siyasi tekelinin kırılması kaçınılmaz hale geldi. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’nin (DP) büyük bir zafer kazanması, halkın tek parti dönemine olan tepkisini gözler önüne serdi. Ancak CHP, muhalefete düştüğü dönemlerde bile devlet bürokrasisi, yargı ve ordu içindeki etkisini korumayı başardı.
27 Mayıs 1960 Darbesi: DP’yi deviren askerî darbenin ideolojik desteğini büyük ölçüde CHP’nin elit kadroları sağladı.
Ordu ve Yargı Vesayeti: CHP, uzun yıllar boyunca “Atatürkçülük” adına ordu ve yargı içinde güçlü bir etki alanı oluşturdu.
Ekonomik Politikalarda Devletçilikten Vazgeçmemek: CHP, serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinde bile devletçi çizgisini korudu.
Günümüz CHP’si: Değişim mi, Devamlılık mı?
Bugünkü CHP, 100 yılı aşan geçmişinde temelde pek bir değişim ve dönüşüm yaşamadı. Bir çok temel özellikleri, İttihat ve Terakki’den gelen mirasın izlerini taşımaya devam ediyor:
Devletçi ve Merkeziyetçi Anlayış: CHP, hâlâ devletin toplumu yönlendirmesi gerektiğine inanıyor ve özgürlükçü ekonomi politikalarına mesafeli duruyor.
Seçkinci Söylem: Parti, halkın değerleriyle tam anlamıyla örtüşmeyen azınlıklı ve şaibeli bir “aydın” kadroya dayanmayı sürdürüyor.
Vesayetçi Tavır: Ordu, yargı ve bürokrasi içindeki eski nüfuz alanlarını kaybetmiş olsa da, CHP hâlâ devletin belirli unsurlarına yaslanarak siyaset yapma eğiliminde.
Son yıllarda CHP içinde bazı göstermelik değişim çabaları olsa da, parti ideolojik kimliğini ve devletçi reflekslerini tam olarak terk edebilmiş değil. Halkın geniş kesimlerine hitap edebilen bir dönüşüm geçirememesi, CHP’nin seçimlerde istikrarlı bir başarı yakalayamamasının temel sebeplerinden biri olmaya devam ediyor.
Sonuç: Tarihten Ders Almak
İttihat ve Terakki’den CHP’ye uzanan süreç, Türk siyasetinin en ibretlik hikâyelerinden biridir. Devleti halkın üstünde gören anlayış, toplumla barışık olmayan siyaset tarzı ve vesayetçi eğilimler, CHP’yi uzun yıllar boyunca iktidar dışında tutan en büyük etkenler olmuştur. Bugünün CHP’si için en büyük sınav, geçmişin hatalarından ders çıkararak, halkla bütünleşen ve özgürlükçü politikalar geliştiren bir yapıya dönüşebilmek olacaktır.
Ancak kim gelirse gelsin ufukta böyle bir ışık görülmemektedir.
Tarih, sadece geçmişi anlamak için değil, aynı hatalara tekrar düşmemek için de okunmalıdır. İttihat ve Terakki’nin hatalarından ders almayan CHP, eğer aynı yolu izlemeye devam ederse ki etmektedir, tarih sahnesinde benzer bir akıbete uğrama riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
@@@@@@@##
Bak:
https://tesbitler.com/2024/01/17/bediuzzaman-said-nursinin-ittihad-ve-terakki-hakkindaki-gorusu-nedir/
https://tesbitler.com/2023/09/29/ittihat-ve-terakki-cemiyeti/
https://tesbitler.com/2015/01/03/ittihat-ve-terakki-mahsulu/
https://www.facebook.com/share/1B2TUq4mCh/