Ehli sünnet müfessirlerinin Zemahşeriye ve onun Tefsiri Keşşafa bakışı
Ehli sünnet müfessirlerinin Zemahşeriye ve onun Tefsiri Keşşafa bakışı, değerlendirmesi ve tenkit edilen hususları nelerdir?
Zemahşerî (ö. 1144), Mu’tezilî kelâmcı ve müfessir olup, “el-Keşşâf an Hakâiki’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl fî Vücûhi’t-Te’vîl” adlı tefsiriyle meşhurdur. Keşşâf, Kur’an tefsirinde dil ve edebiyat ağırlıklı bir yaklaşımı benimsemiş, Arapça’nın belagatini vurgulamış ve ayetlerin nazmını ön plana çıkarmıştır. Ancak Zemahşerî’nin Mu’tezilî bakış açısı, Ehli Sünnet müfessirleri tarafından eleştirilmiş ve tefsirine ihtiyatla yaklaşılmıştır.
1. Ehli Sünnet’in Zemahşerî’ye Bakışı
Ehli Sünnet alimleri, Zemahşerî’nin tefsirindeki dil ve belagat açısından üstünlüğünü takdir etmiş, ancak onun itikadî meselelerde Mu’tezilî görüşlerini tefsire yansıtmasını ciddi şekilde eleştirmişlerdir. Zemahşerî’nin tefsiri, hem içerik hem de yöntem açısından önemli bir eser olarak kabul edilmekle birlikte, Mu’tezile görüşlerinin etkisiyle ihtiyatla okunması gerektiği düşünülmüştür.
2. Değerlendirme ve Eleştiriler
Ehli Sünnet âlimleri, Zemahşerî’nin tefsirindeki bazı hususları öne çıkarmış ve eleştirmiştir:
a. Belagat ve Dil Üstünlüğü
Zemahşerî’nin Keşşâf’ı, Arapça belagat ve edebiyat açısından büyük bir otorite olarak kabul edilir. Tefsir, Kur’an’ın üslubunu ve dilinin inceliklerini detaylıca ele alır. Bu nedenle, Ehli Sünnet müfessirleri, özellikle dil ve belagat açısından Keşşâf’ı övmüş ve kendileri de bu eserden faydalanmışlardır.
b. İtikadî Görüşler ve Eleştiriler
Zemahşerî’nin Mu’tezilî görüşleri tefsirine doğrudan yansımıştır. Bu görüşlerden bazıları:
Kader Meselesi: Zemahşerî, Mu’tezile’nin cebr anlayışını reddederek insan iradesine vurgu yapar. Bu, Ehli Sünnet’in kader anlayışıyla çelişir.
Allah’ın Sıfatları: Zemahşerî, Allah’ın sıfatlarının zatından ayrı olmadığı görüşünü savunur ve Ehli Sünnet’in sıfatların zatla kaim olduğu anlayışına eleştirel yaklaşır.
Şefaat ve Günahkâr Müminler: Zemahşerî, büyük günah işleyenlerin cehennemde ebedi kalacağı ve şefaatin ancak tövbe edenlere yararlı olacağı fikrini öne çıkarır. Bu, Ehli Sünnet’in büyük günah işleyenlerin affedilebileceği görüşüne ters düşer.
c. Kelâmî Konuların Yoğunluğu
Keşşâf’ta kelâmî meselelerin fazla yer alması, bazı Ehli Sünnet müfessirlerince eleştirilmiştir. Zemahşerî, ayetlerin tefsirinde Mu’tezilî kelâmî ilkeleri savunmak için bazı yorumlara ağırlık vermiştir. Bu, ayetlerin lafzî ve zahirî anlamlarından uzaklaşma olarak değerlendirilmiştir.
d. Mecaz ve Te’vil Kullanımı
Zemahşerî’nin tefsirinde ayetlerin mecaz ve te’vil yöntemleriyle yorumlanması dikkat çeker. Ancak, bu te’viller bazen ayetlerin zahirî anlamıyla çeliştiği gerekçesiyle eleştirilmiştir.
3. Ehli Sünnet’te Keşşâf Üzerine Şerhler ve Çalışmalar
Ehli Sünnet müfessirleri, Keşşâf’a eleştiriler getirmiş ancak tefsirin dil ve belagat yönünden değerini göz ardı etmemiştir. Bu bağlamda, Keşşâf’a yapılan şerh ve haşiyeler, eserin yanlış anlaşılabilecek noktalarını düzeltmeyi hedeflemiştir. Öne çıkan isimler:
Fahreddin Râzî: Zemahşerî’yi birçok noktada eleştirmiş, ancak dil ve belagatteki üstünlüğünü övmüştür. Râzî’nin “Mefâtîhu’l-Ğayb” adlı tefsiri, Keşşâf’a eleştirel bir cevap niteliği taşır.
Teftâzânî ve Seyyid Şerif Cürcânî: Zemahşerî’nin kelâmî görüşlerini eleştiren alimlerdendir.
Nesefî: Zemahşerî’ye karşı daha mutedil bir yaklaşım sergileyen müfessirlerdendir.
4. Sonuç
Zemahşerî ve Keşşâf, Ehli Sünnet müfessirleri tarafından hem takdir hem de eleştiriye tabi tutulmuş bir mirastır. Tefsir, dil ve belagat açısından örnek bir eser olarak görülse de, itikadî konulardaki görüşleri nedeniyle ihtiyatla okunmuş ve tenkit edilmiştir. Bu durum, Ehli Sünnet alimlerinin, Zemahşerî’nin fikirlerini değerlendirirken seçici bir tutum sergilemelerine