Tefekkür yolculuğumuzda ‘Ene’
Tefekkür yolculuğumuzda ‘Ene’
“Âfâk”tan (dış âlemden) nazarlarımızı çevirip, hakikatin en mühim tılsımı olan “Enfüs”e (iç âleme), yani “Ene” (Benlik) hakikatine odaklanalım.
Risale-i Nur Külliyatı’ndan Sözler mecmuasında yer alan “Otuzuncu Söz”, bu konuyu izah eden şaheser bir metindir. Bediüzzaman Hazretleri, “Ene”yi, Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarının gizli hazinelerini açan bir miftah (anahtar) olarak tasvir eder.
1. Kur’an-ı Kerim’de “Emanet” Sırrı
“Ene”nin mahiyetini anlamak için evvela onun Kur’an’daki yerine, “Emanet” kavramına bakmak icap eder.
Ahzab Suresi 72. Ayet-i Kerime şöyledir:
> “Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.” (Ahzâb, 33/72)
>
Risale-i Nur’un tefsirine göre, göklerin ve dağların yüklenmekten çekindiği o “emanet”in bir veçhi de “Ene”, yani insandaki benlik şuurudur.
2. Ene’nin Mahiyeti: Vahid-i Kiyasî (Ölçü Birimi)
Allah’ın sıfatları (İlim, Kudret, İrade vb.) mutlak, sınırsız ve muhit (kuşatıcı) olduğu için, insan aklı bunları doğrudan idrak edemez. Sınırsız olanın bir ucu yoktur ki kavranabilsin.
İşte bu noktada “Ene” devreye girer. Cenab-ı Hak, insana cüz’i bir ilim, cüz’i bir kudret ve cüz’i bir mülkiyet vererek farazi bir sınır çizmiştir. İnsan, bu sınırlar dahilinde kendi mahiyetine bakar ve şöyle der:
* “Ben bu evi yaptım ve sahibiyim; Allah da şu kâinat sarayını yapmıştır ve sahibidir.”
* “Ben cüz’i ilmimle şu kadarını biliyorum; O ise külli ilmiyle her şeyi bilir.”
Böylece “Ene”, mutlak hakikatleri anlamak için kullanılan bir vahid-i kıyasî (kıyas birimi) ve bir dürbün vazifesi görür. Kendinde var olan numunelerle, İlahi sıfatların aslını tasdik eder.
3. Risale-i Nur’dan İktibas: Tılsımın Anahtarı
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, “Ene”nin bu hassas vazifesini ve mahiyetini Otuzuncu Söz’de şöyle izah eder:
> “BÖYLE bir anahtarın, âlem-i insaniyetin eline verilmesinin sırrı şudur ki:
> “Mutlak ve muhit bir şeyin hududu ve nihayeti olmadığı için ona bir şekil verilmez ve üstüne bir suret ve bir taayyün vermek için hükmedilmez, mahiyeti ne olduğu anlaşılmaz. Mesela, zulmetsiz daimî bir ziya, bilinmez ve hissedilmez. Ne vakit hakiki veya vehmî bir karanlık ile bir had çekilse o vakit bilinir.
İşte Cenab-ı Hakk’ın ilim ve kudret, Hakîm ve Rahîm gibi sıfât ve esması; muhit, hudutsuz, şeriksiz olduğu için onlara hükmedilmez ve ne oldukları bilinmez ve hissolunmaz. Öyle ise hakiki nihayet ve hadleri olmadığından farazî ve vehmî bir haddi çizmek lâzım geliyor. Onu da enaniyet yapar. Kendinde bir rububiyet-i mevhume, bir mâlikiyet, bir kudret, bir ilim tasavvur eder; bir had çizer. Onun ile muhit sıfatlara bir hadd-i mevhum vaz’eder. “Buraya kadar benim, ondan sonra onundur.” diye bir taksimat yapar. Kendindeki ölçücükler ile onların mahiyetini yavaş yavaş anlar. ”
> (Sözler, Otuzuncu Söz, Birinci Maksat.)
>
4. Felsefe ve Nübüvvet Nazarında “Ene”
Bu noktada tefekkürümüz iki yola ayrılır:
* Nübüvvet Yolu (Mana-yı Harfi): Ene, kendisinin bir gölge, bir ayna ve bir ölçü birimi olduğunu bilir. “Benim varlığım kendimden değildir, Malik-i Hakiki O’dur” der. Bu şuurla hareket edince, “Ene” incelir, şeffaflaşır ve içinden Hakk’ın nuru görünür. Bu yol, insanı fazilet ve kemâlâta götürür.
* Hikmet-i Tabiiye / Felsefe Yolu (Mana-yı İsmi): Eğer “Ene”, gafletle kendisine bakıp, varlığını kendinden zannederse; “Ben kendimin malikiyim” derse, o zaman enaniyet (egoizm) kalınlaşır. İlahî hakikatleri yansıtmak yerine, onları örten bir perde olur. Bu hal, insanın derûnî dünyasında firavunlaşmaya giden kapıyı açar.
5. Netice: Ene’den Hüve’ye Geçiş
Tefekkür yolculuğumuzun bu durağında anlıyoruz ki; “Ene”, nihai bir gaye değil, bir vasıtadır. Gaye, “Ben” (Ene) diyerek başlamak, fakat o benliği aradan çıkarıp “O” (Hüve) diyerek hakikati teslim etmektir.
Enfüsî dairedeki bu tefekkür, bizi kâinattaki (Âfâkî) delillerle birleştirdiğinde, imanımız “taklidî” olmaktan çıkıp “tahkikî” bir seviyeye yükselir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik www.tesbitler.com
16/11/2025
![]()

