MÜNAFIKLIK ÇAĞI: NİFAKIN KÜRESEL YÜZÜ VE MASKELİ DÜNYA
MÜNAFIKLIK ÇAĞI: NİFAKIN KÜRESEL YÜZÜ VE MASKELİ DÜNYA
İnsanlık tarihi boyunca hak-batıl mücadelesinin en sinsi cephesi olan nifak, çağımızda küresel bir kimlik, hatta bir yaşam tarzı hâline gelmiştir. Artık bir hakikati yalanla, bir zulmü adaletle, bir işgali yardım maskesiyle süsleyen sistematik bir münafıklık dönemi yaşıyoruz. Gerek Doğu, gerek Batı; gerek Müslüman, gerek gayrimüslim; gerek devletler, gerek fertler bazında, en çok rağbet gören yüz, “maskeli yüz”dür.
- Tarihin Aynasında Nifak: Medine’den Moderniteye
Nifakın ilk kurumsallaştığı dönem, Medine’de Müslümanların güç kazandığı döneme rastlar. Bedir sonrası, düşmanlık açık yüzle değil, içten içe ihanetle yapılmaya başlandı. Abdullah bin Übey bin Selûl ve benzerleri, İslam toplumunun içinde, Müslüman görünüp İslam’a ihanet ederek en büyük tahribatı yaptılar.
Bugün ise modern çağın Abdullah bin Übeyleri sadece dinî yapılar içinde değil; siyasal, diplomatik, sosyal ve ekonomik sahalarda da kol gezmektedir. Artık yalanlar, medyatik kılıflarla; işgaller, insan hakları maskesiyle; çıkarlar ise insaniyet perdesiyle gizleniyor. Nifak, teknolojik hale bürünerek dijital platformlarda bile algoritmalarla hükmediyor.
- Nifakın Anatomisi: Akıl ve Bilimle Okunan Bir Yüz
Nifak sadece dini değil, ahlaki, sosyolojik ve psikolojik bir vakadır. Psikolojide buna “ikiyüzlülük sendromu”, sosyolojide “çifte standartlı birey” veya “rol çatışması” denilir. Bir kişi ya da toplum, farklı ortamlarda farklı yüzler takınıyorsa bu bir kimlik bozulmasıdır.
Bilimsel olarak, münafıklığın ardında korku, çıkar ve statü kaygısı vardır. Münafık, hakikatten korkar ama hakkı da kullanır. Tıpkı laboratuvar ortamında görünmez ama öldürücü gazlar gibi, münafık da ortamı zehirler ama yüzünde gülümseme vardır.
- Küresel Münafıklık: Bir Medeniyetin Maskesi
Bugün insan hakları söylemleriyle dünyayı kana bulayan ülkeler, nifakın diplomatik modelidir. Bir yandan demokrasi ihraç ettiklerini söylerler, öte yandan milyonları açlığa ve savaşa mahkûm ederler. “Teröre karşı savaş” bahanesiyle mazlum ülkeleri işgal eder, sonra barış elçisi pozuna bürünürler.
Birleşmiş Milletler, NATO, uluslararası yardım kuruluşları… Hepsi bir yönüyle “nifakın sistematik yüzleri”dir. Yardım ulaştırmak için bile menfaat isterler, destek verirken sadakat değil, itaat beklerler. İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırım karşısında sessiz kalan Batı, işte tam da bu maskeli yüzün en bariz halidir.
- İslam Dünyasında Nifak: Bir İç Çöküş
İslam dünyası, düşmandan değil, dost görünen nifak odaklarından yara alıyor. Müslüman ülkelerin bir kısmı işgalcilerle işbirliği yapıyor; diğer kısmı ise zulme karşı sessiz kalıyor. Mazlumların çığlıkları karşısında dudaklarını kıpırdatmayan liderler, ümmetin kalbine saplanmış nifak hançeridir.
Kur’an, münafıkları en çok anlatan ve en çok uyaran kitaptır. Münafıkun Suresi, Tevbe Suresi, Nisa Suresi gibi onlarca ayette Allah, münafıkların iç yüzünü deşifre eder. Bu yüz, bugün ekranlarda, kürsülerde, diplomasi masalarında hâlâ konuşmaktadır.
- Aklî ve Mantıkî Bir Değerlendirme
Bugün dürüstlük değil, imaj satıyor. Gerçek değil, algı yönlendiriyor. Samimiyet değil, strateji kazandırıyor. Bu da gösteriyor ki çağımız gerçeklikten çok, imaj çağının nifakını yaşıyor. İnsanlar “doğru” olmak yerine “doğru görünmek” istiyor.
Bu ise ahlakı öldüren, merhameti pasifize eden, vicdanı susturan ve insanlığı robotlaştıran bir zihinsel çöküştür. Münafıklık, sadece bir inanç sapması değil, bir akıl felcidir. Zira iki yüzlü insan, kendi içindeki çelişkinin farkında bile değildir.
- Çözüm: Maskeleri Düşürmek
Çare, öncelikle bireysel dürüstlükle başlar. Her Müslüman Kur’an’daki şu ayeti kendine sormalıdır:
> “Ey iman edenler! Niçin yapmadığınız şeyi söylüyorsunuz?”
(Saf, 2)
Toplumsal düzelme ise ancak doğruluğu ödüllendiren, yalanı teşhir eden bir bilinçle mümkündür. Kur’an, münafıklarla dostluğu yasaklarken, Peygamberimiz onları ifşa etmemiş ama tanımış ve tanıtmıştır. Bugün de bu ferasete ihtiyaç var.
MAKALE ÖZETİ
Bu makale, 20. ve 21. yüzyılın en yaygın hastalığı olan münafıklığı, tarihî, ahlâkî, ilmî ve aklî yönleriyle ele almaktadır. Tarihte Medine’de başlayan nifak hareketinin bugün nasıl küreselleştiği ve Batı’nın diplomatik nifak maskeleriyle nasıl hareket ettiği örneklerle açıklanmıştır. İslam dünyasında ise içten gelen ihanetin ümmeti nasıl zayıflattığına dikkat çekilmiştir. Münafıklığın bilimsel boyutu analiz edilmiş, psikolojik ve sosyolojik açılımlar sunulmuştur. Sonuç olarak, bireysel ve toplumsal olarak dürüstlükle bu hastalıktan arınmanın yolları vurgulanmıştır.