TEZATLAR ÜLKESİ
TEZATLAR ÜLKESİ
Hayırda da serde de ilk çığırı açan kazanır ve kaybeder.
Kabil kötü çığır açtı.
Habil iyi çığır açtı.
Asrımızın Kabili de Müslüm gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin oldu.
Dün onların açtıkları yoldan, bugün başkaları gidiyor ve götürülüyor.
Bir şeye sebep olan, onu yapan gibidir.
– Bu millet azınlıkların kurbanı oldu.
Azınlıklara kurban edildi.
Zaten Müslüman bir memleket olmasına ve de çoğunluğu başörtüsü kullanmasına rağmen, adeta azınlıkları memnun etmek ve onlara benzetmek amacıyla her türlü gaddarca zulümler yapıldı.[1]
Bu hakkın verilmesi konusunda da meclisteki azınlık, çoğunluğun zaten anayasal ve dini hakkı olan örtünmeyi hırçınlıkları ve zihniyetleri sebebiyle almaya ve vermemeye çalışmaktadırlar.
Bu ülke adeta bir asırdır azınlıkların oyunuyla tezatlar ülkesi haline getirildi.
İşin en garabet yanı da sapı bizden gibi görünenlerin buna çanak tutmasıdır.
Zihniyet değişmedikçe, uygulama da değişmez.
Aynı tas aynı hamam.
Sadece dellekler değişmekte…
Bu memlekette yapılan her şeye karşı çıkanlar, bu milletin kanını taşıyan kimseler değildir.
*****************
ALLAH FIRSATÇILARA FIRSAP VERMESİN
Kısmetlerini kessin.
Neredeyse hiç bir zamanda olmayan fırsatçılık, şu son bir kaç senede olmaktadır.
Korona bahanesi fırsatçıların en büyük bahanesi oldu.
Ancak şunu hiç düşünmediler, güya kendilerini düşündükleri halde.
Kendi fahiş fiyatla satıp fiyatları arttırırken, komsusundan da fahiş fiyatla alarak kazancını kayba dönüştürmüş oldu.
Uyanık görünerek.
Af edersiniz, herkes birbirini kazıklama yoluna gitti.
Kazıkları bırakmayı düşünmedi.
Keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü.
Üç beş fesatçının bozuk hesabı, toplumun hesaplarını da bozdu.
“Ey îmân edenler! Karşılıklı rızâya dayanan ticâret olması hâli müstesnâ, mallarınızı, bâtıl (haksız ve harâm yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin! Ve kendinizi öldürmeyin! Allâh size karşı pek merhametlidir.”[2]
“(Öyle hakîkî er kişiler vardır ki) onlar, ne ticâret ne de alışverişin, kendilerini zikrullahdan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı kimselerdir. Onlar, kalblerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.”[3]
Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- buğday satan bir adama rastladı. Satıcıya:
“Nasıl satıyorsun?” diye sordu.
Adam da kendince anlattı. O esnada Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve selleme:
“Elini onun (buğdayın) içine daldır!” diye vahy (işaret) edildi.
Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem- de elini daldırdı ve buğdayın ıslak olduğunu gördü.
Bunun üzerine;“İnsanların görmesi için ıslak olanı üst tarafına koysaydın ya! Aldatan bizden değildir.” buyurdu.[4]
“Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi maldır.”[5]
Hazret-i Ömer -radıyallâhü anh-, bir kimse methedildiği zaman, methedene, üç şeyi yâni: “Hiç sen onunla; komşuluk, yolculuk veya ticâret yaptın mı?” diye sordu.
Muhâtabı üçünü de yapmadığını söyleyince:
“Zannedersem, sen onun câmîde Kur’ân okurken başını salladığını gördün!” dedi.
Adamın da:
“Evet, yâ Ömer! Benim gördüğüm öyle idi.” ifâdesi üzerine Ömer -radıyallâhü anh-:
“O zaman medihte bulunma! Zîrâ ihlâs, kulun boynunda değildir.” buyurdu.[6]
“Tüccârlar kıyâmet günü fâcirler olacaklardır. Ancak dürüst ve doğrulukta bulunanlar müstesnâ…”[7]
Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem; “Üç kişi vardır ki, kıyâmet günü Allâh onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap da vardır.” ifadelerini üç defa tekrarladığını işiten Ebû Zerr -radıyallâhü anh-:
“Adları batsın, umduklarına ermesinler ve hüsrâna uğrasınlar, kimlerdir onlar yâ Rasûlallah!” diye sordu.
Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
“Elbisesini (kibir ve gururundan dolayı kurula kurula) sürüyen, verdiğini başa kakan ve yalan yeminle malını pazarlayan!” buyurdu.[8]
“Malı piyasaya süren kazanmış, pahalıya satmak için bekleten ise, Allâh’ın lânetine uğramıştır.”[9]
“Doğru tâcir, kıyâmet günü Arş’ın gölgesindedir.”[10]
“Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tâcir, nebîler, sıddîklar ve şehitlerle beraberdir.”[11]
“İnsanlara öyle bir zaman gelir ki, kişi malı helâlden mi, haramdan mı aldığına hiç aldırmaz.”[12]
MEHMET ÖZÇELİK
11-12-2022
[1] https://tesbitler.com/index.php?s=Tesett%C3%BCr
[2] Nisâ. 4/29.
[3] Nûr, 24/37.
[4] Müslim, İman, 164.
[5] Tirmîzî, Zühd, 19.
[6] bk. Haraitiî, Mekarimu’l-ahlak, 1/185.
[7] Tirmizî, Büyû , 4; İbn Mace, Ticârât, 3.
[8] Müslim, Îmân, 171.
[9] İbn Mace, Ticârât, 6.
[10] İbn Mâce, Ticârât 1.
[11] Tirmizî, Büyû, 4.
[12] Buhârî, Büyû, 7, 23. Bak. https://sorularlaislamiyet.com/peygamber-efendimizin-ticaret-ve-ticaret-ahlakiyla-ilgili-hadisleri-nelerdir