SADECE İŞGALCİ İSRAİL Mİ ?
SADECE İŞGALCİ İSRAİL Mİ ?
YA ORTAKLARI ?
İşgalci sadece israil mi?
Elbette değil.
Başta ABD her türlü silah, para, ordu ve devlet olarak öldürmesi için maddi manevi desteği sağlamıştır.
Hatta savaşın devam edip durmaması ve israilin öldürmesi için veto hakkını kullanmış, savaşın bitmesini istememiştir.
Diğer İngiltere, Almanya gibi Avrupa ülkeleri de aynı şekilde devlet olarak her türlü desteği vermişlerdir.
Böylece İsrail, ABD ve batı devlet olarak top yükün işgale ortaktırlar.
Hiroşimaya atılan bombaların en az 13 katı bombalama bulunmuş, 680 bin insanın ölümüne sebep olmuş, 20 binden fazla çocuk ve Gazze’nin % 90 kadarı harabeye dönmüştür.
Dünya tarihinde işgalin en dehşetli hali yaşanmıştır.
Tüm failler sorgulanmalı ve ağır bir şekilde cezalandırılıp, tazminata çarptırılmalıdır..
******
İstatistikler: Son ~2 Yılda Gazze’de Yaşanan Yıkım
• Can kayıpları, yaralanmalar
• Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, savaş nedeniyle on binlerce kişi öldü; yüz binlerce kişi yaralandı.
• Çocuklar, kadınlar ve yaşlılar arasında ölüm ve yaralanmalar oranı çok yüksek.
• Bina ve altyapı zararları
• Yaklaşık 360.000 yapı Gazze’de ya tamamen tahrip edilmiş ya da kısmen zarar görmüş durumda.
• Sivil altyapının (evler, okullar, hastaneler, yollar, su ve kanalizasyon ağları vb.) büyük kısmı ya zarar görmüş ya da kullanılamaz hale gelmiş. Örneğin %70’in üzerinde altyapı ciddi zarar görmüş ya da yok edilmiş durumda.
• Sağlık tesislerinin büyük kısmı faaliyetini yitirdi: Hastaneler ve sağlık kuruluşlarının büyük bir kısmı ya hasar aldı ya kapandı.
• Eğitim kurumları da ağır darbe aldı: birçok okul ve üniversite ya yıkıldı ya kullanılamaz hale geldi.
• Ekonomik kayıplar, maliyetler
• Kritik altyapı zararlarının maliyeti ≈ 18,5 milyar USD kadardır (Ekim 2023 — Ocak 2024 dönemi).
• Evlerin, kamu hizmetlerinin (su, sağlık, eğitim) ve ticari / sanayi binalarının zarar oranları, toplam maliyet içinde büyük pay almakta. Konut hasarı maliyetin yaklaşık %70+’ini oluşturuyor.
• Hayat koşulları, temel hizmetlerin çöküşü
• Su, kanalizasyon, elektrik altyapıları büyük zarar gördü; su ve sanitasyon sistemleri neredeyse çökme noktasına geldi.
• Doktor, ilaç, tıbbi malzeme eksikliği; sağlık hizmetleri sınırlı çalışıyor.
• Okullar kapanmış durumda ya da kullanılamaz durumda. Çocukların eğitime erişimi büyük ölçüde engellenmiş.
• Çevre ve uzun vadeli etkiler
• Tahminen 26 milyon ton enkaz ve yıkıntı oluşmuş durumda (raporlara göre bu rakam daha da yüksek olabilir).
• Doğal Hayat alanları ve tarım alanları zarar görmüş, su ve toprak kirliliği riski artmış durumda.
• Ekonomik gerileme, işsizlik ve yoksulluk yaygınlaşmış durumda. UNCTAD raporu gibi kaynaklar, Gazze ekonomisinin yıllara yayılan onarımlar ve yatırımlar olmadan eski haline dönmesinin çok uzun süreceğini belirtiyor.
******
Her zulüm karanlığında bir ışık vardır; her yıkımın karşısında bir yeniden doğuş umudu vardır. Ancak Gazze’de yaşananlar, yalnızca siyasi bir hesaplaşma değil, insanlığın kendisiyle olan sınavıdır. İnsanların evsiz kaldığı, çocukların geleceklerinden mahrum bırakıldığı, ibadethanelerin, okulların, hastanelerin harabe haline geldiği bir coğrafyada “insan olmak” yeniden düşünülmelidir.
Tarihi ve Hikmetli Perspektif
İnsanlık tarihi, işgal, savaş, zulüm tablolarıyla doludur. Musa’nın Fir’avn karşısındaki mücadelesi, Ashab-ı Kehf’in zulüm altında sabrı, Karun’un kibri ve halkına zulmü… Bu örnekler bizlere gösterir ki adalet; sözle değil, fiille; er ya da geç; dünyada ya da ahirette tecelli eder.
Kur’an’ın bir âyetinde Rabbimiz şöyle buyurur:
“Allah, zalimlere zulmetmez; insanlar kendi nefslerine zulmederler.” (Âl-i İmrân, 3/182)
Bu âyet bize öğretir ki zulmün yükü önce yapanadır; fakat zulme uğrayanların sabrı, diriliş umudunun ışığıdır. Zulüm karşısında susmak değil, hakkı söylemek esastır.
Gazze’de Yaşananlar: İnsanlık Onuru Üzerine Bir İtirafname
Evler sadece duvar değildir; içinde hayat, umut, çocuk kahkahaları, dua yankıları saklıdır. Bir okul yıkıldığında, yalnız bir bina değil; geleceğe açılan pencere kapanır. Bir hastane harap olduğunda, yalnızca binalar değil; acı çığlıkları duyulamayan çocukların, annelerin, yaralıların umutları yok olur.
• Bir evin enkazında yatan çocuk, belki de bir öyküyü tamamlayamadan koparılmıştır.
• Bir annenin susan duası, artık hiçbir kulak duymayacak kadar sessizdir; çünkü ses, bombanın gölgesinde boğulmuştur.
• Bir sokağın harabeleri, insanın yönünü kaybettiği yerde yalnızlığın resmi gibidir.
Hukukî ve Ahlakî Sorumluluk
Her ulus, devlet ve kişi; yaptığı eylemlerle ölçülür. Uluslararası hukuk, savaş hukuku, insani hukuk şu hususları emreder:
• Sivil halkın korunması; ev, okul, hastane gibi yerlerin hedef alınmaması.
• Yardımın, sağlık hizmetlerinin, temiz suyun, barınmanın sağlanması.
• Zulüm ve haksızlığın, devletlerin eylemlerinin hesap vermesi; uluslararası mekanizmalarca soruşturulması.
İbret ve Umut
Her karanlık gecenin sabahı vardır. Gazze’de düşmanlıklarla, barikatlarla, bombalarla yerle bir edilen şehirlerin altında kalan umut, yeniden filizlenmeye hazırdır.
• Direniş, sadece silahla değil; insanlığı yaşatma, çocuğun gülüşünü geri getirme çabasında beden bulur.
• Barış, yıkılan evlerin yerine yeniden inşa edilecek evlerle başlayacak; eğitimin yeniden canlandığı sınıflarla; hastanenin kapısının yeniden açık kaldığı günlerle yeşerecek.
Sonuç
İşgalci yalnızca görünen cephede değildir; işgalci zulmün kaynağına ses çıkarmayan, göz yuman, vicdanı susturan her ferdin içinde de vardır.
Gazze’de yaşananlar, zulüm değildir yalnızca; insanlıktan kopuşun da bir göstergesidir. Bu tablo karşısında sessiz kalmak mümkün değil: hakikati söylemek, failleri teşhir etmek, mazlumun sesi olmak iman gereğidir.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
10/10/2025