Nefes Almak Haram Olduğu Yer: Gazze’de İnsanlık Nefessiz
“Nefes Almak Haram Olduğu Yer: Gazze’de İnsanlık Nefessiz”
Zamanın Şahitliği ve İnsanlığın Çöküşü
Dünya, tarihin en acımasız soykırımlarından birine tanıklık ederken; teknolojinin, hukuk sistemlerinin ve insan hakları beyanlarının aciz kaldığı bir sınavdan geçiyor.
7 Ekim 2023’ten bu yana, küçücük bir toprak parçasında, Gazze’de yaşananlar yalnızca bir savaş değil; zulmün kurumsallaştığı, acının sistematikleştirildiği ve insanlığın susturulduğu bir kıyımdır. Bu yazı, sadece gözle görülen yıkımı değil, gözle görülmeyen ama kalplerde yankılanan hikmeti ve ibretleri de dile getirmek içindir.
Tarihin Tekerrürü: Zulmün Coğrafyası Değil, Ruh Hâlidir
Tarih bize gösterdi ki; zulüm ne zaman ve nerede vücut bulsa, arkasında sessizliğin çığlığı vardır. Firavun’un Nil kıyılarında boğduğu bebekler, Ebu Cehil’in kız çocuğunu diri diri toprağa gömmesiyle aynı karanlık aklın ürünüdür. Bugün İsrail’in Gazze’de yaptığı, sadece mermilerle değil; açlıkla, susuzlukla, elektriksizlikle ve umutsuzlukla sürdürülen bir vahşettir.
Zulüm bir coğrafyanın kaderi değil, zalimlerin zihniyetinin ürünüdür. Yahudi tarihindeki Samirî sapkınlığından bugünün Siyonizmine uzanan çizgi, hakikati değil, hırsı kutsayan bir anlayışın yansımasıdır. Kur’an’ın ifadesiyle, “Fitne katilden beterdir” (Bakara, 191). Bugün Gazze’de sadece masum insanlar değil; insanlığın vicdanı da katledilmektedir.
Bilimsel Gerçek: Açlık Bir Silah Olarak Kullanılıyor
Modern savaş teorileri içinde, “gıda kıtlığı ve abluka” artık bir silah olarak tanımlanıyor. Gazze’de sistematik olarak uygulanan gıda ambargosu, BM’nin 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre açık bir “soykırım” suçudur. Sağlık örgütlerinin verilerine göre, yüz binlerce çocuk akut yetersiz beslenme ile yaşam mücadelesi veriyor. Bu, sadece bir kriz değil; planlı bir yok etme politikasıdır.
İsrail’in hastaneleri hedef alması, doktorları öldürmesi, ilaç girişini engellemesi modern tıbbın, insanlığın ve hukukun ayaklar altına alınmasıdır. Bu durum, aynı zamanda Batı’nın çifte standardının da ifşasıdır. Çünkü insan hakları, politik çıkara yenik düştüğünde, zulüm meşrulaştırılmış olur.
İlmi Boyut: Zulme Rıza, Zulümdür
İslam düşüncesine göre; “Zulme engel olamayan, en azından kalbiyle buğz etmeli” (Hadis-i Şerif). Kalbî buğzun yok olduğu bir dünyada, sessiz kalmak dilsiz bir ortaklık demektir. İsrail’in katliamlarını görüp de “ama iki taraf da…” diyerek eşitlemeye çalışan her yorum, zulmün kılıfını dokur.
Gazze’deki çocukların açlıktan ölmesine sessiz kalanlar için Hz. Ömer’in şu sözü haykırıyor: “Dicle kıyısında bir koyun kaybolsa, Allah onu benden sorar diye korkarım.” Oysa bugün yüz binlerce koyun değil, çocuk yok oluyor ve ‘medeniyet’ susuyor.
Aklî ve Mantıkî Boyut: Susturulan Vicdanlar, Satın Alınmış Sessizlik
Gazze’deki tabloyu anlamak için komplolara değil, açıklanan gerçeklere bakmak yeterlidir. Epstein vakası üzerinden dünyanın birçok liderine şantaj yapıldığı, bizzat İsrail başbakanı tarafından “susmazsanız iktidarınızı kaybedersiniz” tehdidiyle dile getirilmiştir.
Bu, artık bir güvenlik ya da savunma meselesi değil; emperyal planların, ekonomik kârların ve küresel bir tahakküm projesinin yürürlüğe konmasıdır. ABD başta olmak üzere Batı’nın ‘insan hakları savunuculuğu’ koca bir yalandan ibarettir.
Hikmet ve İbret: Her Şeyin Hesabı Var
Gazze’deki küçük Muhammed’in gözlerinden akan bir damla yaş, binlerce füzeden daha etkili bir çığlıktır. O çığlık bize, unuttuğumuz bir hakikati hatırlatıyor: Zulüm devam etmez, eder gibi görünür. Allah zalime mühlet verir ama ihmal etmez.
Zulüm devam etmez. Çünkü zulüm, adaletin inkârıdır. Adalet ise Allah’ın sıfatıdır.
Gazze, bu sıfatın tecellisini bekliyor. Belki gecikiyor ama unutulmuyor. Çünkü Allah, “Zalimleri, kazdıkları kuyulara düşürür” (En’am, 45).
Özet
Bu makalede, Gazze’de 7 Ekim 2023’ten itibaren yaşanan soykırım; tarihî, ilmî, aklî, hikmetli ve ibretli boyutlarıyla ele alındı. İsrail’in sistematik olarak uyguladığı abluka ve katliamlar; insan haklarının, bilimin ve İslamî ahlakın temel ilkelerine açıkça aykırıdır. Uluslararası sessizlik, şantajlarla susturulmuş liderlikler ve çifte standartlar ise zulmün ortakları konumundadır. Ancak tüm bu vahşet içinde bile çocukların gözyaşı ve direnişi, insanlığın hâlâ ölmediğini haykırıyor. Unutulmamalıdır ki, zulüm payidar olmaz ve Gazze bir gün adaletin yeniden doğduğu yer olacaktır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com