YÜZ YIL BİZİ GERİ BIRAKTIRAN İÇ ÇATIŞMALAR VE MECLİS HIRÇINLIKLARI

YÜZ YIL BİZİ GERİ BIRAKTIRAN İÇ ÇATIŞMALAR VE MECLİS HIRÇINLIKLARI


Yüz Yıl Bizi Geri Bıraktıran İç Çatışmalar ve Meclis Hırçınlıkları

Tarih, milletlerin yükseliş ve çöküş dönemlerini şekillendiren birçok dersle doludur. Ancak, bu derslerin en çarpıcılarından biri, iç çatışmaların ve siyasi çekişmelerin toplumları nasıl geriye götürdüğüdür. Bu mesele, sadece geçmişte değil, günümüzde de her milletin karşı karşıya kaldığı bir tehlike olarak varlığını sürdürmektedir.

Bir milletin başarısı, sadece ekonomik zenginlikle değil, aynı zamanda toplumsal birlik, siyasi olgunluk ve ortak hedeflere yönelme yeteneğiyle ölçülür. Ancak tarihin sayfalarına baktığımızda, iç çekişmelerin ve meclislerdeki anlamsız kavgaların bu değerleri nasıl yıprattığını açıkça görebiliriz.

İç Çatışmaların Acı Mirası

Tarihin önemli kırılma noktalarından biri, Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanan iç çekişmelerdir. Milletin ruhuna ve geçmişine uygun değişim ihtiyacı ve sanayileşme modernleşme çabaları bir yanda dururken, kişisel çıkarlar ve güç mücadeleleri bu süreci baltalamıştır. Dış müdahaleler kadar, içerideki uyumsuzluklar da bir devleti zayıflatır. Nitekim, Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamid dönemlerinde yaşanan entrikalar, Jön Türk hareketinin bölünmeleri ve iktidar mücadeleleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu hızlandıran unsurlar arasında sayılabilir.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise farklı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Milli Mücadele’nin ortak hedefi doğrultusunda bir araya gelen liderler, bağımsızlık mücadelesini başarıyla sonuçlandırmışlardır. Ancak bu birlik ruhunun yerini zamanla milletin yapısına uymayan, adeta deli gömleği giydirilip bin yıllık birikimi yok eden ideolojik ve siyasi ayrılıklar almıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaşanan tartışmalar, bazen o kadar hararetli hale gelmiştir ki, milletin değerlerine, tarihine ve refahına hizmet etmesi gereken kararlar alınamamış, enerjiler boşa harcanmıştır.

Meclis Hırçınlıkları ve Toplum Üzerindeki Etkileri

Meclis, millet iradesinin temsil edildiği en yüce kurumdur. Ancak burada yürütülen tartışmalar, yapıcı olmaktan çok yıkıcı bir hâl aldığında, sadece meclis değil, bütün bir toplum zarar görür. Kendi çıkarlarını ve ideolojilerini her şeyin üstünde tutan siyasetçiler, halkın ihtiyaçlarını geri plana atar. Bu durum, toplumda güvensizlik ve umutsuzluk oluşturur.

Cumhuriyetin ilerleyen yıllarında sıkça görülen siyasi kavgalar, koalisyon hükümetlerinin istikrarsızlıkları ve partiler arasındaki sert çekişmeler, Türkiye’nin maddi manevi kalkınma hamlelerini geciktirmiştir. 1960, 1971, 1980 ve 1997 müdahalelerine giden süreçlerde, meclislerdeki uzlaşmazlıkların ve sorumsuz davranışların büyük bir etkisi olmuştur. Bu hırçınlıklar, sadece ekonomik ve sosyal kalkınmayı sekteye uğratmamış, aynı zamanda yönetim ve idareye olan inancı da zedelemiştir.

Birlik ve Beraberliğe Olan İhtiyaç

Geriye dönüp baktığımızda, başarısızlıklarımızın temelinde, ortak bir hedef etrafında birleşememe gerçeği yatar. Tarihimizdeki bu acı derslerden öğrenilmesi gereken en önemli şey, kişisel çıkarları bir kenara bırakarak, milletin menfaatlerini öne alan ve milletin ruhuna uygun bir yaklaşım benimsemektir. Siyaset, bir mücadele alanı değil, bir birleşme ve hizmet platformu olmalıdır.

Bugün bile meclislerde ve toplumsal yaşamda yaşanan sert tartışmalar, geleceğimizi tehdit eden bir unsur olmaya devam ediyor. İdeolojik farklılıklar, zengin bir tartışma kültürü oluşturabilir; ancak bu farklılıklar çatışmaya dönüştüğünde, toplumun enerjisi tükenir.

Sonuç: İbreti Almak ve Geleceği İnşa Etmek

Geçmişteki hatalardan ders alarak, geleceği inşa etmenin zamanı geldi. İç çekişmeler ve meclislerdeki kavgalar, bir milleti ileriye taşıyamaz. Millet olarak, farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görmeyi öğrenmeli ve ortak hedefler doğrultusunda birlik içinde hareket etmeliyiz.

Unutmamalıyız ki, bizi geriye götüren şey, sadece dış tehditler değil; kendi içimizdeki kavgalardır. Bu kavgalardan ibret almak, hem bugünü hem de geleceği kurtarmak için atılacak en önemli adımdır. Geçmişin hatalarını tekrar etmek yerine, güçlü bir gelecek için toplumsal dayanışmayı ve siyasi olgunluğu ön planda tutmalıyız.

 

 

Loading

No ResponsesOcak 28th, 2025