GEÇMİŞİ UNUTAN, GELECEĞİNİ KAYBEDER
“GEÇMİŞİ UNUTAN, GELECEĞİNİ KAYBEDER” – Nankörlük, Hafıza Kaybı ve Zihinsel Esaretin Anatomisi
Hazırlayan: Mehmet Özçelik – www.tesbitler.com
Toplumların en büyük düşmanı, sadece dış mihraklar değil; hafıza kaybıdır. Çünkü geçmişi unutan, hatadan ders almaz; geleceğini de tekrar aynı tuzaklara kurban eder. Bugün yeni yetişen neslin bir kısmı, geçmişin kıymetli kazanımlarını görmezden gelerek; süslü propaganda kutularına, aldatıcı sloganlara, rüşvetle parlatılmış yalanlara kanmakta, hem kendisini hem ülkesini heba etmektedir.
Bir milletin en büyük düşmanı nankörlük, en büyük zaafı ise unutkanlıktır. Bu yüzden geçmişi hatırlamak, sadece nostalji değil; aynı zamanda bir şuur borcudur.
TARİHÎ VE İBRETLİ BİR GERÇEK: GEÇMİŞİ GÖRMEYEN, GÖRÜNENİ DE ANLAYAMAZ
Dün bir avuç idealist kadro, halkın temel sağlık hizmetine erişemediği bir dönemde “SSK’lı eczaneye gidebilsin” dediğinde, buna ‘imkânsız’ gözüyle bakıldı. Oysa bu, halkın sıhhî ve insani bir ihtiyacını karşılamaktan ibaretti. Bugün gençlerin bir kısmı bu kazanımı, zaten olması gereken bir hak sanarak küçümsüyor.
Hâlbuki:
> “Nimetin büyüklüğü, yokluğunda daha iyi anlaşılır.”
Bugün ‘sıradanlaşmış’ bazı hak ve imkânlar; bir zamanlar bir millete zulüm gibi yaşatılan eksikliklerin giderilmiş hâlidir.
NANKÖRLÜĞÜN SOSYOLOJİSİ: ZİHNİ KAYBEDEN, VİCDANINI DA KAYBEDER
Nankörlük bir ahlakî zaaf olduğu kadar, zihinsel bir çürümedir. Geçmişi bilmeyen gençlik, sadece tarihî tecrübeyi değil; kendine ait olanı da tanıyamaz.
Bugün şehirli görünümlü kimi zihinler, dağda soygun yapmış zihniyetlerin kravatlı türevlerine hayranlık besleyebilmektedir. Rüşvet, propaganda, algı operasyonu artık baklava kutuları, yardım kolileri ve ekranlarda pazarlanan ‘iyi niyet’ ambalajlarında dolaşıyor.
> “Soygun yöntem değiştirir, ama zihniyet aynı kalır.”
AKIL VE HAFIZA: TARİHİN LABORATUVARI
İlim, geçmişin bilgisiyle geleceği inşa etme sanatıdır. Bugün bilimsel ve sosyolojik olarak her neslin kendi dönemini öncelemesi doğaldır. Ancak bu ‘yenilik tutkusu’ geçmişi aşağılamaya dönüşürse, o toplum sadece teknik ilerleme gösterir ama manevî ve ahlâkî olarak çöker.
Bu noktada tarihi perspektif kazandırmak, hem pedagojik hem de stratejik bir zorunluluktur. Zira geçmişte yapılan her hakikatli hamle, geleceğin omurgasıdır.
> “Tarihi unutmak, pusulasız bir gemiyle okyanusa açılmaktır.”
ŞİMDİKİ ZULÜMLER, GEÇMİŞİN İZİNDEN GİDİYOR
Bugün rüşvetle, hırsızlıkla, yalanla kurulan düzenler; dün dağda kurşun sıkanların şehirdeki türevleridir. Farklı silahlar, aynı hedef: kamu malını talan etmek ve halkı sömürmek.
Ve bu yeni dönem “kör, sağır ve dilsiz” gençlik üzerinden işleniyor. Çünkü düşünmeyen bir gençlik, sadece “iyi konuşana” kanar. Görmeyen bir zihin, sadece parlatılmışı fark eder; hakikati değil.
MANTIĞIN SESİ: GEÇMİŞİ GÖR, GÜNÜ OKU, GELECEĞİ KORU
Dün, devlet hastanesinde sırada bekleyip sonra eczane önünde ilaç kuyruğunda ezilen halk, bugün özel hastanelerde bile sigorta desteği alabiliyorsa; bu bir reformdur, nimettir. Ama bu nimeti inkâr eden gençlik, yarın aynı kuyruğu tekrar yaşamaya adaydır.
Sosyal medyadaki “vitrin hakikatleri” ile gerçeklerin örtülmesi, toplumun kolektif aklını felç etmektedir. Bu yüzden:
> “Zaman, gerçeği unutanlara değil; gerçeği görenlere kazandırır.”
EDEBÎ BİR ÇAĞRI: DÜNÜN YARALARIYLA BUGÜNÜN HİKÂYESİ
Günün birinde annesini kucağında taşıyan bir çocuk, ilaç kuyruğunda sabahı etmişti. Bugün o çocuk, eczaneden ilacını alabiliyorsa; bu ‘kendiliğinden olmuş bir nimet’ değil, fikirle, emekle, mücadeleyle kazanılmış bir devrimdir.
Ama o çocuk geçmişini unutursa, yarın kendi çocuğu aynı kuyruğun yeni versiyonunda bekleyecektir.
SONUÇ: GÖZÜN VARSA GEÇMİŞE BAK, KALBİN VARSA NANKÖR OLMA
Zulüm bir zihniyettir; dün dağdaydı, bugün saray gibi binalarda.
Hak ise bir emanettir; dün elde edildi, bugün korunması gerekir.
Her nesil, kendi zamanının imtihanını verir. Ama geçmişi tanımadan, bugünü doğru anlamak; bugünü anlamadan geleceği korumak mümkün değildir.
> “Geçmişin mirasına nankörlük edenler, geleceğin felaketine davetiye çıkarırlar.”
KISA ÖZET:
Geçmişi unutan toplumlar, aynı hataları tekrar eder.
Gençliğin hafıza ve şuur eksikliği, aldatılma riskini artırır.
Dün elde edilen sağlık, adalet ve hak reformları küçümsenmemeli; korunmalıdır.
Rüşvet, hırsızlık ve algı politikaları, yeni ambalajlarda aynı zihniyetle sürmektedir.
Hafıza, akıl ve vicdan; bir milleti ayakta tutan üç sacayağıdır.
Nankörlük; sadece ahlâksızlık değil, aynı zamanda bir zihin felcidir.
Sonuç olarak: Geçmişi hatırla, bugünü oku, yarını koru.