SONSUZLUĞA HAZIRLANAN İNSAN – 1 –
SONSUZLUĞA HAZIRLANAN İNSAN – 1 –
*”Hem Rabbü’l-âlemîn, meyve-i âlem olan insana âlemi içine alacak bir vüs’at-i istidad verdiğinden ve bir ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ ettiğinden; ve hissiyâtça kesrete ve dünyaya müptela olduğundan, bir rehber vâsıtasıyla yüzlerini kesretten Vahdete, fânîden bâkîye çevirmek istemesine mukabil, en âzamî bir derecede, en eblâğ bir sûrette, Kur’ân vâsıtasıyla en ahsen bir tarzda rehberlik eden ve risâletin vazifesini en ekmel bir tarzda ifâ eden, yine bilbedâhe o zâttır.” Mektûbât. 209
*”Allah kalbin bâtınını iman ve mârifet ve muhabbeti için yaratmıştır. Kalbin zahirini sair şeylere müheyya etmiştir.”Hutbe-i Şamiye.146.
*”Eğer Mâlik-i Hakikisine satılsa ve Onun hesâbına çalıştırsan, akıl öyle tılsımlı bir anahtar olur ki, şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazînelerini ve hikmet defînelerini açar. Ve bununla sahibini, saadet-i ebediyeye müheyyâ eden bir mürşid-i Rabbânî derecesine çıkar.” Sözler.32.
*”Hem, hiç mümkün olur mu ki, nev-i insanı şuurca kesrete mübtelâ, istidadca ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ sûretinde yaratıp, muallim bir rehber vâsıtasıyla onları kesretten vahdete yüzlerini çevirmek istemesin?”Sözler.63.
“Rahmânü’r-Rahîm ismiyle, hûrilerle müzeyyen Cennet gibi, senin bütün arzularına câmi’ bir meskeni, senin cismânî hevesâtına ihzâr eden ve sâir esmâsıyla senin ruhun, kalbin, sırrın, aklın ve sâir letâifin arzularını tatmin edecek ebedî ihsanâtını o Cennette sana müheyyâ eden ve her bir isminde mânevî çok hazîne-i ihsan ve kerem bulunan bir Mahbub-u Ezelînin, elbette bir zerre muhabbeti kâinata bedel olabilir; kâinat, Onun bir cüz’î tecellî-i muhabbetine bedel olamaz.”sözler.323.
*******
🔹 1. “Müheyyâ” kelimesi
Lügat mânâsı:
Arapça “هَيَّأَ / heyye’e” kökünden gelir.
Mânâsı: Hazırlamak, uygun hâle getirmek, istidat kazandırmak, liyakatli kılmak.
Yani “müheyyâ” demek;
“Hazır, kabiliyetli, yaratılışça uygun, Allah tarafından istidatça donatılmış” demektir.
Risale-i Nur’da kullanılışı ve mânâ dairesi:
“Ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ”
İnsan, bütün kâinatın ibadetini temsil edebilecek bir mahiyette yaratılmıştır.
Yani bütün esmâya ayna olacak istidatlara hazırlanmıştır.
İnsan sadece secde eden bir varlık değil; düşünen, hisseden, hayran olan, ağlayan, anlayan, nazar eden bir “Cem’iyyet-i ubûdiyet” taşıyor.
İşte bu yüzden “ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ”dır; yani bütün ibadet nevilerini yapmaya istidatlıdır.
“Saadet-i ebediyeye müheyyâ eden mürşid-i Rabbânî”
Akıl, eğer Allah hesabına kullanılırsa, insanı ebedî saadete hazırlayan bir anahtar olur.
Yani insanın aklı o hedefe uygun tarzda hazırlanmıştır.
“Cenneti sana müheyyâ eden Rahman-ı Rahîm”
Yani insanın kalbî, ruhî, cismanî arzularına cevap verecek bir âlemi önceden senin için hazırlamıştır.
Müheyyâ burada hem insanın istidadı hem de Allah’ın hazırladığı nimeti anlatır.
“Kalbin zahirini sair şeylere müheyyâ etmiştir.”
Yani kalbin dış yüzünü, dünyevî ilgilere, fânî alâkalara meyilli şekilde yaratmıştır.
Fakat bâtınını iman, mârifet ve muhabbet için yaratmıştır.
Bu, insanın iki yönlü bir müheyyâ oluşunu gösterir:
Zâhir: dünyevî idraklere,
Bâtın: İlâhî tefekküre hazırlanmıştır.
🔹 2. “Müptelâ” kelimesi
Lügat mânâsı:
Arapça “ابتلى / ibtelâ” kökünden gelir.
Mânâsı: Bela, imtihan, tutkuyla bağlanmak, alışkanlıkla meyletmek.
Buradaki açıdan:
“Hissiyatça kesrete ve dünyaya müptelâ” — yani insan, his itibariyle çokluk âlemine, duyuların cazibesine meyilli, bağımlı, mübtelâ yaratılmıştır.
🔹 3. “Vüs’at-i istidad” ile bağlantı
“Vüs’at” genişlik, geniş kabiliyet demektir.
“Vüs’at-i istidat” ise insanın kabiliyetlerinin genişliği, yani her şeye yönelme ve her şeyi anlayabilme potansiyelidir.
Bu genişlik iki yöne de açılabilir:
Eğer nefsin ve hissiyatın tesirine girerse: kesrete müptelâ olur.
(Yani her şeye dağılır, fanide boğulur.)
Eğer vahdete, marifete yönelirse: ubûdiyet-i külliyeye yükselir.
(Yani Allah’a döner, bütün mahlukat hesabına şükreder.)
🔹 4. Mektubat’taki cümle bağlamında:
“Hem Rabbü’l-âlemîn, meyve-i âlem olan insana âlemi içine alacak bir vüs’at-i istidad verdiğinden ve bir ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ ettiğinden; ve hissiyâtça kesrete ve dünyaya müptelâ olduğundan…”
Burada üç temel çizgi vardır:
Vüs’at-i istidad:
İnsan, küçük bir kâinat gibidir; her şey onda numune olarak vardır.
Bu yüzden bütün esmâ tecellîlerini idrak etmeye müsaittir.
Ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ:
Bu kabiliyet, Allah’a küllî manada kulluk edebilmek içindir.
İnsan, “bütün mahlûkatın diliyle” ibadet edebilir — bu, Hazırlanmış bir istidattır.
Hissiyâtça kesrete müptelâ:
Fakat aynı insanın duyguları çokluk âlemine, zevke, dünyaya, hisse meyillidir.
Bu da imtihanın sebebidir.
🔹 5. “Müheyyâ” olmanın hikmeti:
Risale-i Nur’un tefekkür çizgisine göre “müheyyâ” olmak iki manayı birlikte taşır:
İlâhî hazırlık:
Allah, insanın mahiyetini, büyük bir vazife için hazırlamıştır.
Bu, yaratılış gayesidir.
(Meselâ aklı marifete, kalbi muhabbet ve ibadete müheyyâ etmiştir.)
İstidad yönlendirmesi:
O kabiliyetlerin nereye sarf edileceği insana bırakılmıştır.
Eğer bu istidatlar, fâni şeylere yönelirse: “müptelâlık” olur.
Eğer Bâkî Zât’a yönelirse: “küllî ubûdiyet” olur.
🔹 6. İki yönlü insan yapısı
İnsan yönü / Müheyyâ olduğu alan / Meyli / İmtihanı
Kalbin bâtını / İman, mârifet, muhabbet / Hakikate yönelme /
Kalbin zâhiri /Dünyevî ilgiler / Dikkati dağılma, kesrete meyil
Akıl / Marifetullah’a anahtar
Eğer nefse çalışırsa, vesvese olur.
Hissiyat /Şefkat, merhamet, muhabbet
Aşırı hisle fanide boğulma
Ruh / Ebediyete meyilli
Fânide huzur ararsa ıstırap çeker
🔹 7. Sonuç – Derûnî Mana:
İnsan öyle bir varlıktır ki;
İstidatça bütün kâinatı kuşatacak kadar geniş,
Ubûdiyetçe bütün mahlûkat adına secdeye ehil,
Fakat hissiyatça dünyaya ve kesrete müptelâdır.
Bu hâl, imtihanın sırrıdır.
İşte bu yüzden Allah, o insana bir “rehber” (yani Peygamber ve Kur’an) gönderir ki,
müptelâ olunan kesretten, müheyyâ olunan vahdete yönelsin.
🔹 8. Kısaca:
Kelime Manası / Risale-i Nur’da tecellisi Vüs’at-i istidad / Geniş kabiliyet, bütün esmâya ayna olabilme
“Meyve-i âlem olan insan”
Ubûdiyet-i külliyeye müheyyâ
Bütün ibadet nevilerine ehil
“Küllî ubûdiyet” kabiliyeti
Hissiyâtça kesrete müptelâ / His yönünden faniliğe, çokluğa düşkün
“İmtihanın sebebi, rehbere ihtiyaç”
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
28/10/2025
![]()