SİNSİ OYUN
SİNSİ OYUN
Abd derin devleti devrede.
Bir asırdır bizleri karıştıran ve 1960- dan beri içimizdeki darbeleri, içimizde yerleştirdikleri derin devlet elemanları ile bir daha devreye girdi.
Biden gelmeden bunun mesajını vermişti.
Sadece içimizi hareketlendirmekle kalmayıp, çevremizde de İran’da başlattığı gibi, ikinci bir Suriye savaşını başlatıp, ateşini de bize bulaştırarak, yakmaya çalışacaktır.
İçte ve dıştaki derin devlet devrede.
Boşluk oluşturuyor, boşluk arıyor.
– Müslüman bir delikten iki kere ısırılmaz hakikatine göre; bir Müslüman iki değil on iki ve sürekli aynı delikten ısırılıyorsa; ya Müslümanlığını, ya kişiliğini ya da samimiliğini sorgulasın.
Sahte vaatler ve münafıkça yalanlar Müslümanı yanıltmamalıdır.
–30 Ağustos merasiminde Tokat valiliğinde rütbeli bir askerin peşine taktığı diğer alt rütbeli ve eşleriyle, göstermelik telefon görüşmesi yapıyor numarasıyla Valiyi es geçmesi, yüzüne bile bakmaması, diğer taraftan Kayseri’de Albayın tesettüre ve sakala hazımsızlığı ve yasaklaması münferit bir olayda görülse içte dolmuş, patlamaya hazır bir hastalığın ve irinin varlığını göstermektedir.
İrin hala içtedir.
Buna köklü çözüm getirilmelidir.
Haklar şahıslarla değil, hukuki haklarla korunmalıdır.
Anayasal haklar altına alınmalıdır.
Askeriye önemli çapta asli vazifesine dönmüş olsa da, geçmişte olanlar olmamış ve de olmayacak gibi düşünmek yanlış olur.
-Kur’an’ı yakıp video çekmeler, Türkiye’yi bir yandan da dışardan kuşatmaya çalışmalar her zamanki kirli iş ve ilişkilerin depreşmesi ve depreştirilmesidir.
-Düşman gövdenin içinde…
************
Türkiye birçok muhaceretlere bugün olduğu gibi dünde ev sahipliği yapmış bir ülkedir.
Ancak sinsi bir plan olarak göç eden bu farklı din, dil ve yapıdaki muhalifler uyandırılarak bölünmeye gidiliyor.
Nitekim İngiliz sevdalılarından Yunan aşıklarına, Ermeni yandaşlarından Pkk hayranlarına, Makaryos tapınağından Abd tapınakçılarına kadar kripto komiteler uyandırılarak memleketin parçalanması için harekete geçiriliyor.
İslam dünyasındaki Müslümanlar Firavun kucağında büyüyen Musa’lardır.
Hatta Firavunlar kucağında büyüdü.
Bediüzzaman bu ızdırabını şöyle dile getiriyor;” “Bana ıztırap veren,” dedi “Yalnız İslâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi, mukavemet güçleşti. Korkarım ki, cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ıztırabım, yegâne ıztırabım budur. Yoksa şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!..”[1]
– Büyük bir ateşin Rusya’dan çıkıp dünyayı yaktığını söyleyen Bediüzzaman, sonuçta Rusya’nın da dinsiz kalamayacağı, dönüp Hristiyan’da olamayıp İslamiyet’e teslimi silah edeceği tesbitini yapmaktadır.
“Kızıl Rusya dan çıkarak kızıl ateşler ve kızıl kıvılcımlar saçan ve birer birer dünya şehrinin mahallelerini saran ve ovaları yakıp kavuran, bazı yerlerde de nifak ve şikak ateşleri saçarak, kardeşine “Kardeşini öldür!” diye bağıran ve en nihayette alem-i Hıristiyaniyeti yakıp kavurup harman gibi savurduktan sonra alem-i İslam mahallesini saran ve evimizin saçaklarına kıvılcımları sıçrayan ve çok büyük ve çok dehşetli bir bela olan komünizm ve bu azim yangında itfaiye vazifesini üzerine alan Risale-i Nur a ve Risale-i Nur’un günün en büyük mutfisi, en büyük tahassungahı ve en büyük melcei ve penahı ve onun şahs-ı manevisinin dualarının, barigah-ı Ehadiyette kabul olduğuna sarih bir işaret var. Ve adeta ona hücum edenlere ve etmek isteyenlere karanlık gecede kırmızı diliyle şöyle hitap ediyor:
Ey Fahr-i Alemin gösterdiği doğru yoldan şaşanlar! Dünyanın fani metalarıyla gururlanıp taşanlar! Ve ey dünyamıza zararı olur korkususuyla, nur-u Kur’ân dan kaçanlar! Sizler, dünyanızın uçurumlara gittiği zannıyla, o baki ve tatlı sandığınız fani ve hakikatte çok acı lezzetlerinizin, zeval bulmak, şedit ve elim elem ve ıztıraplara tahavvül etmek üzere olduğunu tahmin ederek manasızca radyoların başına koşuyorsunuz. Bu koşmakta ve bu dedikoduları dinlemekte ne fayda var?”[2]
-“ İki dehşetli harb-i umumînin neticesinde beşerde hasıl olan bir intibah-ı kavî ve beşerin tam uyanması cihetiyle kat’iyyen dinsiz bir millet yaşamaz, Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikata dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’an ile bir müsalaha veya tabi olabilir. O vakit dört yüz milyon ehl-i Kur’an’a kılınç çekemez.”[3]
Hadislerde günümüze işaretler de bulunulmuştur.[4]
***********
Dün batı ve haçlı ne ise, bugün daha dehşetli surette yine aynı odur.
İslamiyet’ten dolayı Müslüman’ları ve İslam dünyasını sevmezler.[5]
Sinsi oyun hiç değişmedi.
-“1338’ (1922) de Ankara’ya gittim. İslâm Ordusunun Yunan’a galebesinden neş’e alan ehl-i imanın kuvvetli efkârı içinde, gayet müthiş bir zındıka fikri, içine girmek ve bozmak ve zehirlendirmek için dessâsâne çalıştığını gördüm. “Eyvah,” dedim. “Bu ejderha imanın erkânına ilişecek!” O vakit, şu âyet-i kerime bedâhet derecesinde vücud ve vahdâniyeti ifham ettiği cihetle, ondan istimdad edip, o zındıkanın başını dağıtacak derecede Kur’ân-ı Hakîmden alınan kuvvetli bir bürhanı, Nur’un Arabî risalesinde yazdım. Ankara’da, Yeni Gün Matbaasında tab ettirmiştim. Fakat maatteessüf Arabî bilen az ve ehemmiyetle bakanlar da nadir olmakla beraber, gayet muhtasar ve mücmel bir surette o kuvvetli bürhan tesirini göstermedi. Maatteessüf, o dinsizlik fikri hem inkişaf etti, hem kuvvet buldu. Bilmecburiye, o bürhanı Türkçe olarak bir derece beyan edeceğim. O bürhanın bazı parçaları bazı risalelerde tam izah edildiğinden, burada icmâlen yazılacaktır. Sair risalelerde inkısam etmiş olan müteaddit bürhanlar, bu bürhanda kısmen ittihad ediyor, herbiri bunun bir cüz’ü hükmüne geçiyor.” [6]
Yüz sene önceki Yunan bugünde hiç değişmedi.
Arkasına abileri Abd ve Avrupa’yı alarak sinsi saldırısını sürdürmektedir.
Sinsi oyun.. Sinsice oyun..
MEHMET ÖZÇELİK
05-10-2022
[1] Bk. Tarihçe-i Hayat, İsparta Hayatı. Sh.542.
[2] Emirdağ Lahikası-117.
[3] Emirdağ Lahikası-II, ss. 310-311. https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/arama/rusya
[4] https://tesbitler.com/2015/01/02/hadislerde-yemen-sam/
[5]https://www.facebook.com/100009924372089/posts/pfbid02qrb4PrNPYygz4cXAieKauBCq2HCmcF13XK1ksyWQmq6C1RF8nqmMwHMdjHWdLMwal/
[6] Bediüzzaman. Asa-yı Musa. Sh.-141-142.